Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ı “suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurduğu ve yöneticiliğini yaptığı” gerekçesiyle 5 yıl ağır hapis cezasına çarptırdı. Ağar “vicdanen rahatım” derken Susurluk kazasıyla ortaya çıkan “devlet, siyaset, mafya” üçgenindeki kirli ilişkiler nedeniyle 14 sanık hakkında dava açılmıştı.

Mahkeme, ‘suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurduğu ve yöneticiliğini yaptığı’ sonucuna vardı

Susurluk’ta Ağar’a 5 yıl

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Susurluk davası kapsamında Suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve örgütün yöneticiliğini yapmaktan5 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Mahkemenin bu kararıyla, 3 Kasım 1996da Susurluk kazasıyla ortaya çıkan devlet, siyaset, mafyakirli ilişkilerinin açığa çıktığı örgütü Ağarın kurduğu ve yönettiği tescillendi.

2009 yılında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde başlayan davanın dünkü duruşmasında, kovuşturmanın genişletilmesi beklenirken sürpriz bir şekilde karar çıktı. Duruşmada, 1994te infaz edilen DEP Ankara İl Başkanı Avukat Faik Candanın ailesi adına avukat Selçuk Kozağaçlı davaya katılma talebinde bulundu. Kozağaçlı, Candanın öldürülmesi olayını da içeren Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü faili meçhul soruşturmasında Ayhan Çarkının yaptığı itiraflara dikkat çekerek Ayhan Çarkın, o dönem işlenen infazlardan Mehmet Ağar ve İbrahim Şahinin bilgisi olduğunu söyledi. Candanı Ağarın başında bulunduğu çete katletmiştirdedi. Kozağaçlı, ayrıca Ayhan Çarkının tanık olarak dinlenmesini de istedi.

Görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, bu talebin reddini istedi. Taştan, özel yetkili savcılıkça yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Ayhan Çarkının yargılama konusu iddianamede belirtilen olaylarla ilgili beyanının alınmasını da talep etti.

Heyetin ara kararını açıklayan Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, Candan ailesinin katılma talebi ile Ayhan Çarkının tanık olarak dinlenmesi istemini oybirliğiyle reddedildiğini bildirdi. Bunun üzerine Savcı Taştan, dosyaya yeni bilgi ve belge girmediği gerekçesiyle daha önce verdiği esas hakkındaki görüşünü tekrar ettiğini kaydetti.

‘Ağar teşekkül oluşturdu’

Heyet, karar için duruşmaya 15 dakika ara verdi. Aranın ardından mahkeme heyeti, kararını açıklarken Mehmet Ağarın Halk arasında korku, endişe ve panik yaratacak şekilde ammenin selameti aleyhine, kasten adam öldürme veya yağma ve yol kesmek cürümlerini işlemek amacıyla teşekkül oluşturarak teşekkül mensuplarının dağlarda, kırlarda, genel yollarda veya meskûn yerlerde silahlı olarak dolaştıklarınınanlaşıldığını vurguladı.

Mahkeme, Ağarı lehine olan 765 sayılı TCYnin 313/2-3 maddeleri kapsamında cürüm işlemek amacıyla silahlı teşekkül oluşturmak suçundan 4 yıl hapisle cezalandırdı. Ağarın silahlı teşekkülün yöneticisi olduğununanlaşıldığını belirten mahkeme, bu cezayı 765 sayılı TCYnin 313/4 maddesi gereği yarı oranında arttırarak 6 yıla çıkardı. Mahkeme heyeti, son olarak sanık Ağarın duruşmada gözlemlenen hal ve tavırları ile sabıkasız oluşunu dikkate alarak cezayı 5 yıla indirdi. Ağarın bu cezaya karşı 7 gün içinde itiraz etme hakkı bulunuyor. Avukatlar, Yargıtaya itiraz edeceklerini belirtti. Cezanın Yargıtay tarafından kesinleşmesi durumunda Ağar, İnfaz Yasasına göre cezanın beşte ikisini yani 2 yılını içerde geçirecek.

Savcı 1 yıl istemişti

Duruşma savcısı Kubilay Taştan, 11 Kasım 2010daki duruşmada, Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmekiddiasıyla 6 aydan 1 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep etmişti. Mahkeme, eski TCY uyarınca Ağarın müebbeden kamu hizmetlerinden yasaklanmasınada karar verdi. Yani Ağar, cezası kesinleşirse milletvekilliği yapamayacağı gibi emniyet müdürlüğü ve valilik gibi bir göreve de getirilemeyecek.

Savcının esas hakkındaki mütalaasında, Mehmet Ağarın, bulunduğu konum itibarıyla görev ve yetkisini suiistimal ederek Abdullah Çatlı ve Yaşar Öze takibattan ve yakalanmadan kurtulmalarını sağlamak için silah taşıma izin belgelerini düzenleyip verdiği, yurtdışına giriş ve çıkışları için yeşil pasaport almalarını sağladığı, silah taşıma ruhsatı alınmasında kolaylık göstererek birtakım soruşturmalara tabi kılındıkları halde işlem yapan emniyet güçleri üzerinde etkisini kullanıp takibattan kurtulmalarını sağladığı kaydedildi. Ağar, davaya konu İstanbul DGM Savcılığının iddianamesine göre, MİTin haber elemanı Tarık Ümitin kaçırılması olayıyla ilgilenmemek ve teşekkülün faaliyetlerine göz yummak ile Kumarhaneler Kralı olarak tanınan Ömer Lütfi Topalın 28 Temmuz 1996da öldürülmesi olayıyla ilgili ihbar üzerine İstanbul Emniyeti tarafından gözaltına alınan özel timciler Ayhan Çarkın, Oğuz Yorulmaz ve Ziya Bandırmalıoğlunun Ankaraya sevk edilerek bırakılmalarını sağlamakla da suçlanıyordu. Ağar ayrıca, bu polisleri Sedat Edip Bucakın korumalığına vermesi ve İsrailden alınan silahların ortadan kaybolmasından da sorumlu tutuluyordu.