Cumhuriyet Savcısı  Mehmet Selim Kiraz’ın öldürülmesinden sonra barolar ve avukatlar hedef gösteriliyor, sanki avukatlar DHKP-C üyesi veya yandaşıymış gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor.

Adliyelerde avukatların üstleri, çantaları aranıyor, avukatların karşı koymaları üzerine nahoş olaylar oluyor.  Adalet sistemi ciddi yara alıyor, avukatlar, savcı ve hakimlerle karşı karşıya getiriliyor.

Adalete güven zaten dipte iken bu son olaylarla adalete güven iyice sarsılıyor.

Savcıyı koruyamayanlar, olay olduktan sonra basiretsiz bir tutum izleyerek kanlı sonu hazırlayanlar suçu adaletin üç saç ayağından birine, avukatlara yüklemeye çalışıyorlar.

Avukat suç işlemez diye bir şey olamaz ama savcı ve hakim de suç işleyebilir. Daha dün katibi silah zoru ile rehin alan hakim unutuldu mu? Herkes suç işleyebilir, bir veya birkaç avukat suç işledi diye, bir veya birkaç hakim veya savcı suç işledi diye bütün bu meslekleri potansiyel suçlu olarak görmek akıl karı mı?

Herkes aklını başına toplamalı, özellikle hakim ve savcılar oyuna gelmemeli.. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz, hayatı kendimize zehir etmemeliyiz, geleceğimizi karartmamalıyız, birilerinin bitmeyen iktidar hırslarına yenik düşmemeliyiz, herkese bu konuda görev düşüyor.

Hayata, adalete ve geleceğimize sahip çıkalım..

Rahmi Ofluoğlu