CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Yargıtay Başkanlığı’na atanan Nazım Kaynak’a yönelik “Benim güzel kardeşim, sınıf arkadaşım seçildi. Çok mutlu oldum” sözleriyle yeni başkanı kuşkulu hale getirdiğini söyledi ve “Bu sorumsuzluk aynı zamanda bir itiraftır. Yargı AKP’nin arka bahçesi oldu. Yargıtay’a yeni üye olanların blok halinde oy kullanması da enteresan. Talimatla, asker gibi gidip topluca oy kullanıyorlar” dedi.

Kılıçdaroğlu, Adıyaman, Batman ve Gaziantep’te yapacağı mitingler için bindiği özel uçağında, Radikal’in sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın, seçimlerde CHP’nin birinci çıkacağına yönelik iddiaya giren işadamı İnan Kıraç’a yönelik “Seçim sonrası risk aldı” sözlerine de tepki gösterdi: “Öyle bir noktaya geldik ki, bir işadamı görüş açıklamaktan korkuyor. Ama korkunun ecele faydası yok. Bütün işadamlarına çağrıda bulunuyorum, ya çıkıp konuşacaksınız demokrasiyi, özgürlüğü sonuna kadar savunacaksınız ya da bu baskıyı sindirip köşenizde oturacaksınız. Bunu savunmayanlar ellerinden servetleri alınan kişiler haline dönecek. Büyük sermaye transferi var. Kendi sermayelerini, medyalarını, sendikalarını yarattılar. AKP demokrasiyi, sadece kendisi için isteyen bir partidir.”

Kürt sorununa üçüncü yol
CHP lideri, Kürt sorununa ilişkin vaatlerinin arkasında duracakları mesajını da verdi. Ortaya koydukları tüm önerilerin yazılı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “O belgelere sadığız. Bu seçimler bizim için o bölgede üçüncü yol olarak girip varlığımızı kanıtlama seçimidir. Bizim samimiyetimizden kimse kuşku duymasın ama AKP samimi değil, gizli gündemi var. Devletin bütün kurumlarını ele geçirdiler. Kendi derin devletini oluşturdu. Şimdi statükosunu korumaya çalışan, değişime kapalı bir parti” dedi.

Hopa’daki tavrına bakın
Hopa’da yaşanan olaylara ilişkin Başbakan Erdoğan’ın üslubunun kendisinde şaşkınlık yarattığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Olaylardan sonra Hopa’da olup bitenleri CHP’ye bağladı. Sonra ‘CHP-BDP birlikte’ dedi. Orada BDP yok ki” dedi ve ekledi: “Bir grup protestoda bulunuyor. Demokraside olabilir. Polisler gaz bombası, copla müdahale ediyor, ortalık savaş alanına dönüyor. Bir vatandaş ölüyor. Polisin atılan taşla yaralandığı söylendi ama öyle değil. Otobüs aniden hızlanınca düşerek yaralanmış. ”

Arınç, Erdoğan’ı güldürsün
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın liderlere, “Elinizdeki taşları bırakın, gülümseyin” çağrısının dile getirilmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, “Bu çağrıyı Başbakan‘a yapsın. Gerilimi yaratan ben değilim” karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu, “hakaretleri” ve “temelsiz iddiaları” nedeniyle Tayyip Erdoğan hakkında 4 dava açacağını da söyledi. Kılıçdaroğlu, The Economist’te CHP hakkında çıkan övgü dolu yazıya Erdoğan’ın tepkisi için de “Kıskananlar çatlasın. CHP’nin özgürlükçü tavrını bütün dünya gördü” diye konuştu.

Kaset iddiası
CHP lideri Kılıçdaroğlu, İş Bankası’ndaki özel kasasında Deniz Feneri dosyasının yanında Deniz Baykal’a ait olduğu öne sürülen kasetleri de sakladığı iddiasına ise şöyle yanıt verdi: “Bunları söyleyen o gizli tanığın kim olduğunu biliyorum. Dolandırıcılıktan davaları olan bir adam. İş Bankası’nda bir kasam vardı. Deniz Feneri belgeleriye eşimin birkaç parça ziynet eşyasını koymuştum. O kasayı özel kalem müdürüme verdiğim vekaletname ile çok önce kapattırdım.”

Seçim kampanyası boyunca 2.5 kilo verdiğini, referandumda ise hava sıcaklığının da etkisiyle kilo kaybının 3.5 kiloyu bulduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, sesini açmak için mitinglerden önce kaya şekeri aldığını anlattı.

Mayınlı araziyi kim pazarladı

The Economist’te CHP’yi övücü bir makale yayımlanması dolayısıyla Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “İsrail’e gönderdiği selamın karşılığını aldı” suçlamasında bulunduğu Kılıçdaroğlu, şu soruları yöneltti: “Şu mayınlı arazileri İsrail’e pazarlayan adam bu değil miydi? Anayasa Mahkemesi’nde biz iptal ettirdik. Neymiş ‘Mavi Marmara’ya biz izin vermezdik’ demişiz. Garibanın çocuklarını bindirip ölüme gönderdi, kendi milletvekillerini niye son anda o gemiye bindirmedi?”

Radikal