Sayın Bakan'ın bu sözleri hukuksal değil politiktir. "Ortakları"ndan gelen "Ergenekoncuları serbest bırakıyorlar" eleştirisini bloke etmek için söylenmiş sözlerdir.

Nereden vardık bu sonuca? Önce "hüküm özlü/hükmen tutuklu "kavramı üzerinde kısaca duralım :

“‘Hükmen tutuklu’ diye bir kavram hukukumuzda yoktur.  Ceza davalarında karar kesinleşmeden hüküm infaz edilemez. Bir kimseyi hem hükümlü gibi hem tutuklu gibi işleme tabi tutamazsınız. Bütün dünyada "tutuklu" ve "hükümlü" rejimleri farklı farklıdır. bizim hukukumuzcda yer edinmesi yakın zamanlı bire CGK kararıyla oldu.   Bunları sayın Bakan da biliyor. Bizde biliyoruz ki sayın Bakan söylediği sözün hiçbir hukuksal gerekçesi olmadığını da biliyor. Yani yaklaşım hukuksal değil politik.. O yüzden de dikkat; Yurtseverlere Özgürlük Mücadelesi kesintiye uğramamalı...  Siz pasif kalırsanız ;başka niyetle de söylemiş olsalar  "muktedirler" dediklerini yaparlar... 

 

Şimdi Sayın Bakanın söylediklerini irdeleyelim

Sayın Bakan : "Yargıtay içtihatı" diyor.. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun;  Mahkeme kararı ile Yargıtay kararı arasında geçen süreleri  tutukluluktan saymaması "Kkarakuşi"      bir karardır.  Kanunun neresinde var "hüküm özlü tutukluluk" yada "hükmen tutukluluk"?

"Hüküm özlü tutuklu" kavramı yasada yoktur ve Yargıtay, kanunda bulunmayan,  kişi özgürlüğünü kısıtlayacak, sınırlandıracak kavramlar ve bu kavramlara dayanan içtihat üretemez?  

Sormak istiyorum kişilerin özgürlüklerinin ellerinden alınması dışında dosyası yargıtayda olan hangi tutukluya? hangi cezaevinde;? hangi "hükümlü işlemi" yapılıyor?

Kişi özgürlüklerinin içtihatla sınırlanması mümkün mü? Temel hak ve hürriyetler, ancak kanunla sınırlanır diyen Anayasanın 13. maddesi  hükmü yürürlükten kalktı mı?

 

AİHM kararları diyor... Sayın Bakan, Sap'la samanı karıştırıyor.  "Türkiyenin  iç hukuk mevzuatı özgürlüklere daha geniş yer veriyor. AİHM’ye göre ise:  İlk derece mahkemesinin kararıyla tutukluluk süresi durur (kesilmez) . Karar kanun yolu merciinde bozulur da, ilk derece mahkemesine dönerse tutukluluk süresi yeniden başlar. AİHM, bu süreleri toplayarak toplam tutukluluk süresini belirler. " Sayın Bakan AY nın 90. maddesinine göre AİHs ne öncelik tatnındığına göre  Türkiyedeki iç hukuk mevzuatı değil AİHS standartkları uygulanır demek istiyor.  

Bir kez daha söyleyelim  "gerçeği kısmen söylemek doğru söylemek değildir."  Böylesi "yanlış" yada "yalan" olur.

Yok böyle bir karar.. Gerçeği tam olarak ortaya koyarsak, yok böyle bir karar!...

Gerçek şu:  Türkiye'deki mevzuat özgürlükleri   daha geniş  tutmuş.  Daha geniş yorumlamak zorunluluğu getirmiş. TCK mad. 1 ne diyor; Bu kanunun amacı kişi hak ve özgürlüklerini korumaktır... Geri kalan bütün amaçlar sonra geliyor.   Türkiye'deki mevzuatın kişi özgürlüğü  lehine olan hükümleri  AİHM uygulamasına kıyasen önceliklidir ve üstünlük taşır.  Bu bizzat AİHM kararlarına göre böyledir.  Bir çok kararda ne deniyor? Bu sözleşmede yazılı hiçbir hak ve özgürlük;  taraf devletlerdeki  hak ve özgürlüklerin daha da sınırlandırılması için gerekçe yapılamaz, yorumlanamaz,  uygulanamaz. AİHS de 17. madde de açık açık yazmıyor mu,  Özgürlükleri bu sözleşme hükümlerine  dayanarak kısıtlamaya kalkmak "hakkın kötüye kullanılması olur."  

Sayın Bakan AİHS nin 17 maddesini bilmiyor mu?

 

Birde yasa teklifinde "5+1" diye bir süre verilmiş... Sayın Bakan "AİHM içtihadı" diyor.. Bakalım öylemi: {Şu kararların hepsinde AİHM "İhlal" dedi: Yağcı ve Sargın / Türkiye (1995)  2 yıl 2 ay; Bati ve diğerleri / Türkiye (2004) 1 yıl 8 ay; Ahmet Özkan ve diğerleri / Türkiye (2006) 5 yıl 6 ay; Cahit Demirel / Türkiye (2009) 6 yıl 4 ay; Moiseyev / Rusya (2008) 2 yıl 6 ay; Mansur / Türkiye (1995) 5 yıl 3 ay; Klamecki / Polonya (2003) 2 yıl 3 ay; Kemmache / Fransa (1991) 2 yıl 10 ay; Kudla / Polonya (2000) 2 yıl 4 ay. AİHM ilke olarak bir sabit süre belirlememiştir. somut olayın özelliklerine bakılır. Yerleşik uygulamada  standart 2 yıl civarındadır. diğerleri istisnadır. Örneğin, W / İsviçre (1993) davasında 4 yıllık tutukluk süresinin "makul süreyi aşmadığına " hükmetti. Ancak istisna... Böyle kitle halinde 4-5 yıllık tutuklama görülmüş değil.  5+1'in kabulü hiç mümkün değil.  (Kaynak bilgiler; Rıza TÜRMEN)}

Hak ve özgürlükler bir mücadele sorunudur. Onurla-Cesaretle - Özveriyle...

 Yüce Yarim Hakk içimdedir benim

Gerçek nice hal, önümdedir benim

Kim gerçeği tarümar edip kor'sa

Yeniden yapmak elimdedir benim..

Av.Musfata İlker Gürkan
Muğla Barosu Başkanı