- GÖKHAN ERKUŞ - Istanbul -
Yargıtay, doğum iznindeki kadının görevinin başkasına verilmesini eşitlik ilkesine aykırı bulurken, cinsel tercihlere yönelik ayrımın da “yasaklananlar” arasına alınması gerektiğini dile getirdi.

Özel bir sigorta şirketi, 2005 yılında doğum izninde olan çalışanının yerine başkasını aldığı için açılan işe iade ve tazminat davasını yerel mahkemede kazandı, ancak Yargıtay kararı bozdu. Doğum iznindeki çalışanına, “çocuklu bir kadının iş temposuna ayak uyduramayacağı” gerekçesiyle daha alt düzeydeki bir pozisyon teklif eden şirket, teklifin kabul edilmemesi üzerine çalışanının işine son verdi. Açılan davada yerel mahkeme, işverenin organizasyon değişikliğine gitmesi nedeniyle kadına ayrımcılık suçunun işlendiğinin kanıtlamadığı gerekçesiyle davayı reddetti. Ancak Avukat Hatice Uçum’un temyize götürdüğü davada Yargıtay davacıyı haklı bularak kararı bozdu. Yargıtay kararında, “Davacının doğum izni kullanması ve analık sebebiyle maruz kaldığı bu durum 4857 sayılı iş kanunu kapsamında değerlendirildiğinde ayrımcılık tazminatının koşullarının oluştuğu kabul edilmelidir. Yine aynı hükme göre yoksun kalınan hakların talebi yerindedir” ifadelerine yer verdi.
Taraf

Cinsel tercih özgürlüğü

İş kanununda “dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımcılığının” yasaklandığına işaret edilen Yargıtay kararında, işyerinde olumsuzluklara yol açmayan cinsel tercihi nedeniyle de işçinin ayrımcılığa uğramasının “yasaklananlar” arasına eklenmesi gerektiği yönünde görüş bildirildi. Yargıtay, ayrımcılıktan doğan zararın tazmininde de iş kanunundaki “ücret” tanımının, “ücret dışında kalan prim ikramiyeyi de kapsar” şekilde ele alınması gerektiğini vurguladı. Avukat Hatice Uçum, benzer baskılardan muzdarip bilinçlenmesi gerektiğine işaret ederek şunları kaydetti: “Eşit işlem veya eşit davranma yükümlülüğüne aykırılık sadece işverenin davranışlarından değil işveren adına, işvereni temsilen hareket eden işveren vekillerinin davranışlarından da doğabilir. Bu durum işverenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Ayrıca bu konuda açılacak tazminat davalarında işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinin illaki sona ermiş olması gerekmez. İş ilişkisi devam ederken de işçi tazminat davası açabilmektedir. Ancak bu davayı açan işçi işverenin veya işvereni temsilen hareket eden işveren vekillerinin eşit davranma yükümlülüğüne aykırı davrandıklarını kanıtlamak zorundadır. İşverenin, işçinin ileri sürdüğü iddiaların aksini kanıtlayacak delil sunamaması halinde işçinin iddiası ve davası kanıtlanmış kabul edilmektedir.”