İkinci Ergenekon davasından yaklaşık 3 yıldır tutuklu olarak yargılanan gazetemiz yazarı, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbayın 369 gündür tek başına kaldığı hücreye Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Odatv davası sanıklarından Coşkun Musluk yerleştirildi. 1 yıllık yalnızlığın ardından hissettiklerini kaleme alan Balbay, yalnızlık bitti, hücrede tecrit bitmedi dedi.

Balbay, okurlarıyla paylaştığı mektubunda şunları anlattı: 2 Mart Cuma günü saat 18.00 sıralarında duruşma salonundan 1 Nolu Cezaevine getirildiğimizde kalabalık bir görevli grubu bizi karşıladı. Odatv ve öteki bağlantılı olduğu iddia edilen davaların sanıklarını 1 Noluda topladıklarını söylediler. Benim payıma Coşkun Musluk düşmüş.”

‘Tecrit ortamı değişmedi’

Ben F-3 alt koğuş diye adlandırılan tecrit hücresinde 1 yıldır tek başıma kalıyordum. Adı koğuş olmasına karşın burası 4 hücrenin yan yana olduğu, önünde sadece 5 karo genişliğinde bir koridorun bulunduğu tecrit hücreleri. 4 hücrenin yanındaki 5. hücreye bir havalandırma kapısı açılmış, böylece tecrit özelliğini yitirdiği düşünülmüş. Havalandırma olanağı olan ve önünde bir koridor bulunan, genel kuralların dışında bir yer. Ben 4 hücreden ikisini kullanabiliyordum. Birinde yatağım ve televizyon, ötekinde de kitaplarım ve giysilerim vardı. Coşkun Musluk için de kapalı olan iki hücre açıldı. Şimdi yalnızlıktan kurtuldum ama, tecrit hücresi ortamı değişmedi. Yineliyorum, burası medyanın söylediği gibi klasik bir koğuş değil, tecrit hücreleri. Yalnızlık bitti, hücrede tecrit bitmedi.

Cezaevinde demir kapıların kilit bölümü, kapının içine gömülü şekilde, 1 metrekareye yakın alanı kapsıyor. Açılınca büyük bir şangırtı duyuluyor. Tutukluluğun ilk aylarında bu aksam bozulmuştu. O gün gelen teknisyen olmadı. Ya kalp krizi geçirseydim, ya deprem, yangın gibi bir felaket olsaydı. Tecrit hücrelerinde yalnızlığın böylesi sorunları da oluyor. O gün yeryüzünde kimsenin bana ulaşamayacağı konumdaydım.

‘Kader çizgilerimiz benziyor’

Coşkun Muslukla ilk kez hapiste karşılaştım. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunu. Sonra Ankaraya gelmiş. ODTÜde araştırma görevlisi olmuş. Kader ve göç çizgilerimiz birbirine benziyor.

‘Dükkân sana emanet’

İlk geceki uzun sohbetimizde 20 kadar konu açıp, bunu sonra uzun uzun konuşuruzdedik.

İlk kez hücrede başka gürültüler, insan sesi duymaya başladım. İlk defa avukata giderken, çöp toplama saatini kaçırmamalı, karavana tenceresini kapının önüne koymalıgibi kaygılara girmeden, Coşkun Abicim ben avukatıma gidiyorum, dükkân sana emanet diyip çıktım.

‘Zamanla sen de alışacaksın’

Hapiste bir başka canla olmak güzel ama, keşke ortak yaşam alanı olan büyük koğuşlara verselerdi. Coşkun Musluk koridoru, 1 hücrelik ortak yaşam alanını, hücreleri gezerken, burası dar, şurası sıkışık gibi laflar ettikçe zamanla sen de alışacaksın dedim.

Yaşamasını bilen her yerde yaşar, elbet Coşkunla da yeni bir yaşam düzeni kuracağız.

Geldiği gün, özgürlük bizi sapasağlam bulmalı.

Mustafa Balbay, Silivri...

Cumhuriyet