Şu anda aranan cevap: Karşılıksız çek eylemi suç olmaya devam etsin mi yoksa suç olmaktan çıkararak bir özgürlük alanı mı üretelim? Bu soruya doğru, inandırıcı, kamuoyu tarafından kabul edilebilir bir yanıt oluşturabilmek için iki açılı bir değerlendirme yapmak gerekir. Birinci açı, bağlayıcı hukuk bakımından Parlamentonun iradesini belli bir noktaya tespit eden, farklı bir irade seçeneğini yok eden bir hukuk var mıdır yok mudur? Buna ben bağlayıcı hukuk yararı diyeceğim.

Değerli arkadaşlar, kişiler arası ilişkilerden kaynaklanan borçların yerine getirilmemesi eylemi hukuk tarihinin gelişimi içerisinde farklı yaptırımlara bağlanmıştır. İlk dönemler özel borcun ödenmemesi kişi üzerinde hapsin, haczin ve evde tutulmanın bir nedeni sayılmıştır. Hatta Solon Kanunlarına göre alacaklılar borçluyu öldürebilir, etlerini paylaşabilir, kemiklerini bölüşebilirdi. Tarihi gelişim boyunca, Borcun ifa edilmemesi hâline mali edimler, mali yaptırımlar öngörüldü. Evrim 1950 yılında İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan özgürleşme ve demokrasi eğilimi içerisinde doruğa ulaştı. Ceza doktrini dedi ki: "Hiçbir cezaya özel borcun ifası misyonu yüklenemez.

Değerli arkadaşlar, bizim Anayasa'mızın 38'inci maddesi kapsamında, özel borç ilişkilerinden kaynaklanan edimlerin yerine getirilmemesine hapis yaptırımını öngörmemiz mümkün değildir. Şu ana kadar yaşanan, bir hukuk ihlalidir, bir Anayasa ihlalidir ve ciddi hukukçular, rahat rahat bu konuda ön açıcı mekanizmaları dava kazanma yoluyla geliştirebilirlerdi.

Anayasa Mahkememiz, maalesef, bu konu gündemine geldiğinde "Çek borcu özel borç ilişkisinden kaynaklanmaz, sözleşmeden kaynaklanmaz." dedi ve özgürlük aleyhinde bir yorum yaptı. Bir defa, Anayasa hukukunun temel işlevi, Anayasa'nın ve uluslar üstü sözleşmenin öngördüğü özlük alanını yorumuyla pekiştirmektir. Anayasa mahkemeleri özgürlük lehine yorum yapmak zorundadırlar; bu, temel bir ilke. Bugün yaptığımız düzenleme, bağlayıcı hukuk normları bakımından zorunlu bir düzenlemedir, farklı bir şey benimsesek dahi aksi Anayasa ihlali olan bir düzenlemedir. Parlamento doğruyu yapıyor.

Ciddi temel düzenlemelerin süregelen beklentileri etkilememesi mümkün değil ama her reformun, her dönüşümün kaderinde bir geçiş süreci veya süresi kaçınılmazdır. Şu anda bu çek alanındaki yeni düzenin meydana getirebileceği zihniyet dönüşümü, ekonominin kendi işleyişini düzeltmesi, vesaire gibi hâller için bir buçuk senenin yeterli olacağını düşünüyorum. Bu hukuk ihlalini bertaraf etmek bakımından siyaset kurumunun kabul etmesi gereken bir yapı olması gerekir. Kaldı ki hapis gerçekten ödeme amacını sağlıyor mu?

Bu reform, doğrudur, sonuçları itibarıyla yargı yükünü azaltacaktır; dosyalar düşecektir, sanıklar çıkacaktır, bundan sonra adliye, yargı böyle bir şeyle uğraşmayacaktır. O hâlde sonucudur bu. Yani adli yükün, adli yargı yükünün azalması projenin bir gerekçesi değil, sonucudur.

Çözümün hayırlı olmasını diliyor, yüksek Parlamentoyu tekrar saygıyla selamlıyorum.