Gazeteciler, sendikacılar, hekimler, akademisyenler, öğrenciler “ileri demokrasi” adı altındaki bir rejimde tutuklanıp, yargılanırken; Türkiye, avukatların “mahkemeyi etkilemeye teşebbüs etmek” suçlamasıyla soruşturulmalarına da tanık oldu. Hem de İstanbul Barosu’nun tüm yöneticileri soruşturuldu. Baronun başındaki isim, akademisyen bir avukat, Doç. Dr. Ümit Kocasakal da soruşturulanlardan... Kocasakal, oluşturulan “yeni yargıyı” nasıl gördüğünü ve neler yaşadıklarını paylaştı.
“Bugüne kadar söylediklerimizden hareketle bu kez de parçaları birleştirmeye çalışalım” diyen Kocasakal, “Bana göre kuşatılmış bir yargı vardı, artık tutsak edilmiş bir yargı var. Tutsak bir yargıdan söz ediyoruz. Buna ne kadar yargı denirse” yorumunu yaptı. Bir hukukçu olarak Kocasakal’ın “Hak ve özgürlüklerin koruyucusu olması gereken yargı, hak ve özgürlüklerin en büyük tehdidi haline gelmiştir” değerlendirmesi gelinen noktayı özetliyordu. Kocasakal, tutsak edilmiş yargıyı şöyle ifade etti: “Eskiden ‘Oh yargı var’ derken, artık ‘Eyvah yargı’ diyorsunuz. Haklarınıza, özgürlüklerinize bir müdahale olursa yargı güvenceniz olurdu. Haksızlık, hukuksuzluk, zulüm görünürde, ‘şekli bir yargı’ eliyle meşrulaştırıldığında yapacak hiçbir şeyiniz yok. Artık yargı birtakım güç ve iktidar savaşlarının arenası haline gelmiş durumda. Böyle bir yargıya güven olabilir mi? Üç başlı bir yargı var; olağan yargı miyadını doldurmuş, tasfiye halinde, özel görevli mahkemeler bir de terör mahkemeleri. Nur topu gibi yeni mahkememiz de oldu. Sistemin kimyasını bozdular. Karar kaliteleri inanılmaz çünkü liyakata göre değil yandaşlığa göre bir yargı oluştu. Gerçekten bir yargılama yapılıyor gibi algılıyor vatandaş, oysa asla öyle değil. Hukuku geçtim, mevcut yasa hükmünü bile hiçe sayabiliyorlar. Özellikle özel görevli mahkemeler...”
Türkiye’nin hukuk devleti olduğundan söz edilemeyeceğinin altını çizen Kocasakal, “Bugünlerin geçeceği aşikâr. Bu dönemde boyun eğen, biat eden ya da bu hukuksuzluklara destek olan hâkim ve savcılar tarihe nasıl geçecek onu herkes düşünsün. Şekli anlamda, hukuken de hesabının sorulacağı kanaatindeyim. Hiçbir şey olmasa bile rahat uyuyamazlar. Yatakta vicdanlarından, çocuklarının gözlerinden, aynalardan kaçamazlar. Kimse kahramanlık beklemiyor ama en azından vicdan sahibi insan bu tür şeylere boyun eğmez, eğmemeli” uyarısı ve çağrısında bulundu.