UZMANLAR ‘POLİS SUÇLU’ DEDİ

‘Ethem’in ölümünde meşru müdafaa yok

ALİCAN ULUDAĞ

ANKARA - “Konrad Wolf” Televizyon ve Film Yüksekokulu Belgesel Yönetmenliği Profesörü Prof. Dr. Klaus Stanjek, Kızılay’daki Gezi eylemleri sırasında Ethem Sarısülük’ün polis tarafından öldürülmesine ilişkin görüntüleri inceleyerek, “uzman raporu” hazırladı. Sarısülük ailesinin avukatlarının başvurusu üzerine hazırlanan raporda, “Burada bir meşru müdafaa durumu söz konusu olamaz” sonucuna varıldı. Bu olaya göstericilerin neden olmadığını, aksine bu durumun büyük ölçüde polisin kendi başına eyleme geçmesinden kaynaklandığını belirten Prof. Stanjek, katil zanlısı polisin “öfke krizi geçirmiş olabileceğini” vurguladı.
Sarısülük ailesinin avukatlarından
Kazım Bayraktar, 23 Eylül’de Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek duruşma öncesinde Almanya’da bulunan Televizyon ve Film Yüksekokulu’na bir başvuru yaptı. Başvuruda, 1 Haziran günü Kızılay’da polis memuru Ahmet Şahbaz tarafından öldürülen Ethem Sarısülük olayında savcılığın iddia ettiği gibi “meşru müdafaa” olup olmadığı konusunda rapor hazırlanması istendi. Yüksekokul, Belgesel Yönetmenliği Profesörü Dr. Klaus Stanjek’i görevlendirdi. Stanjek, Ethem Sarısülük’ün vurulmasına ilişkin görüntüleri inceleyerek, 9 Eylül tarihli bir rapor hazırladı. Avukat Bayraktar, kendisine ulaştırılan raporu mahkemeye delil olarak sundu.

Üçüncü kurşun

Prof. Stanjek’in hazırladığı raporun sonuç bölümünde şu değerlendirme yapıldı:
“Bu olaylar silsilesi, (dramatik) olayın kendisi, yani polisin yerde yatan göstericiye saldırması, silahını ateşlemesi ve diğer polislerin yanına varması toplam on saniyeden fazla sürmüyor. Polisin neden yerde yuvarlanan göstericinin üzerine koştuğu, kafasına tekme attığı ve aynı anda, tek başına çatışmaya hazır büyük bir gösterici grubuna doğru koştuğu, özellikle de kendisini gereksiz yere tehlikeye attığı düşünülürse, öyle kolaylıkla anlaşılır bir durum değil. Burada meşru müdafaa durumu olamaz. Polis bunun ardından silahını düzenli aralıklarla üç el ateşliyor. Polisin silahını ateşlemesi kendisinin eyleme geçmeye meyilli olmasından kaynaklanıyor gibi gözüküyor. Polisin birbirini takip eden bu hareketlerine, görünüşe göre, göstericiler neden olmamış, aksine bu durum büyük ölçüde polisin kendi başına eyleme geçmesi olarak yorumlanmalıdır. (Polisin bir öfke krizi geçirmiş olması veya duygusal açıdan buna benzer bir olağanüstü durumda olması mümkündür.) Polisin üçüncü atışı ile bir göstericinin yere yığılması arasında zaman olarak doğrudan bir bağlantı olması, göstericinin tabancadan çıkan kurşunla vurulduğu konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmıyor, tabanca kısa bir süre için yatay olarak göstericilere dönük durumda. Atılmış olabilecek bir taş nedeniyle kurşunun yönünün değiştiği veya ‘serseri kurşun’ (kurşun bir nesneye isabet etmiş ve bu nesne de kurşunun yönünü değiştirmiş olabilirdi) varsayımı konusunda kayıtlarda hiçbir emareye rastlanmıyor. Bunun yerine, video kayıtlarının analizi, üçüncü atışın doğruca göstericiye isabet ettiğini ve göstericinin ölümünden sorumlu olduğunu gösteriyor.”

file:/Volumes/orjinaller/19ETHEMGECE