Cumhuriyet

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
nde sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve hukukçular yasaların şiddeti önlemede yetersiz kaldığına dikkat çekti. Avukat Hülya Gülbahar, “Türkiyede kadınlar Cumhuriyetin kuruluşundun beri aslında kâğıt üzerinde bırakılmış eştlik hakkı için mücadele ediyor, yaşamını yitiriyor derken İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Koordinatörü avukat Aydeniz Alisbah Tuskan da devletin gerekli sorumlulukları almadığını belirterek Devlet, kadınları koruyamıyor diye konuştu.

BDP İstanbul İl Başkanı Asiye Koçak da, Ne yasal mevzuat ne de toplumsal zihniyet şiddetin son bulması için yeterli. değerlendirmesini yaptı.

‘Keyfi olarak uygulanmıyor’

Türkiyede iktidarlar ve politikaları kadınları koruma konusunda yetersiz kalırken şiddetin önlenmesi için hazırlanan yasal düzenlemeler de keyfi olarak uygulanmıyor. Bu kapsamda devlet şiddete maruz kalan kadının, mağdur olduğu aileye ya da tecavüzcüsüne geri dönmesine göz yumuyor. Avukat Hülya Gülbahar, Türkiyedeki kadın mücadelesinin ardından oluşan bilinçlenmeyle, iktidarın topluma dayatmaya çalıştığımuhafazakâr ataerkil yapının çatışması sonucu birçok kadının şiddete maruz kaldığını söyledi. Şiddeti önlemek için hazırlanan yasaların uygulanmadığını vurgulayan avukat Gülbahar, Adalet Bakanlığının verilerine göre, 2002-2009 yılları arasında kadın cinayetlerinde yüzde 1400 artış yaşandı. Türkiyedeki bu dehşet verici artışın en önemli nedenlerinden biri devlet politikaları. Kadınlar ne yazık ki haklarının diyetini canlarından olarak, sakat kalarak, evlere hapsedilerek ödüyor dedi. 

BDP İstanbul İl Başkanı Asiye Koçak ise özetle şu değerlendirmeleri yaptı: Örgütlü kadınların mücadelesiyle, kadın cinayetlerinde bir artış varmış gibigörünüyor. Oysaki kadınlar yüzyıllardır erkekler, tarafından katlediliyor. Şiddetin son bulması için toplumsal zihniyet de yetersiz, yasalar da. Bir kadın hakkını aradığı kurumlara gittiğinde, görevliler onu, kocandır; sever de döver deanlayışıyla, tecavüzcüsüne ya da mağdur olduğu aileye geri gönderiyor.


Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde işçi olarak çalışan Nurten D. (52), imam nikâhlı olarak 18 yıl birlikte yaşadığı Altındağ Belediyesi memuru Necip Gden (61) ayrılmak isteyincetehdide, hakarete, saldırıyamaruz kaldı. Çiftin tartışmaları birçok kez dava konusu oldu. Yargıçlar ise kadını mahkûm edip erkeği akladı. Davaların birinde, erkeğin Beni aldattıdemesi, yargıcın ceza vermekten vazgeçmesine neden oldu.

Nurten D., 2009’da Necip Gden ayrılmaya karar verince, başına gelmeyen kalmadı. Psikolojisi bozuldu, kansere yakalandı. Kadının yaşadığı şiddete iş arkadaşları da tanık olurken ailesi de tehditlere maruz kaldı. Birçok kez savcılığa suç duyurusunda bulundu. Necip G. de kendisine tehdit mesajı çekildiğini, hakaret edildiğini belirterek şikâyetçi oldu. Nurten D., erkek kardeşi ve kızı, Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesinde yargılandı. Mahkeme yargıcı Sibel Luş, Nurten Dyi küfürlü mesaj gönderdiği, mesajın birinde akşama gelip hesaplaşacağız dediği gerekçesiyle, tehdit ve hakaret suçlarından 1360 TL adli para cezasına mahkûm etti. Nurten Dnin kardeşine ve kızına da para cezası verdi.

Suçlama aynı, karar farklı

Necip Gnin hakaretsuçundan yargılandığı dava Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanık, Tartıştık ama hakaret etmedim dedi. Nurten Dnin işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalışan Murat A., tanık olarak dinlendi. Sanığın, olay çıkardığı için binaya girmesi yasaklandı diye konuştu. İş arkadaşı Turan B. ise şunları söyledi: Sanığın Nurten Hanımı sürekli rahatsız ettiğini biliyorum. Yargıç Afak İlleez ise Temmuz 2010da açıkladığı gerekçeli kararında, sanığın atılı suçu işlediğine dair kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine hükmedildiğini belirtti.

Ceza vermekten vazgeçti

Necip G., tehdit ve hakaretsuçundan Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesinde de yargılandı. Sanık, buradaki savunmasında, aldatıldığını öne sürerek Kızgınlıkla o mesajları gönderdim dedi. Mektubundaki dünyayı dar getiririm size”, her yerinden hortum sokarlar”, “sonun felaket gibi ifadelerin tehdit olmadığını savundu. Yargıç Süleyman Kavak, sanığın delil yetersizliğinden tehdit suçundan beraatine hükmetti ve gerekçesini de şöyle açıkladı:

Sanığın bu mesajları, 18 yıldır birlikte yaşadığı kadının kendisini aldatmasına tepki olarak çektiği anlaşılmıştır. TCKnin 1291. maddesi uyarınca sanığa ceza vermekten vazgeçilmesine karar vermek gerekmiştir.

Yargıçların bakış açısı...

Nurten Dnin avukatı Ertuğrul Cem Cihan, Müvekkilim sanığı aldatmamıştır. Sanığın zaten resmi nikâhlı bir eşi var. Hukuka aykırılık varsa bunu sanık yapmıştır. Kadına yönelik şiddete ceza verilmesi için ille de kan mı akmalı? Bütün davalarda, yargıçlar, erkeğin beyanını esas aldı. ‘Bu kadın hak etmişbakış açısıyla değerlendirme yaptıdedi

Elektrik Mühendisleri Odasının en büyük iki şubesinin başkanları kadın

EMO‘da yönetim kadınlarda

© ‘EMO’nun demokrat kadınlar tarafından yönetilmesini istiyorsanız bize oy verin’ dediler, sonuç umduklarından da iyi oldu.

ÖZLEM GÜVEMLİ

Elektrik Mühendisleri Odasının (EMO) tarihinde ilk kez kadınlar yönetime geldi. Geçen hafta yapılan genel kurulların ardından odanın en büyük iki şubesi İstanbul ve Ankaranın yönetim kurulu başkanları kadın oldu. 2 yıl boyunca EMO Ankara Şubesinin başkanlığını Ebru Akgün Yalçın, İstanbul Şubesinin başkanlığını da Beyza Metin yapacak. 29 yaşındaki Beyza Metin aynı zamanda oda tarihinin en genç başkanı.

Demokrat Mühendisler Grubunun 1940 oy alarak yönetimi geldiği EMO İstanbul Şubesinin başkanı Beyza Metin, kadın olması nedeniyle biraz sıkıntılı bir seçim süreci yaşadı. Beyza Metin, seçim günü Meslekte Birlik Grubunun yönetim kurulu adaylarından birinin, seçmenlerine gönderdiği EMO’-nun demokrat bir bayan tarafından yönetilmesini istemiyorsanız bize oy verin içerikli mesajından; yanlışlıkla Demokrat Mühendisleri destekleyenlere de gelmesi ile haberdar oldu. Bu kadarını beklemediklerini söyleyen Metin, Tüm baskılara ve saldırılara karşın bugün örgütün neredeyse yarısından fazlasını temsil eden şubelerde kadın başkanlar var. Geçen dönem sayman üye idim. Şu anki yönetim kurulunda 3 kadın üye var. Şube başkan yardımcımız da kadın. İlk kez bu kadar çok kadın var yönetimde diye konuştu.

Meslek odaları üzerinde KHKler ile estirilen baskıya da dikkat çeken Metin, odalara yönelik bu tutumun 2008 yılında DDK tarafından TMMOB hakkında hazırladığı rapor ile başladığını adeta odaların lağvedilmeye çalışıldığını belirtti. Metin, anayasanın 135. maddesinin değiştirilmesiyle meslek odalarının kadükleştirildiğini bu yüzden anayasa değişikliği sürecinde hayır kampanyası yürüttüklerini anlattı. Son KHKlerle de iktidarın uydusuodalar oluşturulmaya çalışıldığını ifade eden Metin şöyle devam etti:

HES karşıtlarının, nükleer karşıtlarının yanında TMMOB var. Birliğin toplum içinde bir saygınlığı var. Söylediği dikkate alınıyor. Bu yüzden TMMOBye yönelik bir saldırı var. Özerk yapımıza son verilmek isteniyor, mesleki alanda denetimlerimize varana kadar üyelerimizle olan bağımız koparılmaya çalışılıyor. İktidar burayı çok büyük tehlike görüyor. Artık bu süreçte sokağa inmenin vakti geldi. Aktif bir süreci örmeyi ve diğer emek-meslek örgütleri ile süreci işletmeyi düşünüyoruz. Muhalefet meslek odalarına kaldı.