Sayın Sinan Kocaoğlu’nun, Türkiye Barolar Birliği’nin yönetim şekli ve avukata verdiği değeri somut örneklerle anlatan yazısı, bize İstanbul Barosu’nun keyfi yönetim anlayışındaki, baroda personelin avukatın üstünde maaş alması ve işten çıkardıkları muhalif avukatların iki katı sayıda lise mezununu yüksek maaşla işe alma politikasını, hatırlattığı için Genç Baro okurları ile yazıyı paylaşıyoruz.

http://www.sinankocaoglu.com/2012/05/turkiye-barolar-birliginde-gorevli-pratisyen-bir-doktor-kac-lira-maas-aliyor-ve-avukatlar-keriz-mi/



ürkiye Barolar Birliği’nde Görevli Bir Doktor Kaç Lira Maaş Alıyor? Ve Bu Avukatlar Keriz mi?

Hakikaten aslında “Sivil Toplum Kuruluşu” (STK) olması gereken bir meslek örgütü yapısına “kamu” yani “devlet” şırınga edersen o örgüt böyle “çiftlik” oluyor. Her biri birer hukuki mucize olan “Genetiği Değiştirilmiş Örgüt” (GDÖ) lerden “Türkiye Odalar Borsalar Birliği”(TOBB) ya da “Sanayi” ve “Ticaret Odaları”nı ele alın. ”Sendika“ları da bir kalem geçelim şimdi. Hadi bir hukukçu olarak uzağa bakmayalım. Merceği “Türkiye Barolar Birliği” (TBB) ve Barolar’ın üzerine getirelim. Bulacağımız hakikat bizleri üzecek! Buyrun TBB’den güncel ve basit bir örneğe…

TBB’de Güzel Mama Var! Yer misiniz?
Zamanın behrinde “kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu” adı verilen absurd statünün nasyonal-sosyalist kafalar tarafında ülkemizde ne maksatla hayata geçirildiğine dair evvelden bir kısım teorik izahatlarda bulunmuştum. Ama şimdi ise uygulama boyutunu kafanızda bir açıdan somutlaştırmak isterim. Bu konuda yardım, yine yiğit bir “Anadolu Çocuğu”ndan geldi. TBB’deki çeşitli hususlar hakkında “Bilgi Edinme Hakkı Kanunu” gereğince Av. Kemal VURALDOĞAN talep edilen ve TBB Başkanı “Vedat Ahsen COŞAR” (VAC) tarafından ilk başta reddedilen ancak daha sonra başvurucunun Bilgi Edinme Üst Kurulu’na yaptığı itirazın kabulü ile aşağıdaki cevap TBB Başkanı tarafından verilmiştir.[1] Lütfen bu cevabı avukatlar başta olmak üzere savcı ve hakim her türlü statüden bütün hukukçu meslektaşlar okusun. İbret alsın. Hatta ibret almakla kalmasın, hukuken ve siyaseten meselenin gereğini yapsın.

Efenim, TBB Başkanı diyor ki makama gelir gelmez 17 kişiyi işten çıkarttım, 41 kişiyi işe aldım, 384 bin küsür lira kıdem ve ihbar tazminatı ödedim. Peki. TBB’nin başkanı olarak öyle uygun görmüşsün işten adam çıkartmışsın. Ama hangi gerekçe ile? Bu gerekçelerini bütün TBB üyelerine anlatman lazım. Genel Kurul’da “delege kafalama oyunu” oynayarak demokrasi olmaz. Olursa üçüncü dünya ülkesinin şark kurnazlarının ileri demokrasi diye garibana millete yutturmaya çalıştığı garabet olur.

Evet, TBB’nin Türkiye’deki tüm üyelerine yani avukatlara anlatılması lazım yaptığı her işin gerekçesini. Zira, neticede VAC’ın, ihbar ve kıdem tazminatı olarak TBB’ye ödettiği paralar üyelerin parası. Çıkarttığın adamların yaklaşık 2.5 katı sayıda adam almışsın. Neye göre aldın arkadaş? Madem adam fazlaydı ve gereksiz/işe yaramaz personeli çıkarttın, niye yerine bu kadar fazla adam aldın? Bu aldığın kişilerin, liyakatına nasıl karar verdin? Açık kadroyu ve başvuru yeterliliklerini ilan ettin mi? İşe alımlarda kullandığın ölçüt ne? Eğer varsa ölçütün objektif mi yoksa sübjektif mi? Onun bunun yanında çok düşük ücretler ile çalışan nice cevher avukatın TBB’ye avukat yaptığın avukat alımından haberi oldu mu? Yoksa, sadece tanışların ve sana biat etmiş bir kısım kişilerin eş, baldız ve kız kardeşlerini mi işe yerleştirdin? Senin yüzün “batı”ya dönük ya. Gelişmiş Batı Ülkelerinde böyle mi oluyor meslek örgütlerinde işe alımlar? Hani şeffaflık ya da hesap verilebilirlik? Hani etkinlik ve verimlilik? Bu konuyu evvelden yazmıştım. O yüzden uzatmayacağım. Meslektaşlardan, akıl ve gönül gözü menfaatçilikten kör olmamış olanlar almak isteyenler mesajı aldı zaten.

Bu sorum avukatlara. Sayın Vuraldoğan’ın dilekçesine TBB tarafında verilen cevabın en sonundaki yani 5 numaralı cevaba geldiğiniz de gözleriniz yuvalarından çıkmadı mı Değerli Meslektaşlarım? Cevabın VAC imzalı orjinal belgeli halini görmek isteyenler aşağıdaki dipnottaki linke tıklayarak lütfen kendi gözleri ile görsünler. Diğerleri için ise cevabı buraya aynen yazıyorum:

Şu anda Barolar Birliği çalışanları arasında en yüksek maaşı tıp doktoru olan Türkiye Barolar Birliği Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu Müdürü almaktadır. Bu kişi ile en yüksek maaş alan avukat arasındaki maaş farkı 6.789.33 TL’dir. Φ

Hayır yanlış anlamayın. Doktoru falan hiç kıskanmadım. Bilen bilir zaten. Çok şükür ki kıskançlık benim tabiatımda olan bir duygu değildir. Fakat doğal olarak şöyle düşündüm ki keşke bizim koca koca hukuk profesörleri de daha az okuyup tıp doktoru olsaydı. Valla billa! Zira, dünyaya bir kere gelmişsin, dandik ve ruhsuz devlet binalarında ömrünü risk almakla, hoca peşinde dolanmakla ve kitap başında dirsek çürütmekle geçiriyorsun. Karşılığında da devlet sana üç kuruş para veriyor. İnsanın kendisini keriz gibi hissettiği andır bu an. En azından çoğu insan gerçek olan bu.Başka bir şey değil…

Neyse! Biraz memur gibi oturup elalemin maaş hesabını yapalım. Ancak, başlamadan söyleyeyim ki umarım, VAC’nin cevabındaki “trick”i kaçırmadınız sayın avukatlar. Çünkü, TBB’de görevli bu doktorun maaşı, 6.789.33 TL değil. Doktor, kendisine en yakın maaş alan TBB çalışanı olan avukatın maaşına ek olarak bu maaşı alıyor. Şu anda sadece tahmin edebiliyorum. Zira, bildiğim kadarı ile oradaki en kıdemli avukat Özcan Çine abimiz. Vefakar ve cefakar bir insan. Senelerdir de orada çalışıyor. Hadi diyelim ki TBB, Çine’ye aylık 7-8 bin TL verse misalen, üzerine doktorluk farkı olan 6.789.33 TL’yi de ekle etti sana 14.000 TL ayda maaş. Hadi fazla spekülasyon yapmayalım. Sn. Özcan Çine, 3.500 TL alsın. O zaman da 10bin TL civarlarında ediyor. Eh burada da açık bir yanlışlık var. Avukatların meslek örgütünde, en kıdemli avukat en iyi hesaplama ile doktorun üçte biri maaş alıyor. Ayıp değil mi bu yapılan mesleğe ve yıllarını avukatlığa vermiş güzel insan Özcan Çine abimize? Peki utanmamız gerekmiyor mu TBB’nin en yüzek maaşı bir avukata değil de bir doktora vermesinden? Misalen Türk Tabibler Birliği, en yüksek maaşı bir avukata mı veriyor? Hiç sanmam.

Belirteyim ki rahmetli TBB eski Başkanı Özdemir ÖZOK, yurt dışında kanser tedavisi görürken yanından ayrılmamıştı bu doktor arkadaşımız. Eh, mesela böyle durumlarda yurt dışı incelemeler, araştırmalar vs. aktivitelerden gelen ”harcırah” gibi bir kısım aklımıza hemen gelmeyen ama hukuken meşru ek gelirleri de ekleyin üzerine. Beş yıldızlı Litai Otel, Fin Hamamı, Sauna, Spa, Havuz, Restaurant da her daim hem hizmet için emre amade. Başkanlığını yaptığı vakıftan da kesin “huzur hakkı” falan da veriliyordur katılımcılara. Allah, herkese aynı bereket ve mutluluğu versin! Amin!
“Bu Mamayı Bir Şekilde Başkalarının Elinden Kapıp Nasıl Yesem?” Derdindeki Baro Siyasetinin Lümpen Bir Bezirganı

KENDİME NASİHATLER:

Başlıktaki soruya cevabı kendi adıma vereyim. Ne VAC’ye ve ne de başka bir kula hiç bir zaman biat etmemiş ve hiç bir zaman da etmeyecek “görünüşte bir keriz” şahsiyet olarak kendi adıma buradan aldığım gereken mesajlar şu:

1. Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu statüsü acilen değişmelidir. Bu korporatif-faşist yapının değişmesi için çaba göstermek gibi ulvi bir vazifeyi kendi menfaatlerine zıt olduğu için TBB ve Baro’ların yapmayacağı kesindir. Ama baro siyasetinden ve bu örgütlerin dağıttığı menfaatlerden uzak bütün avukatlar bu hukuki yapının değişmesi için sonunda kadar mücadele etmelidir. Zira, GDO ‘lu sebze ve meyve gibi, Genetiği Değiştirilmiş Örgüt olan bu faşist yapı hem demokrasimize hem kesemize ve hem de meslek menfaatlerimize aykırıdır.

2. Sistemden beslenenler sistemi asla değiştir(e)mezler. Bu yüzden ne mevcut TBB yönetiminden ve ne de Barolardan sistemi daha iyiye ve güzele doğru değiştirmek gibi bir meşru beklenti içerisinde olmamak lazım.

3. Hak verilmez, alınır. Meslek menfaatlerimiz için önümüzdeki en önemli engel TBB ve Barolardır. Her türlü ideolojik ayrılığı bir yana bırakarak, hepimiz için ortak olan meslek menfaatleri için tabandan tavanı zorlayacak bir hareket şarttır.

4. TBB’de doktor olmak, avukat olmaktan iyidir. Bu bile meslek örgütünün kendi mesleğine olan pejoratif/aşağılayıcı bakışını göstermektedir.

5. Avukat olmak kötüdür.

6. Tıp doktoru olmak iyidir.

7. Devlette, meslek örgütlerinde ya da sendikalarda kendisini Tanrı zanneden bir kısım yöneticilere itaat edersen mikro bağlamda çeşitli dünya nimetlerine kavuşursun. Ama makro bağlamda ülkenin içine edilir. Tabi önemsiyorsan. Bu durumda vicdanına, ahlakına ve anandan emdiğin sütün kalitesine bağlı bir şey.

8. Tabandan tavana ayar vermek gerek. Çok zor ama. Fabrika ayarlarımıza işletilmiş bu devleti merkeze alıp, bireyi dışlayan; iktidarı kutsayıp, zayıfı ezen biat kültürü ile imkansız değil ama felaket derecede müşkil bir hadise. Ah, keşke gerçekten mümkün olabilse!

9. Kahrolsun Korporatif Faşizm!

AD LUCEM!
Nura Doğru! Towards the Light!
S. Sinan KOCAOĞLU

Yrd. Doç. Dr. iur.
[1] Bahsi geçen konuda başvurucu Vuraldoğan’ın, TBB’ye vermiş olduğu bilgi edinme dilekçesi ve TBB’nin cevabı için bkz. https://docs.google.com/file/d/0B-VNZuCn1m5EblBMUndCWTZkQkU/edit . Ne yazık ki meslektaşımız bu hususta Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’na başvurmak zorunda kaldı. Kurul kararı sonrasında verilen cevap için ise bkz. https://docs.google.com/file/d/0B-VNZuCn1m5EcG5wenJiYmNjUjA/edit

Φ Ibid.
Ω Bu yazının amacı genel olarak doktorların aldığı parayı tartışmak asla değildir. Keşke daha çok kazansalar. Ama TBB’nin maaş politikasında dengesizlik, ayarsızlık ve keyfi bir tutum var. Yazı aslında ve sadece bununla ilgili. Tabi ki işin özünde asıl maksat bir sistem eleştirisi yapmaktı.