HERKESİN gördüğünü, dünyanın gördüğünü anlamamak için direndiler, inkar ettiler, özgürlük isteyen herkesi terörist diye ilan edip üzerlerine polisi saldırttılar.

POLİS memurları feryat ediyor "Bizi halkla karşı karşıya bırakmayın" diyorlar. Onlara kanunsuz emirler veriliyor. Siyasi iktidar en üst seviyede halka karşı adeta savaş açıyor. Miting alanlarında halkın bir kesimi diğer kesimine karşı kışkırtılıyor.

Polis de güvencede değil

HERKESİN DE özlük hakları güvencede değil, terfi ve tayinleri içişleri Bakanı ve Başbakan'ın iki dudağının arasında. Polis, siyasi iktidarın 'vur' dediğini vuruyor, 'yakala' dediğini yakalıyor. Kasklardaki, üniformalardaki sicillerin silinmiş olması, peşinen 'suç işlemeyi göze aldıklarının en açık kanıta.

OTELLERE sığınanları, bulundukları yerlerde gazladılar. Çaresizlikten kurulmuş revirleri bastılar. Küçücük çocukları, delikanlıları, genç kızları yerlere yatırıp acımasızca dövdüler. Ülkeyi toplama kampına çevirdiler.

Hukuku yok sayıyorlar

AVRUPA Parlamentosu'nun, hükümet aleyhine yayınladığı kararın her satırı son derece önemli. Düne kadar Avrupa Birliği'nin ipine sarılıp yargıyı ele geçirirken, silahlı kuvvetlerin belini kırarken iyi idi de, şimdi Avrupalılar kullanıldıklarını anladıklarında mı kötü oldu?

SİYASI iktidar AP'nin bu kararını 'yok' saydığını ilan etmiştir. Aslında, iktidarın 'yok' saydığı, daha doğrusu 'yok' ettiği demokrasidir, hukuk devletidir.

GÜNLERDİR Türkiye'de yaşanan olayları 'vahşet' kelimesi dışında nasıl niteleyebiliriz bilmiyorum. Geleceğin aydınlık olduğuna inanıyorum.

SİYASI iktidarın girdiği yol, çıkmaz bir yoldur. Peşi sıra bütün milleti de felakete doğru sürüklemeyi göze almışlardır. Milletin özgürlüğünü yine milletin sağduyusu ve azmi sağlayacaktır.

POLİSİN konusu suç teşkil eden emre uyması suçtur. Ancak polis memurları doğruyu yanlıştan ayırt edemeyecek bir hale getirilmekte, karşındakininn düşman olduğu talimatı verilip 'saldır' emriyle taarruza geçirilmektedir.

Savaş meydanı gibi

SAHADA görev yapan polis memurlarına da sesleniyorum: karşınızdaki sizin de ananız, bacınız, kardeşiniz, evladınız, yeğeninizdir. Onlar sizin düşmanınız değil. Konusu suç teşkil eden emre uymanız sizin de sorumluluğunuzu gerektirir.

TÜRKİYE'NİN büyük kentleri, siyasi iktidar tarafından 'savaş meydanlarına' dönüştürülmüştür. Bunun affedilir bir tarafı yoktur.

BİZ bu noktadan sonra Avrupa Konseyi'ne ve ilgili uluslararası örgütlere gidiyoruz. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'yle sürekli irtibat halindeyim. Tüm çağdaş dünya Türkiye'de ne olduğunu görmeli.

Sözcü Gazetesi -Saygı Öztürk 17.06.2013