Balyoz'dan yargılanan komutanlara en üst sınırdan ceza verldi. Karar başta aileler tarafından büyük bir tepkiyle karşılanırken hukukçular ise karardaki çelişklere dikkat çekti.

Muhalif Gazete'nin ulaştığı İstanbul Barosu Başkanı Ümit KOCASAKAL kararı değerlendirdi; Yanlış bir kapıdan girerek doğru kapıdan çıkamazsınız.Böyle bir şansınız yok. Ben bir kararın yargı kararı olması için bazı şartlar ararım. İddialar akla ve mantığa uygun olacak. Bu iddiaları destekleyen soyut değil somut deliller olacak.Yargılamayı yapan hakimler bağımsız ve tarafsız olacak.Başta sanıklar olmak üzere verilen kararlardan şüphe etmeyecek.Doğru deliller toplanıp değerlendirilecek, savunma kısıtlanmayacak. Delillerin sahte olduğu iddiası varsa tatmin edici bir şekilde cevaplanacak. Bu bağlamada alınacak kararlar bu şartların biri eksik olursa bile verilen karara hüküm demek mümkün olmaz. Sadece aleyhe değil lehte de deliller toplandı mı? Savunmanın talepleri karşılandı mı? Avukatların kendi aralarındaki konuşmaları mahkemede dinlendi mi? Avukatlar bulunmadan hüküm verildi mi? Bu soruların cevapları davayı takip eden herkes tarafından biliniyor. Ben sonuca bile bakmıyorum bu şekilde yapılan bir yargılama yargılama mıdır? Olağanüstü yetkilerle kurulu bir mahkeme kurmuşsunuz.Sonra kanunlarla bu mahkemeleri kaldırmışsınız neticede ne bekleyebilirsiniz ki! Burada gerçek anlamda adil bir yargılama yapıldı mı? yada önceden ne yapılması gerektiği söylendi mi ? Süreç ortada kamuoyu bunun kararını versin?