Nilifer Şahin'in hukuk tarihine geçecek mücadelesi, 2002 yılında 16 yaşında evlenmesiyle başladı. Şahin'in bir yıl sonra 2003 yılında bir kızı oldu. Şahin, aynı yıl bayram ziyarete gittiği anne ve babasının evinden, eşinin ailesinden şiddet gördüğü gerekçesiyle evine dönmedi. Babası da bebeğini kabul etmeyince, prematüre doğan kızını 40 günlükken terk etmek zorunda kaldı. Bu sırada Şahin'in eşi, bebeği, dayısının aracılığıyla çocuksuz bir aileye verdi. Aile evlat edinme yapacağına bebeği nüfusa kendi çocuklarıymış gibi E.S. adıyla kaydettirdi.


BEBEĞİN VARLIĞI BOŞANMA DAVASINDA ORTAYA ÇIKIYOR


Nilifer Şahin, bebeğinin başka bir aileye verildiğini bir süre sonra öğrendi. Şahin, çocuğunu almak istese de aile buna yanaşmadı. Şahin, 2004 yılında eşine Ankara 6. Aile Mahkemesi'nde boşanma davası açtı; ancak mahkemeye çocuğun varlığından bahsedilmedi. Dava sürerken, anne, çocukları olduğunu ve başka bir aileye verildiğini söyledi. Bunun üzerine, çocuğun nüfusa kaydına ilişkin usulsüz işlem de iptal edildi. Ancak evlatlık alan aile, çocuğun biyolojik annesi Şahin'in çocuğunu 40 günlükken terk ettiğini, çocuk karşılığında kendilerinden para talep ettiğini ve bir miktar para verdiklerini söyledi. Mahkeme, çocuğun velayetini anne ve babaya vermedi ve küçüğe vasi tayini için Sulh Hukuk Mahkemesi'ne ihbarda bulundu. Çocuk, mahkemenin kararıyla korumaya alınarak, yuvaya yerleştirildi. Boşanma davası sonuçlandırırken, Nilifer Şahin, yuvada bulunan kızını alıp, birlikte yaşamaya başladı.


AİLE EVLATLIK DAVASI AÇIYOR


Bu sırada, çocuğun verildiği aile de Ankara 10. Aile Mahkemesi'ne dava açtı. Mahkeme çocuğun aileye evlatlık verilmesi kararını verdi; ancak biyolojik annesi Nilifer Sahin'le kişisel münasebeti konusunda bir karar vermedi. Bir başkasıyla evlenen ve Yalçınkaya soyadını alan Nilifer Şahin, çocuğu bir süre kaçırdı. Aile, çocuk kaçırma davası açınca, ceza almaktan korkarak, kızını 2007 yılında 3,5 yaşındayken teslim etmek zorunda kaldı. Anne, sonradan evlendiği eşinin desteğiyle de mahkemenin evlat edinme konusundaki kararına itiraz etti; ancak karar, Yargıtay tarafından onandı.


ANNE, 2010'DA KIZIYLA ŞAHSİ MÜNASEBET HAKKI İÇİN DAVA AÇIYOR


Bu süre zarfında, kızını görmek için evlatlık verildiği aileyle iletişim kurmaya çalışan Nilifer Yalçınkaya, bundan başarılı olamayınca 2010 yılında Ankara 9. Aile Mahkemesi'nde çocuğun evlatlık verildiği çifte dava açtı. Yalçınkaya'nın avukatı Özlem Özdemir, mahkemeye verdiği dilekçede, davalıların çocuğa vasi tayin edildiğini, müvekkili ile kızının bağlarının koparıldığını, davalıların küçüğü müvekkili ile telefonda dahi görüştürmediklerini belirterek, müvekkili ile kızı arasında şahsi münasebet tesisine karar verilmesini talep etti. Çiftin avukatı ise davacının 40 günlük olmadan bebeğini terk ettiğini, başka bir kişiyle yaşamaya başladığını ve ondan da çocuk sahibi olduğunu, 5 yıl boyunca gözetmediği çocuğunu, bakan aileye para karşılığı satmaya çalıştığını ve bir miktar para aldığını, evlatlık davası sürerken, çocuğu 3 yıla yakın kaçırdığını, çocuğun polis tarafından teslim alındığını ve nedenle çocuğun psikolojik travma yaşadığını ve tedavi sonucu iyileştiği belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etti. Mahkeme de çocuğun kişisel gelişiminin sağlıklı yürütülebilmesi için velayet hakkının kesintisiz yürütülmesi gerektiğini belirtip, daha önceden alınan raporları göz önüne alarak, davanın reddine karar verdi.


YARGITAY KARARI BOZDU


Yalçınkaya'nın avukatı Özlem Özdemir, kararı Yargıtay'a götürdü. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi dosyayı inceledikten sonra, kararı bozarak, şöyle dedi: "Çocuğun kendi ailesi ile soy bağı, ilişkisi evlat edinilmekle ortadan kalkmaz. Kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça ana-babanın ikisiyle de düzenli bir kişisel ilişki kurma ve bunu sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu kadar çocuklarıyla düzenli şekilde kişisel ilişki elde etmek ve bu ilişkiyi sürdürmek ana-baba için de haktır. Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararı gerektiği taktirde kısıtlanabilir ya da engellenebilir. Küçüğün bir başka aile tarafından evlat edinilmiş olması gerçek ana-babasının çocuklarıyla kişisel ilişkisini keser ise de, gerçek ailesi ile soy bağının bir gereği olarak bu hakkı ortadan kaldırmaz. Koşulların varlığı halinde ve küçüğün menfaatine uygun düştüğü ölçüde hakim kararıyla bu ilişki yeniden tesis edilir. Mahkemenin talebiyle uzmanlarca düzenlenen sosyal inceleme raporunda, küçüğün gerçek öz annesini bildiği, annesiyle ilişkisinin koparılmasının küçük üzerinde olumsuz etki yaratacağı, kişisel ilişki kurmasının gelişimine katkı sağlayacağı bildirilmiştir. Dosyada, küçüğün gerçek öz annesiyle kişisel ilişkisinin onun yüksek yararına aykırı düşeceğine ilişkin ciddi sebep ve olgu bulunmamaktadır"


YEREL MAHKEME KARARINDA DİRENDİ


Ankara 9. Aile Mahkemesi kararında direnerek, gerekçesini şöyle açıkladı: "Sosyal inceleme raporlarında çocuğun gelişimi esnasında biyolojik anneden kaynaklı travmaların devam ettiği, şahsi ilişkiye izin verilmesi halinde bu travmaların artabileceği, çocuğun kişisel gelişiminin sağlıklı bir şekilde gelişme ve oturmasına engel olacağı, Medeni Kanunun 325. maddesinin emredici olmaması uygulamanın yumuşatılması halinde Türk Hukuk Sisteminde kargaşaya neden olacağı düşünüldüğünden önceki kararımızda direnilmesine". Mahkeme, ayrıca dosyanın Yargıtay Hukuk Genele Kurulu Başkanlığı'na gönderilmesine karar verdi.


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU'NDAN EMSAL KARAR


Yerel mahkemece gönderilen dosya, yaklaşık 2 yıl Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda kaldı. Kurul, inceleme sonrası 'Önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır' diyerek, mahkemenin 'direnme' kararını bozdu.


KIZINI GÖRMEK İÇİN HUKUK MÜCADELESİ VEREN ANNENİN ZAFERİ


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığı'nın kararıyla dosya, tekrar yerel mahkemeye geldi. Önceki hafta görülen duruşmada mahkeme, çocuğu da dinledi. Mahkeme, duruşma salonuna taraflardan kimseyi almadan çocuğu tek başına dinledi. Küçük kız, ifadesinde biyolojik annesiyle görüşmek istemediğini söylese de mahkeme, uzun yıllar kızıyla şahsi ilişki kurabilmek için mücadele veren anne Nilifer Yalçınkaya'nın istediği yönde karar verdi. Yalçınkaya, mahkemenin kararıyla, her ayın son haftası cumartesi günü saat 10.00'dan pazar günü saat 17.00'a, dini bayramların ikinci günü saat 10.00'dan saat 17.00'a, sömestr tatilinin birinci günü saat 10.00'dan 7'nci günü saat 17.00'a kadar kızıyla görüşebilecek.

Kaynak: DHA