Arzu Yıldırım’ın savcılığa suç duyurusunda bulunmasına rağmen sokak ortasında eski sevgilisi tarafından öldürülmesine isyan eden feministler, kadın koruma programının acilen hayata geçirmesi için hiçbir yasal engel bulunmadığını vurguladı. Son 7 yılda kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığını belirten eski KADER Başkanı Hülya Gülbahar, “Hâlâ bunlara münferit diyen devlet yetkilisi varsa o ülkede vicdan kırıntısı kalmamıştır. Kadınları korumak için yasa çıkarıldı ama uygulanmıyor” dedi.


‘Cins kırımı’

Kadını koruyacak yasa var fakat uygulanmıyor. AKP hükümeti koruma için resmi nikâh koşulunu kaldıran taslağı da aylardır Meclis’e sunmadı

ÖZLEM GÜVEMLİ

Arzu Yıldırımın Ümraniyede sokak ortasında, birlikte yaşadığı ve ayrıldığı Metin Çilingir tarafından öldürülmesi feministleri ayağa kaldırdı. Tanık koruma programı gibi kadın koruma programının acilen hayata geçirilmesini isteyen feministler, bunun önünde hiçbir yasal engel bulunmadığını vurguladılar. Kadın cinayetlerini önlemek için tüm hukuki araçların bulunmasına karşın önlem almayan yetkilileri; cinayetlerin bir numaralı azmettiricileri olarak niteleyen kadınlar artan muhafazakarlığın da cinayetler üzerinde etkili olduğu görüşündeler.

Adalet Bakanlığının istatistiklerine göre Türkiyede günde ortalama 5 kadın öldürülüyor ve son 7 yılda kadın cinayetlerinde yüzde 1400lük artış meydana geldi. Eski KADER Başkanı ve feminist hareketin önemli isimlerinden avukat Hülya Gülbahar, kadın cinayetlerinin artık cins kırımıboyutuna vardığına dikkat çekerek şunları söyledi: Artık kimse yasa yok diyemez. Kadınları korumak için yasalar çıkarıldı, ama uygulanmıyor. Kadın koruma talep ettiğinden hemen kolluk kuvvetlerinin önlem alması gerek, ama uygulamada böyle olmuyor. Böyle olaylarda ihmali olan polisi, savcıyı, hâkimi cezalandırırsanız uygulanmaya başlar. Yeterli hukuki aracımız var, ama kadınları koruyamıyoruz.

Münferit görülüyorsa vicdan kalmamıştır

Gülbahar, yetkililerin bu cinayetlere münferit olarak yaklaşmasını eleştirerek annesi kocası tarafından öldürülen ve sürekli şiddete maruz kalan Nahide Opuz davasını örnek verdi. Gülbahar, Opuzun şikâyeti üzerine AİHM Türkiyeyi şiddete karşı önlem almadığı için mahkûm ettiğinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve tüm yetkililer olayımünferit olarak niteleyip kararı kasıtlı bulmuşlardı diye konuştu.

Ayşe Paşalı cinayetine de yetkililerin münferit olarak yaklaşmasını eleştiren Gülbahar, Günde en az 5 kadının öldürüldüğü bir ülkede hâlâ bunlara münferit diyen devlet yetkilisi varsa o ülkede ciddi bir akıl tutulması yaşanıyordur, vicdan kırıntısı kalmamıştırdedi,

Danışma ve sığınma yerleri artmalı

Paşalı cinayetinin ardından kadın ve aileden sorumlu bakanlığın 4320 sayılı koruma emrine ilişkin maddede yapılacak değişiklik konusunda kadın örgütlerinden öneri istediğini anlatan Gülbahar, önerileri yetkililere sunduklarını, ancak o günden beri hiçbir şey yapılmadığını söyledi.

Tüm bakanlıkların bir araya gelip alınacak önlem konusunda harekete geçmesini isteyen Gülbahar şu noktaların altını çizdi:

Bu önlemler içinde şiddet tehlikesi altında yaşayan kadınların hemen başvuracağı kadın danışma merkezleri ve sığınma evlerinin arttırılması var. Gerek varsa yeni bir kimlikle güvenli bir yerde, güvenli bir hayat sürmek için acil önlemlerin alınması şart. Can güvenliği nedeniyle kent değiştirmek gerekiyorsa kadınların yeni bir kentte, yeni bir kimlikle barınma ve geçinme sorunlarının çözülmesi, çocuklarının eğitime devam etmesinin sağlanması gerekiyor. Bu önlemler İçişleri Bakanlığının bir genelgesiyle hayata geçirilebilir.

Anayasaya pozitif ayrımcılık maddesinin konulduğunu, ama kadının konumunda hiçbir değişiklik olmadığını belirten Gülbahar, TCKdeki eziyet maddesinin de 2005ten beri bir kez bile işletilmediğine dikkat çekti.

Cumhuriyet