Uzun tutukluluk sürelerinin ciddi bir yara olduğunu, yargının ise bu sorunu çözemediğini belirten TBMM Başkanı Çiçek, “Halbuki yargı sorunları çözmek için vardır. Yargının bunu bir şekilde çözmesi lazım, çözmediği sürece kendisi tartışma konusu oluyor’’ uyarısında bulundu.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek A Haber’de katıldığı programda açıklamalarda bulundu. ABD Büyükelçiliği’ne yapılan saldırıyı değerlendiren Çiçek DHKP-C’nin acımasız bir örgüt olduğunu söyledi.

Gündemdeki uzun tutukluluk sürelerine ilişkin soru üzerine konunun ciddi bir yara olduğunu, yargının bu sorunu çözemediğini belirten Çiçek “Halbuki yargı, sorunları çözmek için vardır. Maalesef uzun tutukluluk süresi önümüze problem olarak geliyor. Yargının bunu bir şekilde çözmesi lazım, çözmediği sürece kendisi tartışma konusu oluyor’’ diye konuştu. Uzun tutukluluğun, tutuklu milletvekilleri nedeniyle siyasi sorun olduğunu belirten Çiçek "Tutuklu milletvekilleri konusu 2 seneyi doldurdu. Seçilen kişiler, seçilme süresinin yarısını doldurdu, halen davalar bitmedi" hatırlatmasında bulundu. Çiçek, Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarına ilişkin ise şunları söyledi:

ŞERRE DÖNÜŞÜR: ‘Hayır iş, uzayınca şerre dönüşür’ sözünün gerçek olmaması gerekir. Yoğun çalışmayla işi belli noktaya getirebiliriz. Zaten mart sonuna geldiğimizde aşağı yukarı Anayasa metninin omurgası çıkmış olur. Bir aksilik olmazsa, Anayasa konusunda tüm partilerin mutabık kaldığı, biraz yoğunlaşarak mutabık kalacakları veya tümüyle ayrıştıkları noktaların tamamını çıkarabiliriz. Bu Türkiye için önemli bir kazanımdır.

İLK ÜÇ MADDE: Burada korunan ilkelerdir. Türkiye’nin; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti, cumhuriyet olduğudur. Başkentinin Ankara, milli marşının İstiklal Marşı, dilinin Türkçe olduğudur. Bunların hepsini görüş birliği içinde bir yere getirmek mümkün olabilir.

BAŞÖRTÜLÜ VEKİL: Genel uzlaşma meselesidir. Yasa metni olmanın ötesindedir. Türkiye, yasalarda bir değişiklik olmadı ama düne nazaran bugün yargısal yorumlar ve vesairelerle bir kısım şeyleri çözmeye çalıştı. Dünkü Türkiye değil, bugünkü Türkiye. Bunların hepsini biz aşarız. Yeter ki uzlaşma, işbirliği çabalarını sürdürelim.

İmralı süreci: “Bu konularda çok ayrıntılı konuşma, değerlendirme yapmak bence sürece biraz zarar verir. Çok fazla bu konuları konuşuyoruz biz. Konuştukça da vatandaşın kafası karışır. Vatandaştan saklı bir mücadele yürütemezsiniz. Ama her işi de Güvenpark’ta masa kurup onun etrafında oturup konuşamazsınız. İngiltere, İspanya nasıl yapmış, halen hem terörle mücadele hem çözüm arayışları olan ülkeler var. Bunlar insanlık tecrübesidir. Zaman zaman bir araya gelip insani ilişkiler çerçevesinde bile konuşsak ne mahsuru olabilir? Bu, çok hassas götürülmesi gereken bir konudur. Terör sorunu bizimdir, biz çözeceğiz.”