DÜZCE - ÖMER ÜRER

TBMM'de çalışmalarını tamamlayan Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, kapitalizmle gelen kısır bir reyting-reklam döngüsü bulunduğunu belirterek, "Çatışma üzerine kurgulanan bir reyting anlayışı var. Burada şiddete varan çatışmalardan bahsediyoruz." dedi.

Keşir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TBMM'de 2016'da kurulan Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu olarak gelen şikayetler üzerine evlenme programları ve şiddet içeren çizgi filmler konusunda titiz çalışma yaptıklarını ve bunu rapor haline getirip kamuoyuyla paylaştıklarını belirtti.

Komisyon olarak medyayı sadece diziler ve evlilik programları üzerinden tartışmadıklarını vurgulayan Keşir, "Haberlerin, özellikle kadın cinayetlerinin veriliş biçimi, haber niteliğinden öte savcılık tutanaklarının ve ifadelerinin birebir aynı ve detaylarıyla verilmesi cinayet mağduru ve ailesini tekrar mağdur ediyor." diye konuştu.

"Doğal yolla evliliğin başlaması gerekir"

Çalışmaların üçüncü sayfa haberlerinden kadın cinayet haberlerinin veriliş biçimine, çizgi filmlerden evlilik programlarına ve dizilere kadar pek çok başlık altında işlediğinin altını çizen Keşir, şöyle devam etti:

"Geçtiğimiz haftalarda evlilik programlarından gelen şikayetlerden dolayı konu tekrar gündeme geldi. Doğal yolla evliliğin başlaması gerekir. Bu doğal bir tanışma olmalıdır. Bir vesile, doğal yolla arkadaş tanıştırması ya da akraba üzerinden bir tanışma olmalı. Bu tanışma doğal seyrinde gider. Evliliğe karar verme ya da o görüşmeler doğal seyrinde gider. Evli olanlar iyi bilir, evlilik kararı aşamasında iseniz çok yakın birkaç güvendiğinize danışırsınız ama bu programlarda evliliğin karar verme süreci tam şov. Stüdyodaki seyirciler birbirini hiç tanımıyor, oraya çıkan çiftler için karar bildiriyorlar."

"Reyting-reklam döngüsü"

Araştırmalarda televizyonun sadece eğlendirme fonksiyonu bulunmadığı, bir sosyal öğrenme aracı olduğunun ispatlandığını hatırlatan Keşir, "Çocukların şiddeti televizyondan öğrendiği araştırmalarla ispatlanmış çalışmalar var. Medya okur-yazarlığı olmayan yetişkinler, çocuklar ve gençler üzerinde, medyanın bir öğrenme aracı olarak etkisini artık tartışamayız." şeklinde konuştu.

Televizyonların bir reyting yarışında olduğunu, bunun için de bazı hususların gözden kaçırıldığını vurgulayan Keşir, şunları kaydetti:

"Kapitalizmle gelen kısır bir reyting-reklam döngüsü var. Mesela dizide, haberde, yarışmada çatışma varsa reyting alır. Çatışma üzerine kurgulanan bir reyting anlayışı var. Burada şiddete varan çatışmalardan bahsediyoruz. Reyting üzerine gelen bir reklam var. Reklam verenler reklam verdikleri programların marka değerlerini düşünüyor. Vatandaşın bu kadar çok şikayet ettiği, sosyal öğrenmeyle topluma bu kadar zarar verdiğini söylediğimiz yapımların, üzerine para verip yaptıranlar aslında onlar. Belki böyle bir rollerinin olduğunun farkında bile değiller. Bu ilişki çok bilinmesi gereken bir ilişkidir."

Keşir, televizyon sektöründe aile dostu kriter belirlenmesi gerektiğini belirterek, böylece aile dostu yapımların marka değerini yükselteceklerine değindi. Ayşe Keşir, "Reklam pastasında büyük yeri olan kamu kurumlarının RTÜK'ün bu çalışmasından sonra, bir ilke kararı alıp, 'Aile dostu olmayan yapımlara reklam vermiyoruz.' dediğinde inanın sektörde önemli bir domino taşı etkisi oluşturacak." dedi.

"Şiddet içeren çizgi filmler"

Ayşe Keşir, çocukların sosyal öğrenme aracı olan televizyondan çok şey öğrendiğini ancak bazı zararlarının olduğunu da gördüklerini dile getirdi.

Yabancı çizgi film kanallarına değinen Keşir, şunları kaydetti:

"Özellikle yabancı çizgi film kanalları tabiatta varlığı olmayan yaratıklar ve onlara uygulanan şiddet içeriğine sahipler. Hatta öyle oyunlar var ki şiddet uyguladıkça bonuslar kazanıyorsunuz, hamile öldürdüğü zaman daha çok puan kazandıran oyunlar var. Böyle yetişen bir çocuğun, ergenliğinde ve ileri yaşlarında toplumda şiddete nasıl meyilli olduğunu tahmin etmek hiç zor değil. Çalışmalarımızda şiddet içeren çizgi filmler ve bu filmleri gösteren yabancı menşeli kanallar da var. Bu tür çizgi filmler çocuklarının gelişim çağında olumsuz etkiler yaratıyor.

Televizyon kanalları hakkında bizim yasalarımız var. Bu yasada yabancı çocuk kanallarının yüzde 20 oranında yerli yapım kullanmaları zorunluluğunu getirmiş. Bu hususa dikkat edilmediğini gördük. Yabancı televizyon kanalları sahipleri ve yöneticileri, yüzde 20'yi dolduracak yerli yapım olmadığından süreyi uzatmak istemişler. Doğal olarak bu süreç uzamış ancak mevzuattaki yüzde 20 ile ilgili süre kavramını işletmemiz lazım. Bu çalışmamızı da raporladık ve RTÜK'e sunduk. Bu anlamda yerli yapım sektörüne de teşvik vermemiz lazım."

Kaynak: AA