Yargı sisteminde ‘dejavu’ yaşanıyor. Yargıda vesayete son verme amaçlı yapıldığı söylenen 2010 yılındaki referandumun üzerinden 3 yıl geçtikten sonra
yeniden başa dönüldü. Referandum ile yeniden biçimlenen Hâkimler ve Savcılar Yüksek kurulu (HSYK), Yargıtay ve Danıştay yine ‘vesayet’ suçlamasıyla karşı
karşıya.
2014 yılına ağır bir yargı tartışmasıyla giriyoruz. Hükümet, yüksek yargıya köklü neşter vurma hazırlığında. Hedefteki ilk kurum HSYK. Ancak, hükümetin eli bu
sefer o kadar da rahat değil. Anayasa değişikliği gerektiren düzenlemeler için CHP veya MHP’nin desteğine ihtiyacı var. Peş peşe gelen 17 ve 25 Aralık
operasyonları muhalefet ile hükümetin uzlaşma olasılığını azalttı. Meclis’in önünde 40 günlük çalışma süresi kaldı. Hükümet, bu kısa sürede en azından yasa
değişiklikleriyle HSYK ve Danıştay’ın yetkilerini kısıtlamak niyetinde. Yargının yetkilerine dönük yeni bir referandum ise gündemde yok.
Hükümet aslında uzun süredir yüksek yargının uygulamalarından rahatsız. 17 Aralık’ta yapılan yolsuzluk ve rüşvet odaklı operasyon karşısında HSYK, Danıştay
ve bazı savcıların tutumu hükümeti ivedilikle karşı operasyona yöneltti. Yargı kararları ve uygulamalarını siyaset üzerinde ‘vesayet’ olarak gören iktidarın
hedefindeki ilk kurum HSYK. AK Parti’nin yeni HSYK’ya 2011 yılından bugüne soğuk baktığı, yapısını değiştirmek istediği biliniyor. Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, son operasyon sonrası adli kolluk düzenlemesine karşı çıkan ve savcılara destek veren açıklamasından dolayı HSYK’ya “Suç işliyorsunuz” dedi.
Meydanlarda yuhalanan ve AK Partili avukatların bina önünde protesto gösterisi yaptığı HSYK’ya dair AK Parti’nin planı belli.
Hükümetin önerisi ne?
İktidar, anayasa değişiklik teklifinde, HSYK’yı ‘Hâkimler Kurulu’ ve ‘Savcılar Kurulu’ olarak ikiye ayırmayı önermişti. Kurul seçimlerinde TBMM’nin ağırlığı da
arttırılıyor. Seçim yönteminin değişmesi de isteniyor. AK Parti, referandum öncesi teklif ettiği ancak CHP’nin itirazı üzerine Anayasa Mahkemesi’nden dönen
önerisinde şimdi daha fazla ısrarcı. Bu öneri, HSYK seçimlerinde her seçmenin bir üyeye oy vermesi esasına dayanıyor. Böylece, tek bir görüş yerine farklı
eğilimlerin Kurula yansıyacağı savunuluyor. Bu modelin mimarlarından olan AK Partili Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Her seçmenin bir kişiye oy
vermesi farklı eğilimdeki insanların seçilmesine imkan sağlar. Farklılık, çoğulculuk ise vesayetin ilacıdır” görüşünde. HSYK’nın yapısının ancak anayasa ile
değişebileceğini ve mevcut koşullarda bunun zor olduğunu hatırlatan İyimaya, HSYK kriziyle ilgili Radikal’e şu açıklamaları yaptı: ”Şu aşamadaki sorun
HSYK’nin seçim sistemi. İdeal bir model hiçbir zaman olmaz. Hukukun içe sindirilmesi gerekir. Yargı ne iktidarın, ne muhalefetin, ne cemaatin ya da grupların
elinde olamaz. Yargı,hukukun elinde olmalıdır. Şunu da unutmayalım: Rasyonel siyaset konjonktürün hararetinde norm üretemez.”
İki seçenek var
Muhalefetin 17 Aralık sürecini lehine çevirmek istemesi ve yaklaşan seçimler AK Parti’nin işini zorlaştırıyor. AK Parti’nin önünde iki seçenekten bahsediliyor: AK
Parti, muhalefetin de destek verebileceği tutuklu vekiller düzenlemesi, Ergenekon-Balyoz davalarında yargılananlara umut ışığı olabilecek değişikliklerle
birlikte HSYK, Yargıtay, Danıştay’ı aynı paketle ele alınmasını teklif edebilir. Bu formülasyon için yeni yıl tatilinin ardından görüşmelerin yapılacağı tahmin
ediliyor. Anayasa değişikliği hayata geçirilemezse ilk planda HSYK’ya yeni bir ‘genel sekreter’ atayacak düzenlemeye gidileceği öne sürülüyor.
Yargıtay ve Danıştay’ın yapısında 2010 referandumu sonrası önemli değişiklikler olsa da ‘vesayet’ eleştirisinden her iki kurum da nasibini alıyor. Hükümet,
Yargıtay ve Danıştay’ın üye kompozisyonunu değiştirmeye de kararlı. Danıştay’ın kompozisyonunu değiştirebilecek yasa tasarısı Meclis Adalet Komisyonu’nda
kısa bir süre önce kabul edildi. Ocak ayında Meclis Genel Kurulu’nda oylanacak tasarı ile Danıştay’ın üye sayısı arttırılıyor, yeni daireler kuruluyor. İç işleyişte
yapılan değişikliklerle yeni kadroların önü açılıyor. Komisyondaki görüşmelerde ‘karar düzeltme isteminde yürütmenin durdurulmasına ve duruşma
yapılmasına karar verilemeyeceğine’ ilişkin madde tasarıdan çıkarılmıştı. Danıştay’ın Adli Kolluk Yönetmeliği’nin yürütmesini durdurma kararının ardından
genel kurul aşamasında benzer bir düzenlemeye gidilebileceği söyleniyor. Hükümetin, kalan kısa sürede Danıştay’a benzer adımları Yargıtay için de atması