Prostat kanseri, kan serumundan bakılan ve “ProPSA” olarak adlandırılan yeni yöntemle biyopsiye gerek kalmadan yüksek oranda teşhis edilebiliyor
Prostat muayenesinde en önemli verilerden biri; kan serumundan bakılan PSA ve fPSA (free-serbest-PSA), /t(total) PSA oranıdır. Günümüzde bu parametreler prostat hastalıklarının iyi huylu-kötü huylu ayrımının yapılmasında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Fakat bazı durumlarda bu ayırım net olarak yapılamamakta ve histopatolojik tetkik için USG eşliğinde prostat biyopsisi yapılması gerekmektedir.
Yapılan çalışmalarda bu biyopsilerin büyük bir kısmında kanser çıkmadığı görülmüştür. Bu nedenle prostat kanserini daha özgül teşhis edebilecek, tetkik arayışı süre gelmiştir. Son yıllarda kan serumundan bakılan ve “ProPSA” olarak adlandırılan bir parametre kullanılmaya başlanmıştır. Bu konu hakkında merkezimiz biokimya direktörü Dr. Ayten Uslu’nun bilgilerine başvurduk…
PSA neden artar?
Gelişmiş ülkelerde prostat kanseri erkek kanserleri sıralamasında 2-4’üncü sırada yer almaktadır. Erkek kanserlerinin yüzde 10’unu oluşturur. PSA yalnızca prostat bezi epitelinden salgılanır. Normal olarak sadece seminal sıvıda bulunur. Hücre bütünlüğü bozulduğunda kana karışır. Prostat Spesifik Antijen (PSA), prostat kanserinde yaygın olarak kullanılan tümör belirtecidir. Bununla beraber, 10 ng/mL’nin altında pozitif öngörü değerinin ve özgüllüğünün bu hastalık için düşük olması genellikle sakınca yaratmaktadır. Çünkü yaşlanma sonucu veya BPH’de (iyi huylu prostat büyümesi), prostat iltihabı (prostatit), prostat iskemisi ve/veya infakt gibi doku bütünlüğünün bozulduğu durumlarda, idrar retansiyonu ve üretral girişimle de artar.
Gereksiz biyopsiye son
Ayrıca parmak muayenesi sonrası erken dönemde PSA’da artış olabileceği olasılığı bilgilerimiz dahilindedir. Serbest PSA /Total PSA oranının kullanılması, Total PSA değeri 4-10 ng/mL arasında olan erkeklerde kanserin saptanmasında, total PSA’ya göre önemli iyileştirme sağlamakla birlikte özellikle 4 ng/mLnin altındaki düzeylerde, prostatın benign (iyi huylu) hastalıklarını kanserden ayırmada yetersiz kalır.
Tek başına Total PSA düzeyinin normal sınırlardan yüksek olması (4ng/mL ve üstü) kriter olarak alındığında biyopsiyle prostat kanseri saptama oranı yüzde 25 civarındadır.
Bu durumda hastaların büyük kısmına gereksiz biyopsi yapılması söz konusu olmaktadır. Serbest PSA/PSA oranının sınır değeri yüzde 20 olarak kabul edildiğinde gereksiz biyopsiler yüzde 38 oranında azaltılabilmiştir.
İyi bir tümör belirleyici
Son yıllarda prostat kanseriyle ilgili olarak yapılan pek çok çalışma, hem yüksek oranda prostat kanserini yakalayabilen, hem de gereksiz biyopsi oranını azaltabilen ve buna bağlı olarak enfeksiyon riskini ortadan kaldıran ideal bir tümör belirleyicisinin bulunmasına yöneliktir.
Bu konuda umut verici olduğu birçok araştırmayla saptanan belirteç p2PSA (ProPSA) dır. PSA; proPSA olarak sentezlenir ve enzimatik parçalanmaya uğrayarak PSA’ya dönüşür. ProPSA’nın özellikle kanser dokusunda arttığı histokimyasal boyamalarla belirlenmiştir.
Klinik araştırmalarda elde edilen bulgular da prostat kanserini saptamada p2PSA’nın doğruluğunun, diğer PSA parametrelere göre daha yüksek olduğunu göstermektedir.
Ayrıca yapılan bazı çalışmalar ProPSA düzeyinin kanserin klinik önemi, patolojik evresi, tümör hacmi ve tümör sınıflaması (grade) ile de ilişkili olduğunu belirtmektedir.
Nasıl anlaşılır?
ProPSA’nın yüksek duyarlılıkla geliştirilen analiz yöntemiyle birlikte PSA ve serbest PSA değerlerinin matematiksel kombinasyon şeklinde değerlendirilmesiyle “phi- (prostatehealthindex)” geliştirilmiştir. Phi, prostat kanseri olasılığını gösteren önemli bir belirteçtir.
Yüksek phi değerlerinin, yüksek kanser olasılığıyla ilişkili olduğu belirtilmektedir. Phi; yüzde 33 spesifite ile Serbest PSA/Total PSA’nın yaklaşık iki katı spesifite değerine ulaşmaktadır
Sonuç olarak proPSA; PSA değeri 2-10 ng/mL aralığında, yani gri zonda olan erkeklerde, prostat kanseri ile benign (iyi huylu) hastalık arasında daha üstün bir ayrım sağlamaktadır.