TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi'nin Sabancı Center'da düzenlenen toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önce konuşan Bilecik OHAL vurgusu yaptı. "On aydır, artık bir kez daha uzatılmayacağını umduğumuz Olağanüstü Hal koşullarında yaşıyoruz" diyen TÜSİAD Başkanı, " Türkiye'nin coğrafi konumu kadar, iç düzeni de dünyanın ilgi odağında bulunuyor. İç siyasetimizdeki gelişmelerimiz de bu bağlamda dünyada çok yankı buluyor. 16 Nisan günü gerçekleşen referandumda yüksek katılımla millet olarak oy kullandık. Siyasi ve idari yapılanmamızda, yeni bir yola girmiş bulunuyoruz. Bu sistem değişikliğine geçişin bir şekilde ülkemizi ve toplumumuzu ayrıştıran değil ortak amaçlar peşinde, ortak bir zeminde buluşmaya teşvik edecek tarzda gerçekleşmesini arzu ediyoruz" dedi.

19 MAYIS ANMASI

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor bayramını kutlayarak sözlerine başlayan TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik Laikliğin önemine değindi. Bilecek,"Ortadoğu'nun bugünkü durumuna baktığımızda Cumhuriyet'in kurucularının yüksek bir öngörüyle laik bir devlet yapısını tercih etmelerinin önemini daha iyi kavrıyoruz" dedi.

TRUMP GÖRÜŞMESİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son ABD ziyaretine değinen ve kendisine hitaben konuşmasını sürdüren Bilecik "Güçlü müttefikimiz ABD'nin Başkanı Donald Trump ile bölgemizdeki ateşin nasıl söndürüleceği konusunda verimli olduğunu düşündüğümüz bir görüşme gerçekleştirdiniz. NATO üyesi iki müttefikin ilişkilerindeki pürüzlerin bu görüşmelerin de katkısıyla kısa sürede giderilmesini ve ilişkilerin olması gereken işbirliği düzeyine gelmesini umuyoruz. İki tarafın da diğerinin kaygılarını, önceliklerini, beklentilerini daha iyi anlayacağı ve yanlış anlamalara meydan vermeyecek bir diyalog düzeyinin mutlaka bulunabileceğini ümit ediyoruz" diye konuştu.

OHAL VURGUSU

"15 Temmuz'daki hain darbe girişiminin sonrasında gerek içeride gerekse dış ilişkilerimizde çok çarpıcı gelişmeler yaşadık" diyen Başkan Bilecik OHAL vurgusu yaparak, "On aydır, artık bir kez daha uzatılmayacağını umduğumuz Olağanüstü Hal koşullarında yaşıyoruz. Türkiye'nin coğrafi konumu kadar, iç düzeni de dünyanın ilgi odağında bulunuyor. İç siyasetimizdeki gelişmelerimiz de bu bağlamda dünyada çok yankı buluyor. 16 Nisan günü gerçekleşen referandumda yüksek katılımla millet olarak oy kullandık. Siyasi ve idari yapılanmamızda, yeni bir yola girmiş bulunuyoruz. Bu sistem değişikliğine geçişin bir şekilde ülkemizi ve toplumumuzu ayrıştıran değil ortak amaçlar peşinde, ortak bir zeminde buluşmaya teşvik edecek tarzda gerçekleşmesini arzu ediyoruz. Bugün için öncelikli beklentimiz, artık seçim ortamının geride bırakılmasıdır. Dış politikada özellikle AB ile iletişimdeki olumlu yaklaşımların gösterdiği üzere gösterdiği üzere, bu yöndeki adımların hızla atıldığını görmekten kuşkusuz büyük memnuniyet duyuyoruz. İçeride de referandum sonuçlarının sergilediği bölünmüşlük görüntüsünü tamamen değiştirecek tüm birleştirici adımların, hükümetin gündeminde olduğuna inanıyoruz" diye konuştu.

HUKUKSAL ZEMİN BEKLENTİSİ

İş dünyası olarak öncelikli beklentilerinin Türkiye'nin yeniden bir reform dalgası yakalaması ve uzun zamandır ertelenen ve artık geciktirilmemesi gereken adımları atmaya başlaması olduğunu söyleyen TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, "Ekonomide; güvenilir, takip edilebilir bir programla birlikte, bu programın hayata geçirilmesini ve yatırım dünyasına da doğru mesajların verilmesini sağlayacak hukuksal zeminin tesisi öncelikli beklentimizdir. Bu yöndeki somut reform önerilerimizi, bizi Mart ayında kabul buyuran Sayın Cumhurbaşkanımızla ve hükümet üyelerimizle son derece verimli görüş alışverişi ortamlarında ve aynı zamanda 16 Nisan günü referandum sandıkları kapanır kapanmaz, açıkladığımız görüş belgemizde de paylaştık" dedi.


AB'YE TAM ÜYELİK

Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinin milli refah, yerli ekonomi ve küresel rekabette daha güçlü bir Türkiye hedefi için, belirleyici öneme sahip olacağını söyleyen Bilecik "AB piyasası hala bizim en büyük ihracat pazarımız olma özelliğini koruyor. Dünyanın bizim için en önemli ekonomik gücü ile ilişkilerimizi, üyelik hedefinden asla feragat etmeden, daha fazla derinleştirmeye kendi refahımız ve menfaatlerimiz açısından ihtiyacımız var. Hepsinden önemlisi gençlerimizin kendilerini 21. yüzyılın dünyasında eşit şartlarda yarışacak bireyler olarak yer bulabilmeleri için, AB ile tam üyelik sürecinin devamı ve bu sayede sosyal yaşam standartları, mevzuat uyumu, ekonomi, bilim, teknoloji ve eğitim odaklı ilişkilerin geliştirilmesi çok önemlidir. Türkiye-AB ilişkileri hiçbir zaman sorunsuz olmamıştır ancak kopmamıştır da. Her iki taraf da sorunların üstesinden gelme kabiliyetine haizdir. Her iki tarafın siyasetçilerine geçmişin tatsızlıklarını bir kenara bırakarak, ortak bir geleceği kurmak üzere büyük bir sorumluluk düştüğü inancındayız. AB üyelik süreci, sağladığı sosyal refah, teknolojik ilerleme, finans, yatırım, ihracat, turizm ve öngörülebilir bir hukuk devleti düzeni unsurlarıyla Türkiye'nin öncelikli milli menfaatidir. Tam üyesi olduğumuz Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu BusinessEurope'un bu ay başında gerçekleşen Malta zirvesinde, TÜSİAD adına AB'deki muadil kuruluşlarımızın başkanlarına hitap etme fırsatım oldu. Bu vesile ile Avrupa özel sektörü, Türkiye'nin AB üyelik süreci çerçevesinde Gümrük Birliği'nin güncellenmesine verdiği desteğin hiç değişmeden sürdüğünü teyit etti. AB üyelik süreci ikili ekonomik ilişkilerin ötesinde, dünyanın diğer bölgeleriyle ilişkilerimiz üzerinde de belirleyici etkiye sahiptir. Asya dinamizmine sahip bir Türkiye'nin Avrupa'nın içinde yer alması, küresel rekabette gücümüzü arttıracak olup, temel milli menfaatimizdir" şeklinde konuştu.

TÜRKİYE AVRUPA DEĞERLER KÜMESİNE AİTTİR

Mevcut Gümrük Birliği rejiminin, tam üyelik süreci çerçevesini kaybetmeden ve dijital ekonomi boyutunu da dikkate alacak bir yaklaşımla, stratejik öncelik olarak güncellenmesinin beklentileri arasında olduğunu söyleyen Bilecik diğer beklentilerini şu şekilde sıraladı: İkinci alan güvenliktir: Göç ve mülteci politikaları, örgütlü suç ve terörle mücadele ve vizesiz seyahat alanlarında, Türkiye'nin Avrupa iç güvenlik işbirliğine dahil olmasıdır. Üçüncü alan, enerji politikalarında uluslararası tedarik ağları, piyasa düzenlemeleri ve yenilenebilir enerji teknolojileri boyutlarında AB ile daha yakın bir işbirliğidir.Kıbrıs'ta çözüme yönelik irade ve desteğin sonuca ulaşması da diğer bir öncelikli alandır ve enerji boyutu ile de ilişkilidir.

TÜSİAD olarak Avrupa olgusunu hiçbir zaman bir kulübe üye olma çabası seviyesinde görmedik. Bu hedefi Osmanlı İmparatorluğu'nun modern çağların meydan okuması karşısında yaptığı ve doğruluğuna inandığımız tercihinin uzantısı olarak görüyoruz. Bize göre, İmparatorluğun varisi Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa değerler kümesine aittir.

GEREKLİ ADIMLARI ATMALIYIZ

Türkiye'nin 21. yüzyılın başlarındaki başarı hikayesini tazelemeye ihtiyacı olduğunu vurgulayan TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, "Aslında kendimizi, yani toplumumuzu özellikle de gençlerimizi dinlemeye, düşünmeye ve fikirlerimizi olgunlaştırmaya gerek duyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın yıllar önce gündemimize getirdiği 2023 hedeflerine ulaşmak amacıyla, bu konulara hızla eğilmek zorundayız. Dünyayla irtibatını dijital olarak kuran bir gençliğimiz var. Fiziksel ve dijital dünya arasında sınırların kaybolduğu bir dönemde yetişiyorlar. Ekonomiye, siyasete, toplumsal hayata katılıma ilişkin algı ve deneyimleri, temelden farklılık gösteriyor. Onların özlemlerini ne ölçüde iyi anladığımızdan emin değilim. Yarın kutlanacak Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nın öznesi olan gençlerimizin önünü açmak; başarılı, nitelikli eğitim ve iş hayatları olmasını, ülkesini seven bireyler olarak yetişmelerini, sosyal sorumluluk sahibi olmalarını, kendilerini her alanda özgürce ifade edebilmelerini sağlamak için, gerekli adımları atmalıyız" diye konuştu.

İNTERNET YASAKLARI


Terörle yapılan mücadeleyi sekteye uğratmadan, suçla mücadelenin internet ortamına has yöntemleri elbette bulunacak" diyen Bilecik internet yasakları konusunda bir de eleştiride bulundu. Bilecik, "Her koşulda alınacak tedbirlerin ölçülü olması, yani önlenmeye çalışılan suçla orantılı olması gerekir. “Türkiye", “internet" ve “yasak" kelimelerinin sürekli bir arada anılması, maalesef ülkemiz için olumlu bir intiba vermiyor" dedi

KUR UYARISI

Son olarak ekonomi konularına ve beklentilerine değinen TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik konuşmasını şöyle tamamladı: Dünya ekonomisinin yavaş da olsa toparlanmaya başladığını az önce belirttim. Bu büyüme bir yandan dış talebi artırarak ihracat fırsatları yaratıyor. Diğer yandan ise sermayenin gelişmiş ülkelere geri dönmesine neden olarak finansman maliyetlerimiz üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Amerikan Merkez Bankası faizleri artırmanın yanında artık yıl sonu ya da 2018 başında bilanço küçültmeye de başlayacak. Avrupa'da ise enflasyonun geri dönmesiyle önümüzdeki yıl faiz artışlarının başlaması muhtemel görünüyor. Bu politikaların Türkiye ekonomisinde hem faiz, hem de kurlarda yukarı yönlü hareketler yaratma ihtimali maalesef yüksek gözüküyor.

EKONOMİDE MERKEZİ SÖYLEM

Böyle bir ortamda yatırım ve üretimimizi desteklemek için piyasaya güven veren ekonomik söylem ve politikalara ihtiyacımız var. Bu amaçla ekonomi yönetiminde mümkün olduğunca merkezi bir söylem ihtiyacının altını çizmek istiyoruz; özellikle makro ekonomi alanına giren ve piyasa oyuncuları açısından büyük önem arz eden konularda, tek ses ve bütünlük önemli olduğunu vurgulamak istiyoruz.

ZAMAN REFORM ZAMANI

Küresel ekonomi hızlanırken rakiplerimiz de boş durmuyor. Dünyada dengeler yeniden kurulurken gelişmekte olan ülkeler arasında kimler en fazla reform yaptıysa, kimler rekabet gücünü ve verimliliği artırıcı politikalar geliştirdiyse önümüzdeki dönemde büyüyen dünya ekonomisinden en fazla payı da onlar alacak. Maalesef, uluslararası rekabet endekslerinde son dört yılda 43. sıradan 55. sıraya geriledik. Artık ucuz finansmana dayalı büyüme dönemi geride kaldı. Zaman tam anlamıyla reform zamanı.

REFORM ATMOSFERİNİ YAKALAMAK

Hemen yola koyulduğumuz takdirde, önümüzde 18 aylık bir reform aralığı bulunmakta. Hükümetimiz tarafından bugüne kadar hazırlanan birçok eylem planı ve strateji belgesi var. Artık ihtiyacını duyduğumuz şey reformları tespit etmek değil reform atmosferini yakalamak ve sorunların kaynağına yönelik adımları atmaktır. Bu vesile ile bugüne kadar birçok platformda dile getirdiğimiz ve öncelikli olduğuna inandığımız reform alanlarını yinelemek isterim. TÜSİAD'ın tüm sayacağım konu başlıkları hakkında birikiminin ve önerilerinin bulunduğunun ve bunların her vesileyle yetkili kurum ve kişilerle paylaşıldığının da altını çizmek isterim.

DESTEK OLMAYA HAZIR OLDUĞUMUZ HEDEFLER

Makroekonomik istikrar ve öngörülebilirlik gerek yatırım ortamının en önemli şartları gerekse bizlerin günlük operasyonlarımızda karar almamızı, iş yapışımızı kolaylaştıran çok önemli iki faktör. Bunları sağlamanın yolu ise kurallı bir ekonomiden geçiyor. Bu amaçla özel sektör olarak şu hedeflere destek olmaya hazırız:

· Enflasyon oranının kalıcı olarak %5 veya altına indirilerek fiyat istikrarının sağlanması;

· Kayıtdışı ekonomi ile mücadele ve vergi politikalarında sadelik, saydamlık ve etkinliğin tesisi;

· Sermaye piyasalarının geliştirilmesi ve alternatif finansman araçları yoluyla reel sektöre kaynak yaratılması;

· Kamu ihaleleri mevzuatının AB standartlarında rekabetçi, saydam ve verimli olacak şekilde yasalaşması ve uygulanması..

Aynı yönde ekonomide verimliliği ve üretkenliği artırmak amacıyla da hedeflerimiz ve önerilerimiz bellidir:

· Sanayi stratejisinin, 21. yüzyılda ülkelerin gücünü belirleyecek olan 4.Sanayi Devrimi ve dijital teknolojik dönüşümle uyumlu somut hedeflerle güncellenmesi;

· Enerji sektöründe serbest, sürdürülebilir ve öngörülebilir piyasa hedefli reformların hayata geçirilmesi;

· İstihdam üzerindeki vergi ve prim yükünün OECD ülkeleri ortalamasına çekilmesi, güvenceli esnek çalışma biçimlerinin geliştirilmesi;

· Kobilerin verimlilik ve finansmana erişimde dijital çağın gereklerine uygun açılımlarına destek verilmesi;

· Toplumsal cinsiyet eşitliğinin eğitim, çalışma ortamı ve yönetime katılım başta olmak üzere hayatın her alanında sağlanmasına yönelik kararlı adımlar atılması.



TERÖRLE MÜCADELEYİ DESTEKLİYORUZ

Bu reformların başarısı için toplumsal desteği pekiştirecek ve Türkiye'nin uluslararası saygınlığını, çekim gücünü ve marka değerini yükseltecek bir iletişim stratejisine de ihtiyacımız mutlaka var. Başka ülkelerden daha yoğun olarak terörizm tehdidiyle yaşamak zorunda kaldığımızın idrakindeyiz. Terörle mücadeleyi de sonuna kadar destekliyoruz. Geçmişte de bu konuda daima devletimizin yanında olduk.

ŞİDDETTEN ARINDIRILMIŞ VE BİRLİĞİMİZİN KORUNDUĞU BİR ÇÖZÜM NOKTASININ ELBETTE BULUNACAĞINA İNANIYORUZ

Güneydoğu Anadolu bölgemizde toplumsal barışı sağlayacak adımların atılması, bireysel hakların korunması, can güvenliğinin sağlanması ve elbette refah politikalarının geliştirilmesi öncelik haline gelmelidir. Şiddetten arındırılmış ve birliğimizin korunduğu bir çözüm noktasının elbette bulunacağına inanıyoruz… Bu sonuca bölge halkımızın samimi tutumları ve inançları ile yaklaşmıştık, şimdi yine terörle mücadeleyi kararlılıkla sürdürürken, yeni yaklaşımları ve günümüz şartlarına uygun yeni atılımları düşünmek gerekir. Daha önceki girişimler bölgedeki yurttaşlarımızın ve aslında tüm halkımızın çözüme ne denli istekli olduğunu gösterdi. Bunun için siyaset kanalının önünün açılması ve siyasetin, diyalog ve çözümün mimarı olmasını sağlayacak koşulların oluşturulması gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda her zaman olduğu gibi üzerimize düşen sorumluluğu almaya hazırız.

Kaynak: DHA