ANKARA

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD'nin Newsweek dergisinde yayımlanan "Suriye’de barış nasıl sağlanır" başlıklı makalesinde, Suriye'deki iç savaşa bir çözüm buluma zamanının gelip geçtiğini belirtti.

Bu savaşın ardında 7 yıllık kan ve yıkımı bırakacağını vurgulayan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en kötü insani krizi tetikleyen ve küresel terör tehditlerinin ortaya çıkmasına neden olan Suriye savaşının etkileri çoktan sınırlarının ve çevresinin ötesine geçti. Suriye ile 566 mil (910,88 km) sınırı olan Türkiye, insani felaketi bastırmak ve terör tehdidiyle mücadele etmek için çok büyük ve somut çabalar sarf etti. Her iki alanda da olumlu katkılarımızın emsali yoktur."

Türkiye'nin Suriye'deki iç savaşın patlak vermesinden bu yana bu ülkenin insanlarına kapılarını açtığına ve böylece dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke konumuna geldiğine işaret eden Çavuşoğlu, "Türkiye, kendisine sığınan 3,4 milyon Suriyeli sığınmacının ihtiyaçlarını karşılamak için 30 milyar dolar harcadı. Ev sahibi topluma daha iyi bir şekilde entegre olmalarını sağlamak için Suriyeli misafirlerimize tıbbi ihtiyaçlara ve eğitime özgür erişimin yanı sıra iş gücüne katılma hakkı da verildi." değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, güvenlik alanında ise Esed rejiminin zalimliği ve uluslararası toplumun söylem ve eylemleri arasındaki uçurum sonucu oluşan boşluğun, tüm uluslararası toplumu etkileyen en ciddi terör tehdidini ortaya çıkardığını hatırlatarak, makalesine şöyle devam etti:

"DEAŞ, Nusra ve YPG gibi terör örgütleri hemen boşluğu doldurdu. Hiç kimse bu tehditlerden Türkiye kadar çok etkilenmedi. Yabancı terörist savaşçıların hareketlerini kısıtladık ve askerimizi tehlikeye attık. DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyona destek verirken Türkiye, koalisyonla iş birliği yaparak Fırat Kalkanı Harekatı'nı yürüttü. Türk askerinin desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), 2 bin 15 kilometrekarelik Suriye toprağını DEAŞ'tan temizledi ve 2 bin 647 teröristi bertaraf etti. Bu operasyon, yabancı terörist savaşçıların sızmasını engellemek adına Türkiye-Suriye sınırının kapatılmasına yardımcı oldu. Bu operasyonun başarısı sayesinde yaklaşık 70 bin Suriyeli Türkiye'den, (DEAŞ'tan) kurtarılmış bölgelere döndü."

"Türkiye'yi hedef alan terör tehdidi hala bitmedi"

Suriye'den gelen ve Türkiye'yi hedef alan terör tehdidinin hala bitmediğine ve 1952'den bu yana Türkiye'nin NATO müttefiki olan ABD ile iş birliğinin tatmin edici olmaktan uzak olduğuna değinen Çavuşoğlu, şu ifadelere yer verdi:

"PKK'ya bağlı grupların varlığı Suriye'nin kuzeyinde devam ediyor ve bizim de korktuğumuz gibi DEAŞ'la mücadele amaçlı ABD öncülüğündeki kuvvetler tarafından buna izin veriliyor. PYD/YPG unsurlarına devam eden ABD silah desteği sadece Türkiye'nin güvenliğini değil, Suriye'nin geleceğini de tehlikeye atmaktadır. PYD/YPG'nin kötü insan hakları kayıtları bağımsız uluslararası insan hakları kuruluşlarının raporlarında yer almıştır. Bunlar, Kürt olmayanların zorla yerinden edilmesi, bölgenin demografik yapısının değiştirilmesi, köylerin tahrip edilmesi, siyasi rakiplerin ülke dışına çıkarılması ya da hapse atılması, işkence ve çocuk askerleri içermektedir ki savaş suçlarına eş değerdir."

Çavuşoğlu, Esed rejimi ile iş birliği ve DEAŞ ile yaptığı anlaşmalarla PYD/YPG'nin Suriye'deki Kürtler için demokratik bir model olarak sunulmasının oldukça zor olduğuna işaret etti.

Suriye Kürtlerini temsil etme iddialarının, PYD/PKK’nın baskılarından kaçan ve evlerine geri dönemeyen 300 bin Suriyeli Kürt'ün Türkiye'de bulunması ile bozulduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) çatısı altında organize olan Suriye'deki Kürt toplumunun meşru temsilcileri Cenevre'deki görüşmelerde kendilerine yer bulmuş ve Soçi'deki Ulusal Diyalog Kongresi'ne katılmaya hak kazanmıştır. ABD'nin YPG'ye olan desteği korkunç bir şekilde yolunu şaşırdı ve bu gidişatın düzeltilmesi zorunludur. Ayrılıkçı terör örgütlerine tam serbestlik verilir ve amaçlarına ulaşmaları için silah verilirse siyasi olarak birleşmiş ve toprak bütünlüğü olan Suriye zor bulunur."

Çavuşoğlu, terörizmle mücadelenin bir örgüte karşı başka bir örgütün yanında yer alarak kazanılamayacağının altını çizerek, ABD’nin bu ciddi hatadan geri adım atması ve terörist kıyafeti giyenler tarafından kendisine şantaj yapılmasına izin vermemesi gerektiğini vurguladı.

Suriye’ye ilişkin siyasi cephede, uluslararası toplumun görüşmelere başlaması halinde bir umudun olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2254 sayılı kararı çerçevesinde kalıcı bir çözüm bulunabileceğini ifade etti.

"Türkiye, çözüm için aktif rol oynadı"

Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin krize son vermek amacıyla uluslararası girişimlerde aktif rol aldığını hatırlatarak, Cenevre süreci durduğunda ve Uluslararası Suriye Destek Grubu gelişme ihtimali gösterdiğinde, Ankara’nın siyasi süreci hızlandırmak için yeni yollar arama noktasında çabaladığını kaydetti.

Taraflar birbirine ateş ederken anlamlı görüşmelerin olamayacağını belirten Çavuşoğlu, Doğu Halep'ten on binlerce sivilin tahliye edilmesi ve Türkiye ile Rusya’nın aracılık ettiği ülke çapındaki ateşkes anlaşmasının kolay kazanımlar olmadığına ve derin insancıl katkılar sağladığına dikkati çekti.

Astana’da Türkiye, Rusya ve İran’ın garantörlüğünde yapılan 8 tur görüşme sonucunda Suriye'deki şiddetin azaltıldığını ve ateşkesin gerilimi azaltma bölgeleri ile güçlendirildiğini aktaran Çavuşoğlu, geçen yılın göreceli olarak en sakin yıl olduğunu bildirdi.

Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“En önemlisi, Astana görüşmeleri, 10 ay süren bir boşluğun ardından Cenevre turlarının yeniden başlatılmasının yolunu açtı. Bununla birlikte Cenevre sürecinin yeniden canlandırılması gerekiyor. Bu görüşmelerin siyasi süreç dahilindeki esas platform oluşunu sadece sözde kabullenmek bizi hiçbir yere götürmez. Uluslararası toplum, elinden gelen her türlü yolu en iyi şekilde değerlendirmelidir. Soçi'de yapılacak olan Ulusal Diyalog Kongresi bu konuda tamamlayıcı bir alıştırma görevi görebilir."

Çavuşoğlu, Soçi zirvesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, başarı için diğer şeylerin yanı sıra BM öncülüğünde yürütülen Cenevre görüşmeleriyle net ve güçlü bir bağlantı ve gerçek muhalefet üyelerinin PYD/YPG de dahil olmak üzere terör örgütlerine mensup herkesi açık şekilde reddetmesi şartlarına vurgu yaptığını anımsattı.

Bu iki koşulun karşılanması halinde Soçi'de yapılacak kongrenin Cenevre sürecini tamamlayabileceği ve sinerji yaratabileceğini belirten Çavuşoğlu, bunun tüm paydaşlar tarafından yapıcı bir katılım gerektirdiğini ifade etti. Çavuşoğlu, ABD'nin de Suriye'de barışı sağlamaya yönelik çabalardaki rolünü iyileştirmesi gerektiğine işaret etti.

Bakan Çavuşoğlu, "Suriyeliler, komşuları, Avrupalılar, Amerikalılar, aslında bütün dünya yeterince acı çekti. Uluslararası toplum Suriye'de barış ve istikrarın sağlanması yönündeki çabalarını birleştirme kararlılığını bulmalı. Türkiye, tüm Suriyelilerin temel hak ve özgürlüklerini eşitlik temelinde ve etnik, dini veya mezhep kökenlerine bakılmaksızın güvence altına alan bir anayasal demokrasi mücadelesinde Suriye halkıyla el ele çalışmaya devam edecektir. Bunun gerçekleşmesi için zaman şimdi." ifadelerini kullandı.

Muhabir: Dildar Baykan,Meltem Bulur

Kaynak: AA