Şimşek, Financial Times Türkiye Zirvesi'ndeki panelde soruları yanıtladı.

"Türkiye'de hukukun üstünlüğünün ne durumda olduğu" sorusu üzerine Şimşek, hukukun üstünlüğü durumunun Türkiye'nin uzun vadeli planları açısından çok önemli olduğunu belirterek, "Bizim son birkaç ay geçirdiğimiz olaylar alışılmamış olaylardı" diye konuştu.

Şimşek, bazı polis müdürleri, savcılar, diğer başka üst düzey kamu görevlileri, bürokratların sanki bir hareket ile bağlantılı olduğunu ve o hareketten talimat alıyor gibi göründüğünü ifade etti.

Bakan Şimşek, "Tabii ki 'Türkiye'de yolsuzluk yoktur' demiyorum. Türkiye yolsuzluğu ortadan kaldırmadı, daha uzun bir yolumuz var ama aynı zamanda yolsuzlukla mücadele etmemiz gerekiyor. Bugün algılama açısından 2002'ye kıyasla Türkiye daha az yolsuzluğun olduğu bir ülke. Ama hala bizim olduğumuz yer, olmak istediğimiz yer değil" değerlendirmesinde bulundu.

17 Aralık ile 25 Aralık sürecini anımsatan Şimşek, "Sanıyorum biz birkaç ay içinde epey bir şeyler öğrendik. Bu öğrendiklerimiz, aslında bu olayların hukukun üstünlüğünün pekiştirilmesi gerektiğidir. Yolsuzlukla memleket içinde mücadele etmek önemli ama hukukun üstünlüğüne riayet ederek uygulanmalı" diye konuştu.

Bakan Şimşek, Kamu İhale Yasası'nın mutlaka gözden geçilmesi, muafiyetlerin kaldırılması, Avrupa Birliği (AB) müktesebatının kabul edilmesi ve aynı eşiklerin uygulanması gerektiğini belirterek, "Bugün birçok kamu kurumu istisna istiyor. Çünkü mevcut mevzuat çok kısıtlayıcı, AB'ye kıyasla bile kısıtlayıcı. Öyle alanlar var ki mutlaka üstünde çalışmamız gerekiyor. Türkiye'nin katedecek çok uzun bir yolu var ama bizim için esin kaynağı AB'dir. Hukukun üstünlüğü, daha iyi demokrasi standartları açısından kuzeye, güneye, doğuya bakmamız gerekmiyor. Kesin bakılması gereken yön Batı'dır ve bizim de ana referans noktamız budur" şeklinde konuştu.

Şimşek, siyasi döngüde yolsuzluklara engel olabilmek için yeni adımların atılması ve reformların yapılması gerektiğini söyledi.

"TWITTER'IN KAPANMASI BENİ ÜZDÜ"
"Yargının gözardı edilmesine ne kadar tahammül edilebilir?" şeklindeki soru üzerine Şimşek, ülkede yargının politize olduğunun söylenebileceğini belirterek, "Başbakan ve hepimiz hukukun üstünlüğüne saygılıyız. Mahkeme kararları var. Bize karşı açılmış pek çok dava var. Bunları saygı ile karşılıyoruz" dedi.
"Bu davalar Twitter ve Youtube ile ilgili mi?" soruya ilişkin Şimşek, bazı kararların adil veya adil olmadığı konusunda görüş beyan edebileceklerini anlatarak, şunları dile getirdi:

"Twitter kendi web sitesindeki hizmet koşullarında "Twitter mahkeme kararlarına uygun davranacaktır" diyor. Ama Twitter'ın Türkiye'de temsil bürosu yok. Ben Twitter'ı çok seviyorum, çok kullanıyorum ama çok yazık oldu. Benim ülkem şu veya bu nedenle geçici olarak Twitter'ı kapatmak zorunda kaldı ve bu beni üzdü. Ama kabul edelim ki Twitter'ın bütün ülkelerde mahkeme kararlarına saygı göstermesi gerekiyor.

Mesela ABD'de Twitter'ın mahkeme kararlarına uygun davrandığını çok iyi biliyoruz. Neden acaba Twitter ilgili kurumlarla bu mahkeme kararı konusunda bir diyalog başlatmadı? Ben bu sözlerimle Twitter yasağını savunuyor değilim. Hayır Twitter asla yasaklanmamalıydı, ama bu ayrı bir konu. Bizim hükümetimiz ve Başbakan mahkeme kararlarına uydu, bunun adil olmadığı söylense bile."

İzmir'deki limanın özelleştirilmesini anımsatan Bakan Şimşek, limanı özelleştirdiklerini, idare mahkemesinin onaylaması gerektiğinin söylendiğini belirterek, "Danıştay 29 ay içerisinde kararını açıkladı. O dönemde finansal kriz sona ermek üzereydi. En yüksek bedeli veren şirket bu anlaşmadan çekildi. Bunun adil olmadığını kabul ettik ama mahkeme kararına uyduk. Aynı şey diğer mahkeme kararları için de gerekli. Farklı görüşte olabiliriz, eleştirebiliriz ama yine de uygun davranıyoruz. Onun için hukukun üstünlüğü var" diye konuştu.

Türkiye'de hukukun üstünlüğünün var olduğunu vurgulayan Şimşek, "Daha iyi demokrasi, hak ve özgürlükler standartlarının olması gerektiğini kabul ediyoruz" dedi.

Şimşek  "17 Aralık ile ilgili  iddiaların sonuna kadar takip edileceğine inanıyor musunuz?" şeklindeki soruya karşılık, her türlü iddiayı ciddiye aldıklarını ve parlamentonun iddialarla ilgili bir inceleme komisyonu kurulmasını kabul ettiğini söyledi.
      
Şimşek, süreçle ilgili ortaya atılan iddialara değinerek, "14 enerji santralinin Başbakanın oğlunun arkadaşına verildiği iddia edildi. Bu iddialar oraya atıldığında bu santraller özelleştirme idaresinin elindeydi. Her bir özelleştirme ihalesi televizyondan canlı olarak yayımlandı. Çok şeffaf bir süreç olduğunu söyleyebilirim. Yine Etiler'de çok önemli bir mülkün bir politikacının yakınına verildiği iddia edildi. Oysa tapusu hala bizde hükümette. Zaten şeffaf açık bir ihale süreci olmadan bu mülkü satmanız mümkün değil. İddiaları okuduğunuzda tüyleriniz diken diken oluyor. Bir üçüncü iddia ise TEDAŞ ile ilgiliydi. Bu iddiaların gerçekle hiçbir alakası yok ve yanlış. Bu nedenle bunların siyasi motivasyonla yapıldığını söylüyorum" diye konuştu.
      
Şimşek, hukukun üstünlüğünü ve yolsuzluğa sıfır tolerans gösterilmesini istediğini ancak doğru işlemeyen ve tamamen suç unsurlarına dayalı grupları da kabul edemeyeceğini kaydetti.

'PARALEL DEVLET İLE BAĞLANTILARI KEŞFETMİŞSEK...' 
      
"SPK'da ve sizin Bakanlığınızda görev değişiklileri oldu. Bu kişiler neden görevlerinden alınıyorlar?" sorusuna karşılık Şimşek, şunları söyledi:
      
"MASAK'ın başındaki kişi terfi ettirildi yani bütün bu atamaların görev değişikliklerinin yolsuzluk iddiaları ile bir ilgisi yok. 17 Aralık öncesinde de bir çok değişiklik oluyordu ama şimdi her şey çok yakından takip ediliyor. Normalde de yer değiştiriyor bu görevliler. Son birkaç aydır yapılan tayinlere farklı yaklaşılıyor. Bazı üst düzey bürokratların paralel devlet ile bağlantılarını keşfetmişsek onları yerlerinden almamız lazım. Bu da yanlış bir şey değil."
      
Şimşek, "Sizin bakanlığınıza Gülen cemaatinden bir sızma oldu mu?" soruna ise "Tabi. 1970'lerin ortalarından itibaren bu cemaat öğrencileri genç yaştan itibaren bünyesine katıyor. Çeşitli bürokratik pozisyonlara bu insanlar yükseldiler, bunu herkes biliyor" diye cevap verdi.
      
"Türkiye'de vergi mükelleflerine farklı muamele mi uygulanıyor, bu yönde kaygılar var?" sorusuna karşılık Şimşek, şunları ifade etti:
      
"Buradaki tartışmada sapla samanı ayırmamız lazım. Elmalarla armutları mukayese etmemiz lazım. İhracat üzerinde bir vergi yok. Hatta bir KDV iadesi var. Örneğin, bir şirketiniz var, ihracat yapıyor ve bir gelir elde ediyor. Oradan kurumlar vergisi ödenecektir. Ona bakmamız lazım. İsimler üzerinden gidemem, vergide gizlilik esastır. Sonuçta insanları biz hükümete yakın olan olmayan gibi sınıflandırmıyoruz.
      
Ülke için değer ve istihdam yaratan herkese saygı duyarız. Bizim vergi  sistemimiz mükemmel değil. Parlamentoda yeni bir vergi reformumuz  var. Vergi
 kanunumuzu yalınlaştırmaya çalışıyoruz. KDV konusunda çok önemli bir adım attık. Vergi sistemi bir ülkeyi ileri götürme konusunda çok önemli. Öngörülebilir ve şeffaf olması lazım. Reformlara devam edeceğiz. Yapmamız gereken çok şey var."






Hürriyet