Tunceli'de geçen yıl öldürülen savcının eşinin, görevliler hakkındaki suç duyurusu İçişleri Bakanlığı'na takıldı. Muammer Güler'in bakanlığı döneminde, MİT'in uyarısına rağmen önlem almayan, suikastın gerçekleşmesinde ihmali olan kamu görevlilerinin yargılanması için izin verilmedi.

Tunceli'nin Ovacık İlçesi Başsavcısı Murat Uzun, 19 Eylül 2012 tarihinde eşi ve iki çocuğuyla birlikte yaşadığı lojman binasının girişinde silahlı saldırıda şehit edildi. Olay sonrasında MİT tarafından 12.08.2012 tarihinde düzenlenen raporda, "Tunceli kırsalında faaliyet gösteren örgüt mensuplarının, Tunceli merkez ve ilçelerinde görev yapan Cumhuriyet Savcıları hakkında keşif faaliyetlerini tamamladıkları ve eylem gerçekleştirmek üzere talimat bekledikleri" istihbaratının yapıldığı, bu istihbaratın da bölgede ilgili kamu kurumlarına iletildiği ortaya çıktı.

Daha sonra şehit eşi 35 yaşındaki Cihan Uzun Ovacık Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunarak ihmali olan kamu görevlilerinin tespit edilip cezalandırılmasını istedi. Suç duyurusu sonrasında Ovacık Cumhuriyet Başsavcılığı görevsizlik kararı vererek dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.

İki mülkiye başmüfettişi rapor hazırladı

Suç duyurusu üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen iki Mülkiye Başmüfettişi'nin 23.08.2013 tarihinde hazırladıkları araştırma raporunda, '...12.08.2012 tarihinde MİT tarafından Tunceli kırsalında faaliyet gösteren örgüt mensuplarının, Tunceli merkez ve ilçelerinde görev yapan Cumhuriyet Savcıları hakkında keşif faaliyetlerini tamamladıkları ve eylem gerçekleştirmek üzere talimat bekledikleri istihbaratının alındığı, bu bilginin Ovacık İlçe Jandarma Komutanlığı, Emniyet Müdürlüğüne bildirildiği, bu bilgilere rağmen can güvenliği tehlike altında olan ilçe hakimi ve Cumhuriyet savcıları için ne lojman içerisinde ne de lojman çevresinde gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığı, bu boşluğu fırsat bilen bölücü terör örgütü mensuplarının gerekli keşif faaliyetlerini tamamladıktan sonra, 19.09.2012 tarihinde Ovacık İlçesi'nde görev yapan Cumhuriyet Savcısı Murat Uzun'u korumasız ve silahsız olmasından faydalanarak herhangi bir güvenlik önlemi bulunmayan adliye lojmanı girişinde yakın mesafeden başına bir el ateş etmek suretiyle şehit ettikleri, bu nedenle Ovacık hakim ve savcılarına saldırı düzenleneceği istihbaratının alınmasına rağmen güvenlik önlemi almayan şikayet edilenlerin görevlerini kötüye kullandıkları..." ifadeleri yer aldı.

10 kamu görevlisiyle ilgili soruşturma izni verilmedi

Bunun üzerine Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yazılan ve dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in de imzası bulunan 01.10.2013 tarihli yazıda aralarında Tunceli Valisi, Tunceli Garnizon Komutanı, İl Jandarma Komutanı, İl Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube Müdür Vekili, Ovacık Kaymakamı ve Ovacık İlçe Emniyet Amiri aralarında bulunduğu 6 kamu görevlisi hakkında ön incelemeye gerek duyulmadığı belirtildi. Aynı yazıda 10 kamu görevlisi ile ilgili ise ön incelemenin devam ettiği bilgisi yer aldı. İçişleri Bakanlığı tarafından 10 kamu görevlisi ile ilgili yapılan çalışma sonlandı ve 16 Aralık 2013 tarihli Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler imzalı savcılığa gönderilen yazıda söz konusu 10 kamu görevlisiyle ilgili soruşturma izni verilmemesine karar verildi.

İddialar dayanaksız

Bakanlığın savcılığa gönderdiği yazıda, söz konusu istihbarat bilgi notunda bir kadınbölücü terör örgütü mensubunun Tunceli il merkezinde bulunan askeri birlik, emniyet, kamu kurum ve kuruşları ile personeline yönelik canlı bomba türü eylem yapmak amacıyla geldiği bilgisinin yer al aldığı belirtilerek, "Ülkemizde terör olaylarının en yoğun yaşandığı bir bölge olan ve kırsalında halen dört silahlı örgütün faal olduğu Tunceli'de sık sık kamu kurumlarına ve kamu görevlilerine yönelik eylem yapılacağı benzeri istihbari bilgiler alındığı, MİT tarafından 12.08.2012 tarihinde verilmiş olan istihbari bilginin de diğerleri gibi 'genel' nitelikte olduğu, başka bir değişle bu istihbari bilginin 'Tunceli geneli, yani il merkezi ile bütün ilçeler hakkında ve bir meslek grubuna' yönelik olduğu, münhasıran Ovacık ilçesine ve bu ilçedeki savcılara yönelik bir bilgi olmadığı 'Ovacık hakim ve savcılarına saldırı düzenleneceği istihbaratı gelmesine rağmen güvenlik önlemi alınmadığı' iddiasının, dosyadaki bilgi ve belgeler karşısında dayanaksız olduğu kanaatine varılmıştır" denildi. Yazılı metinde ayrıca Savcı Murat Uzun'un koruma talebinde de bulunmadığı belirtildi.

Karar 4 ay sonra geldi

Bakanlığın soruşturma izni vermemesine dair karar yazısı geçen 4 Nisan tarihinde Samsun İl Sağlık Müdürlüğü'nde görev yapan hemşire şehit eşi Cihan Uzan'a ulaştı. Karar yazısını görünce şoke olduğunu belirten Cihan Uzan, Danıştay 1'nci Dairesi Başkanlığı'na itirazda bulundu. Cihan Uzun, istihbari bilgi bulunmasına rağmen güvenlik önlemi almayan olay tarihinde görevli 10 kamu görevlisi hakkında İçişleri Bakanlığı'nın soruşturma izni verilmemesi kararının iptalini istedi.

"Bu karar vicdana sığmaz"

Bir Cumhuriyet Savcısı'nın şehit edildiğini bu olayda sorumlu olanlarla ilgili yargılanma izni bile verilmediğini söyleyen şehit eşi Cihan Uzun, "Devlet eşimin kanını yerde koymaz zannetmiştim. 16 Aralık'ta alınan bakanlık kararı bana Nisan ayında ulaşıyor. Şikayetimin üzerinden neredeyse 2 yıl geçecek sadece soruşturma izni verilmemesine karar verebildiler. Buna bir anlam veremiyorum. Bu olayın ihmal olduğu aşikardır. Bunu o dönemde Ovacık'ta olan herkes biliyor. Göz göre göre bu saldırı yapıldı. İhmal zinciri eşimin canına mal oldu. Ben bu kişilerin cezalandırılmasını beklerken bir de İçişleri Bakanlığı'nın engeliyle karşılaştım. Hiç tutarlı yanı olmayan bu kararda vicdana sığmayacak gerekçelerle bu kişiler aklanmaya çalışılmış" dedi.

"Bakanlık değil hukuk aklasın"

Eşinin güvenlik talebinde bulunmadığı için adeta sorumlu tutulduğunu dile getiren Cihan Uzun, "Soruyorum eşim şehit edildikten sonra neden güvenlik önlemleri had safhaya çıkarıldı. Neden daha önce o kadar istihbarata rağmen önlem alınmadı. Şimdi ihmali olanlar ceza alsın. Eğer devlet kendine güveniyorsa korkmuyorsa yargı yolunu açsın. Neden süreç tıkandı. Sorumluları bakanlık değil hukuk aklasın. Eşimin kanı Ankara'nın üzerine sıçradı. Hukuk devletiyiz diyenler şimdi nerede? Eğer bir sonuç alamazsam önce Anayasa Mahkemesi'ne, o da olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuracağım. Bu güç, inat ve bilgi bende mevcut" diye konuştu.

Şehit başsavcının 6 yaşında Emir Kaan ve 2 yaşında Hakan Taner isimli iki oğlu bulunuyor.

Öte yandan saldırının ardından sürdürülen soruşturma sonunda gözaltına alınan 8 kişiden 6'sı geçen yıl Aralık ayında Malatya'da tutuklanmıştı.

cnntürk