Dünya çapında insan hakları ve özgürlükleri izleyen Freedom House, Türkiye’yi basın özgürlüğünde 120. sıraya indirdi.

ABD’de 70 yıl önce kurulan insan hakları ve özgürlükleri izleme örgütü Freedom House (Özgürlük Evi), 2013 Dünya Basın Özgürlüğü Raporu’nu yayınladı. Bütün dünyada basın özgürlüğü alanında önemli bir referans olarak kabul edilen listede Türkiye bu yıl daha da geriledi.

Türkiye, geçen yıl 55 puanla 117’nci sırada iken, bu yıl 56 puanla 120’nci sıraya düştü. Türkiye bu sırayı Kongo, Fiji, Liberya, Makedonya ve Seyşeller ile paylaştı. 2011 yılında açıklanan raporda ise Türkiye 54 puan ile yine 117’nci sıradaydı.

“Sıradışı”

Raporda Türkiye, bulunduğu bölgede “sıradışı’’ olarak nitelendirildi ve önceki yıllarda olduğu gibi “kısmi özgür” ülke sınıflamasına dahil etti. Basın ve ifade özgürlüğü ile ilgili anayasal garantilerin kısmi olarak dikkate alındığını kaydeden raporda, özellikle bu özgürlüklerin ceza hukuku ve terörizm kanunlarındaki bazı maddeler ile kısıtlandığı belirtildi.

Taraf

Sivil toplum örgütü Freedom House, 2013 Dünya Basın Özgürlüğü Raporunu yayınladı. Önceki yıllarda olduğu gibi “Kısmi özgür” ülkeler arasında yer alan Türkiye, dünya genelinde 197 ülke arasında 120. sırada yer aldı.

Geçen yıl ve evvelki yıl 117. sırada yer alan Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında üç basamak daha geriledi.

Basın ve ifade özgürlüğünün Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) bazı maddeleri aracılığıyla kısıtlandığına dikkat çekilen raporda, Türkiye’nin hala dünyada en çok gazetecinin hapsedildiği ülke konumunda olduğunun da altı çizildi.

Kramer: Türkiye rahatsız edici

Raporu ve Türkiye’nin durumunu BBC Türkçe’den İlhan Tanır’a değerlendiren Freedom House Başkanı David Kramer, Türkiye'deki yönelimi "rahatsız edici" olarak nitelendirdi.

“Demir parmaklıklar arkasında, gözaltında alıkonulan ve hapiste bulunan gazeteci sayısını herkes görmekte. Bu tutuklanma tehdidinin Türkiye'deki gazetecilerin özgürce hareket etme ve iş yapma imkanlarını kısıtlaması, endişe verici bir nokta olarak görülmekte. Umudum, Türkiye Avrupa Birliği (AB) ile entegrasyon sürecini derinleştirdikçe, bu alanlarda daha büyük liberalleşme hareketleri görmek.''

Karlekar: Gazetecilere açılan davalar uydurma

Raporun Türkiye ile ilgili bölümünün hazırlanmasında rol üstlenen Dr. Karin Deutsch Karlekar da “Gazeteciler aleyhine açılan birçok davanın uydurma olduğuna inanıyorum” dedi.

Gazetecilerin haklarında hüküm olmamasına rağmen yıllarca tutuklu kaldığına dikkat çeken Karlekar, Mustafa Balbay'ı örnek olarak gösterdi.

Karlekar, Türkiye'deki yeni anayasanın ifade ve basın özgürlüğüne yönelik kısıtlanmalardan arındırılması gerektiğini de belirtirken, bu konuda "iyimser bir havanın olmadığını" belirtti. (EKN)