Hakkâri’nin Çukurca İlçesi’nde yargılandığı bir davada Türkçeyi iyi bilmediği için savunmasını Kürtçe yapmak isteyen, ancak bu talebi reddedilen S.B. adlı yurttaş 17.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Avukatının başvurusu üzerine Yargıtay, “Kürtçe tercüman atanmamasından dolayı savunma hakkının kısıtlandığı” gerekçesiyle bu kararı bozdu.

Diyarbakır merkezli KCK davalarının adeta kilitlenmesine neden olan Kürtçe savunma taleplerinin reddedilmesi konusunda emsal bir karar alındı. Hakkari’nin Çukurca İlçesi’nde 4 Kasım 2009 tarihinde adli bir olay nedeniyle hakkında Çukurca Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açılan S.B. adlı yurttaş, kendisini Türkçe iyi ifade edemediğini belirterek, Kürtçe savunma talebinde bulundu. Ancak bütün duruşmalarda talebi reddedilen S.B., 16 Aralık 2009 tarihinde görülen karar duruşmasında, ifadesi alınmadan 17,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İfade alınmadan ceza verilemez

Bunun üzerine S.B’nin avukatı Veysi Dumlu, “savunma hakkı”nın kısıtlandığını belirtip Yargıtay’a temiz başvurusunda bulundu. Dosyayı değerlendiren Yargıtay 5. Ceza Dairesi, sanığın Türkçe bilmediğinin saptanması halinde, ifadelerinin tercüman aracılığıyla alınması gerektiğini, bunun gözetilmemesi suretiyle savunma hakkının kısıtlandığına işaret etti. Yargıtay 5320 sayılı yasanın 8/1. Maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK’nın 321. Maddesi uyarınca davanın bozulmasına oy birliğiyle karar verdi.

1 Temmuz 2010 tarihinde Yargıtay tarafından bozulan dosya yeniden Çukurca Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Yeniden görülen davada S.B.’nin savunması tercüman aracılığıyla Kürtçe alındı. Duruşma sonucunda S.B.’ye yine 17,5 yıl hapis cezası verildi. Dosya ikinci kez Yargıtay’a gönderildi.

Taraf