İSTANBUL - Kaan Bozdoğan

Ukrayna'nın Lviv kentinde yaşayan ve geçen yıl gözündeki sararma dolayısıyla hastaneye giden 39 yaşındaki Mykola Pavliv'e yapılan tetkiklerde siroz teşhisi konuldu.

Şifa bulmak için eşi Larysa ile İtalya'ya giden Pavliv'e, karaciğer nakli yapılması gerektiği söylendi. Birinci derece akrabaları arasındaki kan uyuşmazlığı sebebiyle İtalyan doktorlar nakli gerçekleştiremedi.

Bunun üzerine ülkelerine dönen Pavliv çifti, arayışlarını sürdürürken, Türkiye'de bu naklin gerçekleştirilebileceğini öğrendi.

Acıbadem Atakent Hastanesi'ne eşiyle birlikte gelerek başvuruda bulunan Mykola Pavliv'e akrabalar arasındaki kan uyuşmazlığı gerekçesiyle "çapraz nakil" önerisinde bulunuldu. Öneriyi kabul eden Pavliv, uygun donör bulunması için beklemeye başladı.

Uygun donörü bulabilmek için çalışma başlatan hastanenin Karaciğer-Böbrek Nakli Direktörlüğü de aynı günlerde Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne giderek nakil başvurusunda bulunan 66 yaşındaki Süleyman Önal'a ulaştı.

Pavliv ile Önal'ın çapraz nakil olabileceğini belirleyen uzmanlar, Süleyman Önal ve 32 yaşındaki oğlu İzzet Önal ile Van'da görüşüp Ukraynalı bir çiftle çapraz karaciğer nakli yapılabileceğini iletti.

Türkiye'den nakil beklerken Ukraynalı çift ile sağlığına kavuşacağına öğrenen baba ve oğlu, çapraz karaciğer nakline olumlu yanıt verdi.

Hastane yönetimi bunun üzerine baba ve oğlunu İstanbul'a getirerek, Ukraynalı Pavliv çifti ile tanıştırdı.

Kürtçe konuşan Süleyman Önal ile Ukraynaca konuşan Mykola Pavliv, tercümanlar aracılığıyla iletişim kurdu. Kısa sürede samimi olan Önal ve Pavliv, el işaretleriyle de diyalogu geliştirdi.

Önal ve Pavliv ailelerinin üyeleri de birbirlerini sosyal medya hesaplarından eklemeye ve takip etmeye başlarken, hastanede çektirdikleri hatıra fotoğraflarını kendi hesaplarından paylaştı.

Daha sonra iki ailenin çapraz nakil işlemleri başlatılırken, nakil direktörlüğünün tüm ekipleri ameliyata dahil edildi.

Dört sedyenin yan yana konulduğu ameliyathanede, alıcı ve vericilerin ameliyatları da aynı anda gerçekleştirildi.

Ameliyatta Larysa Pavliv'den alınan karaciğer Süleyman Önal'a, İzzet Önal'dan alınan karaciğer ise Mykola Pavliv'e nakledildi.

Çapraz nakil ile yaşama tutunan, birbirlerine "dost aile" olarak gören Pavliv ve Önal aileleri, hastanede birkaç günlük kontrollerin ardından taburcu edildi.

Hastanenin kafeteryasında bir süre oturup sohbet eden taraflar, ardından da birbirlerine sarılıp bundan sonraki hayatlarında başarı dileyerek hastaneden ayrıldı.

"Bu bağı koparmak istemiyoruz"

Mykola Pavliv, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 38 yaşına kadar hastaneye hiç gitmediğini anlatarak, geçen yıl tatil dönüşünde gözündeki sararma dolayısıyla gittiği hastanede kendisine siroz teşhisi konulduğunu aktardı.

Teşhis karşısında ne yapacağını şaşırdığını belirten Pavliv, "Doktor teşhisi koydu, ben çok şaşırdım, çünkü o güne kadar hiç hasta olmamıştım. Nakilden önce bir süre tedavi aldım. Nakil günü hem benim için hem de ailem için çok zor oldu. En son umudumuz buradaydı ama buraya gelirken her şeyin iyi geçeğini biliyorduk." dedi.

Hakkari'den müjdeli haber gelmesiyle mutluluk yaşadığını dile getiren Pavliv, "Türkiye'ye daha önce iki kez tatile gelmiştim. Bu kez sağlık bulmak için geldik. Türkiye'de sağlığıma kavuştum, bu sebeple memnun ayrılacağım." ifadesini kullandı.

Pavliv, Önal ailesi ile sosyal medya aracılığıyla görüşmeye devam edeceklerini kaydetti.

Bir çocuk annesi, 38 yaşındaki Larysa Pavliv de eşinin sağlığına kavuşmasının kendisini son derece mutlu ettiğini söyledi.

Kendisinin çapraz nakil önerisini tereddütsüz kabul ettiğini aktaran Pavliv, Önal ailesine teşekkür etti.

"İnsan insandır"

Dört yıldır beklediği karaciğeri Ukraynalı çiften alan Süleyman Önal da farklı dil ve inanışların bu tür insani durumların önünde engel olamayacağını anlattı.

5'i erkek 2'si kız 7 çocuk babası olan Önal, "Dört yıl önce araba çarpmıştı. Sonrasında karaciğer hastası olduğumu öğrendim. Van'a gittim, kan grupları uyuşmadığı için bir netice alamadım. Durum böyle olunca çapraz nakil olmayı seçtim." dedi.

Çapraz naklin Ukraynalı bir aile ile yapılacağını öğrendiğinde büyük şaşkınlık yaşadığını ancak Pavliv ailesine gördüğü ilk yerde sarıldığını söyleyen Önal, "Ukraynalı bir aile olduğunu söylediler. Öğrenince çok şaşırdım. Türkiye neresi, Ukrayna neresi... Bunu hiç beklemiyordum. Tamamıyla büyük bir şans. Ben Türkiye'den bağış yapılacağını düşünüyordum ama hiçbir fark yok. Sonuçta insan insandır. Ameliyat olunca sağlığıma kavuştum, keyfim yerine geldi." diye konuştu.

Ailenin altıncı çocuğu olan ve eşiyle birlikte 9 yıldır babasını kendi evinde ağırlayan İzzet Önal da ameliyat sonrasında babasının sağlığı ve psikolojisinin düzeldiğine, çapraz naklin iki tarafı da sevindirdiğine dikkati çekti.

"Ameliyat 9-10 saat sürdü"

Böbrek-Karaciğer Nakli Direktörü Genel Cerrah Prof. Dr. Remzi Emiroğlu da çapraz karaciğer naklinin kolay bir iş olmadığını ifade ederek, "Karaciğer naklinde çapraz nakil çok kolay bir iş değil. Biz bunu böbrek naklinde yapıyoruz ama karaciğer ameliyatı zaten tek başına 7-8 saat sürüyor, çapraz olunca bu iki katına çıkıyor. Biz riskleri anlattık, kendilerine bilgi verdik. Onlar (Pavliv çifti) 'başka şansları olmadığını, ülkelerine dönerlerse orada öleceklerini, bu yüzden her şartta nakil olmayı kabul ettiklerini' söylediler. Biz de Süleyman Amca ve oğluyla görüştük. Onlar da duruma sıcak baktılar. Sonunda nakil için karar verdik. Randevulaştık ve sabah ameliyat başladı. Önce vericileri aşağı indirdik, onların ameliyatı başladı. Bizim şansımız oldukça büyük bir ekibiz, üç farklı merkezde nakil yapıyoruz. Bütün ekibi buraya topladık ve dört tane masa açtık. Aynı anda iki verici ve iki alıcının ameliyatı başladı. Ameliyat sıkıntısız geçti. Aşağı yukarı 9-10 saat içerisinde iki ameliyat da bitti. Ameliyat sonrası çok da bir problem yaşamadık. İki hafta içerisinde hastalar taburcu oldu." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de çapraz naklin pek yapılmadığını dile getiren Prof. Dr. Emiroğlu, ameliyatın başarılı geçtiğini belirtti.

Ameliyat sonrasında hastaların ruhsal durumlarında da iyileşme gözlendiğini ifade eden Emiroğlu, şöyle devam etti:

"Hastaların ruhsal durumları da çok iyiydi, çok mutlulardı. Hiç bilmediğiniz bir ülkede, hiç dilini konuşmadığınız bir ülkede hayati riski olan bir ameliyata girmek çok da kolay bir iş değil. Fakat bizim hastalarımız çok neşeli, pozitif, enerjik insanlar. Şimdi çok daha mutlular. Birbirlerini de seven insanlar. Biz de onların mutlu ve sağlıklı olmasından mutluluk duyuyoruz."

"Dünyadaki herkesin isteği aslında aynı. Temel ihtiyaç yaşam. Yaşam isteği güçlü ve önemli. Bunun yaşı, dini, dili, ırkı, ülkesi yok aslına bakarsanız. Herkes yaşamak için bazı şeyler yapmaya çalışıyor. Gördünüz gibi Ukraynalı, Hakkarili yok burada." diyen Emiroğlu, herkesin "insan" kavramı üzerinde hassasiyetle durması gerektiğini belirtti.

Emiroğlu, çapraz nakli kabul eden kişilerin hem kendi hem de başkasının canını kurtardığını hatırlatarak, şöyle konuştu:

"Bunun ideali kadavradan, yani ölen insanların organlarını bağışlaması ve bunlardan nakil yapılması. Biz Türkiye'de bu konuda son derece gerideyiz. Bizim bekleme listelerimizde 2 bin 500 - 3 bin civarında hasta var ama bu gerçek sayı değil. Çünkü kronik karaciğer hastasının nakil dışında bir şansı yok. Böbrek hastaları diyalize girip bir şekilde hayatlarını sürdürebiliyorlar ama kronik karaciğer hastaları ölüyor. Türkiye'de bu hastalıktan çok sayıda insanın öldüğünü düşünüyorum. Çünkü Türkiye'de kronik karaciğer hastalığı az değil, çok sık görülüyor. Çok az bir grup ancak böyle çapraz nakil ile şans bulabiliyor. Genelde akrabalar bizde de verici oluyor."

Kaynak: AA