Başlıktaki komut ne ifade ediyor? Amacı çok açık. Ceza adalet sistemini sorguya çekmek, bir başka deyişle kendisinden hesap sormak istiyor. Bu hesap nasıl sorulabilir konusuna girmeden önce, kısaca ceza adalet sistemi nedir, nerede başlar, nerede biter sorularını açıklamak uygun olur. Bunu neden yapmalı? Bu sayfayı yalnız hukukçular okumadığı için ve sonraki açıklamalara belirginlik kazandırmak için.
Bir ülkenin ceza adalet sistemi denildiği zaman satırbaşları şunlardır:

- Ülkede suç olanla olmayanı ayıran açık ve seçik kurallar. Ceza hukuku teorisinde son gelişme, suçu koyan normda açıklık ve belirginlik ilkesi üstüne bina edilir. Suç normunun kapsamı ve içeriği hiçbir tereddüde yer vermeyecek nitelikte olmalıdır.

- Öte yandan ülkenin suç ve ceza politikası, suçun kamu düzenini bozan en ağır fiiller olduğu gerçeğinden hareket ederek ceza yaptırımını hak etmeyen fiilleri suç olarak düzenlememelidir. Bu, dar anlamda suçlar ve kabahatler için geçerlidir.

- Ceza adalet sistemi ceza yargılaması boyutunda ele alındığında, sistemin maddi gerçeği ortaya çıkaracak temellere sahip olması, çağın gereği olan insan haklarına, adil yargılanma hakkına, eksiksiz savunma hakkına dayanması gerekir.

- Bu açıdan bakıldığında, yargıç bağımsız olur; savcı güvenceli olur. Avukat hizmetini sağlam kurallar çerçevesinde görür. Bugün ülkemizde yargıç bağımsız değildir; savcı yeterli güvenceye sahip değildir. Avukatlıkta büyük eksiklikler ve aksaklıklar vardır.

- Çağdaş ceza soruşturması, gerçeğin kendisi olan maddi gerçeği ortaya çıkarmanın ilk aşamasıdır. Bu faaliyet yürütülürken, özellikle deliller toplanırken, bunların hukuka uygun olmaları kaçınılmazdır, çünkü hukuka aykırı deliller yargılamada kullanılamaz.

- Bir başka önemli nokta şudur: Her ülkenin ceza adalet sisteminde tutuklama kurumu vardır ve olacaktır. Bu kurumun varlığı inkâr edilemez. Fakat kimin için, hangi koşullarda ve hangi sürelerde tutuklamanın söz konusu olacağının ilkelerinin ortaya konulması ve uygulanması şarttır. Son dönemde ülkemizde görülen tutuklamanın ceza infazına dönüştüğü gerçeği, hiçbir yargılamanın adil yargılanma hakkına uygun olmadığının delilidir.

- Çağdaş adalet sisteminde aynı nitelikteki fiiller için tek tür mahkeme kurulur. Bizde halihazırda 3 tür ağır ceza mahkemesi var. Bunu kimse açıklayamaz.

- Konuyla bağlantısı nedeniyle söylemek gerek, birinci yargılama sonunda çıkan kararlar ikinci bir aşamada incelenir. Hukuka uygun olanlarla olmayanlar ayrılır ve gereği yapılır. Uzun söze gerek yoktur; bu ikinci yol istinaf değildir. İstinaf zaman kaybından başka bir şey sağlamaz; yalnızca adaleti geciktirir. İyi planlanmış bir temyiz yolu sorunları çözer.

- Ceza infazı da ceza adalet sistemine dahildir. İyi bir infaz sistemi suçlunun iyileştirilmesine dayanır. Bu nedenle ceza infazı bir öç alma ve acı çektirme mekanizması değildir. Uluslararası boyutta kabul edilen infaz ilkelerine uygun biçimde ceza çektirmek hukuk devletinin ödevidir.

- Ceza çektirmek, suçluyu dört duvar arasına koymak, bir cezacının geçmişte söylediği gibi, daha iyi bir yöntem bugüne kadar bulunamadığı için uygulanmak zorundadır. Bu yapılırken suçlunun özgürlüğünün ne ölçüde sınırlanacağının da açık ve seçik belirlenmesi kaçınılmazdır.

Bu kriterleri belirtmek istedim, çünkü bu ülkede yaşayan herkesin bunları süzgeçten geçirmesinde yarar vardır. Unutmamak gerekir ki, bir insanın ölüm orucuna yatması kolay bir şey değildir. Ülkeyi en iyi şartlar içinde yönetmek için kurulmuş siyasal partilerde örgütlenen ve politikayla uğraşan insanlara bu konuda büyük görev düşer. Böyle bir davranışın nedenlerini ortadan kaldıracak olan düzeni sağlamak kendilerinden beklenir. Bu özellikle parlamentoda görev yapanlar için söz konusudur. 

Prof. Dr. Erdener YURTCAN
İstanbul Üniversitesi

Cumhuriyet