TRT’nin yeni başlayan tarih dizisi “Bir zamanlar Osmanlı-Kıyam”ın proje tasarımcısı Yönetmen Ezel Akay, “Muhteşem Yüzyıl”a rakip olarak gösterilen diziyi ve TRT yönetiminin tarihî dizelere yaklaşımınıTaraf’a anlattı. Lale Devri’nin sonlarında geçen dizide bu kez sarayın değil sıradan halkın, pek de bilmediğimiz Osmanlı sokağının hikayesi anlatılıyor.

 


Tarihî bir dizi yapmak daha önce de aklınızda var mıydı? Yoksa “Muhteşem Yüzyıl” çok izlendiği için mi böyle bir proje ortaya koydunuz?

TRT, 2010’un ocak ayında beni davet etti. “Muhteşem Yüzyıl” proje olarak bile ortada yoktu. “Tarihî bir dizi yapar mısın?” dedi TRT yöneticileri. Ben de bu projeyi önerdim onlara. Mart ayında TRT’ye projemizi sunduk ve onayladılar. Nisan ayında da Timur (Muhteşem Yüzyıl’ın yapımcısı) beni arayıp ‘Ben tarihî bir dizi çekmeyi planlıyorum. Meral senaryoyu yazıyor. Yönetmenliğini yapar mısın?’ dedi. Sonra senaryo geldi. Okudum, üzerinde çalıştık birlikte nasıl çekilir diye. Ben de ‘Böyle bir proje var elimde. O kesinleşene kadar size evet diyemem’ dedim. Sonra benim projem kesinleşince ‘kusura bakmayın’ dedim.

 

TRT nasıl bir tarihi dizi istedi sizden?

Hürrem’den ve Harem hikâyelerinden yakındılar. ‘Bu tür şeyler fazla eleştiri alıyor. Bu tür şeylerle ilgilenmeyelim’ dediler. Ben de dedim ki ‘Anlaşıldı. Benim arzu ettiğim de zaten Osmanlı’nın sokağını anlatmaktı. Tarih hep saray ve padişahlar tarafından anlatıldı. Sokağın hikayesini anlatan çok az. Biz Osmanlı’nın sokağını anlatalım’ dedim.

 

Haremi anlatmayın mı dediler?

Hayır. ‘Padişahın özel hayatıyla ilgili bir şey anlaşılan rahatsızlık verecek, onlar yapınca oluyor ama TRT yapınca çok eleştirileceğiz’ diye başladı konuşma. Benim işime geldi bu. Çünkü ben resmî tarihin saray ve padişahlardan bahseden tarafından çok sıkılmıştım. Başka bir Osmanlı var sokaklarda, konaklarda yaşayan, evlenen boşanan, harbe giden, harpten dönen, iyilik yapan, kötülük yapan bir yığın muazzam bir toplumsal hayat var orada hiç bilmiyoruz. Sokağın Osmanlısı’nı bilseydik daha farklı bir Türkiye olurduk.

 

Yani padişahın yatak odasını görmeyeceğiz...

Görmeyeceğiz evet. Çok korkuyoruz biz oradan nedense, çok tedirgin oluyoruz. ‘Cin çıkacak, şeytan çıkacak mahvolacağız’ diye. Adamın yatak odasını görürsek dünya düzeni bozulacak. III. Ahmet Osmanlı’nın en çok çocuğa sahip padişahı. 32 tane çocuğu var ve hepsini de leylekler getirmiş. Yani buna inanırsak bir şeyler yolunda gider zannediyorlar.

 

Dizi için ‘Muhteşem Yüzyıl’ın muhafazakâr versiyonu’ yorumları yapılıyor ne diyeceksiniz?

Ben hiçbir muhafazakârlık görmüyorum. Haremde geçmiyor diye mi muhafazakâr? Konu cinsellik göstermeyi gerektiriyorsa, o da olacaktır. Ancak gerekli değil çünkü bu istihbarat teşkilatları arasındaki mücadelenin ve bu mücadeleye katılan normal insanların hikâyesi. Padişahın çok az bir rolü var. Burada da cinsellik tabii ki olabilir ama TV seyircisi istemediği müddetçe TV’de açık seçik sahne olmayacak. Muhteşem Yüzyıl’da da cinsellik yok, kafa öyle çalıştığı için öyle görüyorlar. Doğru düzgün bir öpüşme sahnesi bile yok ama demek ki seyredenlerin akılları başka yerde. Böyle insanlar. “Kat kat giyin; yine de ‘ne bacak var’ diye bakıyorlar kadına ve lanet olsun benim olmadığına göre kimsenin olmasın, kapatın televizyonu” diyorlar.

 

Bu yüzden mi tepki gösteriyorlar Muhteşem Yüzyıl’a?

Herhalde... Ne zararı var bir televizyon dizisinin insana. Kumandayla değiştirirsin gider. Benim gözümde Muhteşem Yüzyıl dizisi oldukça mutaassıp bir şekilde yapılmaktadır. Benim kategorim cinsellik değil ama. Muhteşem Yüzyıl’da resmî tarih ne anlatıyorsa onu görüyoruz. Suya sabuna dokunulmuyor çünkü. Siz dokunacak mısınız suya sabuna? Hayır. Televizyonda hele TRT’de suya sabuna dokunan işler yapmak zor. TRT, yedi kocalı Hürmüz olan bir kurum; yani halkta dahil sahibi çok. Daha radikal davransınlar isterdim ama yöneticilerin böyle davranmasını ben garip karşılamıyorum. Anlattığımız hikâye seyirciye o dönemi araştırmak için ilham verecek. Araştırdıktan sonra insanlar kendi kararlarını kendileri verecek. Amaç Pandora’nın kutusunun açılmasını sağlamak. Beğenilmesi ya da beğenilmemesi önemli değil önemli olan tarihin üzerinde konuşulmasını sağlamak. Osmanlı’nın kutusunun açılması şart yoksa biz hep geçmişin hayaletleriyle uğraşacağız. Tarihin kutusu açılacak bir süre etkisinde kalacağız o tarihin. Sonrasında ondan, geçmişin hayaletlerinden kurtulacağız.

 

İlk bölümde padişahı hep devlet adamı kimliğiyle gördük. İlerleyen bölümlerde padişahın insanlık hallerini de görebilecek miyiz?


Hareme sokalım mı mesela? (gülüyor) Padişah dizinin esas kahramanı değil. Ama ilerleyen bölümlerde ailesini kollamaya çalışırken de göreceğiz onu.

 

Hikâye daha çok erkekler üzerinden ilerliyor. Türkan Şoray’ı tüm dizi boyunca 15 dakika görebiliyoruz. İlerleyen bölümlerde kadınları daha çok görebilecek miyiz?


Kadınlar geri planda değil. Sokağı, erkeklerin dünyasını anlatıyoruz. Ama ilerleyen bölümlerde hem kadınlar hem de aşk giderek daha fazla yer alacak.