ANKARA

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, NTV canlı yayınında, terörle mücadeleden referandum sürecine kadar gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Diyarbakır'da dışarıdan kazılan tünel sonrası meydana gelen patlamayla ilgili operasyonlar hakkında bilgi veren Soylu, "Sabaha karşı bu olayla ilgili, tünel kazımıyla ilgili üç kişi gözaltına alındı. Üç kişi de bu işin faili. Bir kişi daha var aranıyor." diye konuştu.

Olayın ardından soruşturmanın sürdüğünü belirten Soylu, şöyle devam etti:

"Bununla ilgili arkadaşlarımız tüm emniyet binalarının çevresinde ve bu tarz yapıların çevresinde gerekli taramaları yapıyorlar. Çünkü bu tünel meselesi özellikle Suriye'de kullanılan bir mesele. Orada PKK, PYD bu konuda ciddi bir alışkanlık kazandı. Biz de bundan aylar önce yaptığımız değerlendirmelerde bunun ülkemizde de boy gösterebileceğini buna ait çalışmalar yapılabileceğini değerlendirmiştik. Hatta buna ait bir takım yurt dışı da dahil olmak üzere aletler ve birtakım araçlar getirdik. Sürekli bu taramalarımızı yapıyoruz. Bunu anladığımız kadarıyla çok kısa bir süreç içerisinde gerçekleştirmişler. Onların beklentisi çok daha büyük bir zayiat vermekti. Çünkü orası şehir içerisinde bir yer. Bu kurumlar geçmişte hep şehir içerisine kurulmuş. Buralara yönelik biz sıkı tedbirler alıyoruz. Gerek onların araç giriş ve çıkış trafikleri olsun gerek onlara yoldan gelebilecek saldırılar olsun."

Soylu, son dönemde bu tarz saldırıların azaldığını ve meydana gelen olayların faillerinin kısa sürede yakalandığını belirterek, son saldırının firari şüphelisinin de bulunmasıyla faillerin tamamının yakalanacağını bildirdi.

"Teröristlerin bu tarz yöntemleri nerede ve nasıl öğrendiği" şeklindeki bir soru üzerine Soylu, "Irak'ın kuzeyinde PKK'nın elinde 11 tane yeni nesil füze var. Bu çok korkunç bir şeydir. Peki nereden geliyor bu yeni nesil füze? PYD'den geliyor." diye konuştu.

PKK ve PYD'nin aynı amaca hizmet ettiğini, Irak ve Suriye'deki karışıklık, çatışma ve savaş ortamında kullanılan yöntemleri kullandığını belirten Soylu, DEAŞ'ın da aynı yöntemleri kullandığını aktardı.

Söz konusu ortamların sadece terör örgütleri tarafından değil dünyadaki silah üreticileri tarafından da laboratuvar olarak değerlendirildiğini ifade eden Soylu, Türkiye'de de bu nedenle güvenlik tedbirlerinin artırıldığını değindi.

Bakan Soylu, bölgedeki çatışmaları Türkiye'ye yansıtabilmek için PKK ve PYD'nin ciddi bir uğraş içerisinde olduğunu vurgulayarak, şu görüşlere yer verdi:

"Biz gerek yakaladıklarımızın gerek engellediğimiz olayların birçoğunu kamuoyu ile paylaşıyor değiliz. Sadece rakam veriyoruz. Türkiye'nin huzurunu, istikrarını, karar verme kabiliyetini etkileyebilmek için bir çok operasyon hazırlıyorlar ve burada çok değişik uyruklar kullanıyorlar. Bir taraftan PKK, FETÖ, DEAŞ ile mücadele ediyoruz. Bir taraftan bunun tetikleyici etkisi de oluyor. Küçük terör örgütleri de kendilerine alan bulduklarını düşünüyorlar ve onlar da 'Acaba bu karışıklıkta kendi adımızı duyurabilir miyiz, uluslararası mecralardan kendimize siparişler alabilir miyiz' diye uğraşıyorlar.

Bu tablo içerisinde gerek istihbarat teşkilatlarımız gerek emniyet ve jandarmamız, korucularımız 24 saat görev başında. Yol güvenlik uygulamalarından tutun da bütün yaptığımız güvenlik çalışmalarına kadar ciddi bir operasyon yapıyoruz. Bunun doğusu batısı fark etmiyor. Dün batı illerimizde yaptığımız bir yol uygulamasında uzun zamandır aradığımız bir teröristi bulduk. Terörizmle mücadele aralıksız devam ediyor. Dün sınırlarımızdan geçmeye çalışan 3 terörist etkisiz hale getirildi."

Huzur operasyonları

Süleyman Soylu, Türkiye genelinde gerçekleştirilen huzur operasyonları hakkında da bilgi vererek, "Terörün hatları var. İstanbul, Ankara, İzmir terör hattı değil varış noktası, eylem ve hedef noktası. Biz bu terörün hatlarına ve varış noktalarına yönelik ciddi güvenlik tedbirleri alıyoruz. Çünkü sınırlar üzerinden girişleri söz konusu." diye konuştu.

Kış boyunca bölücü terör örgütünün baskı kurmaya çalıştığı köylerin tek tek tarandığını belirten Soylu, operasyonlarda 980 sığınağın bulunduğunu ve 987 teröristin etkisiz hale getirildiğini söyledi.

Bu süreçte güvenlik güçlerinin terörle mücadele kabiliyetlerinin de yükseltildiğine değinen Soylu, imha edilen sığınaklarda yeni nesil silahların bulunduğunu belirtti ve bu silahların terör örgütleri tarafından bilinen hatlar üzerinden getirildiğini bildirdi.

Bakan Soylu, sınır hattında duvar ve güvenlik yolları yapıldığını anlatarak, artık terörle mücadele yönteminin de değiştiğini belirtti. Soylu, önceden düzenlenen operasyonlarının ardından bölgeye teröristlerin geri geldiğini ancak şimdi operasyon yapan güvenlik güçlerinin gittiği yerde kaldığını ifade etti.

Terör örgütünün bulunduğu yerlerden "süpürme harekatı" ile süpürüldüğünü aktaran Soylu, böylece örgütün şehir üzerine baskı kurmasının ve finans kaynaklarına ulaşmasının engellendiğini vurguladı.

Batı tarafından desteklenen birtakım sivil toplum örgütleri ile görevden alınan belediyelerin temel amaçlarının örgüte elaman temin etmek olduğuna işaret eden Soylu, bazı sivil toplum örgütlerine Avrupa'dan 700 milyon avro geldiğini ve bu para ile kandırılan çocukların Kandil'e götürüldüğünü ifade etti.

Soylu, 13-14 yaşındaki kızların dağa götürüldüğüne dikkati çekerek, şu görüşlere yer verdi:

"Orada ahlaksızca bir şey daha yapıyorlar. Kandil'de adlarını herkesin bildiği terörist başı denilen o ahlaksız, hayvandan daha aşağı olanlar bu çocukları karşılarına diziyorlar. Biz bunları nereden biliyoruz. Oradan kaçanlar mülakatlarda bu bilgiyi veriyorlar ve bunların hepsini kitapçıklar olarak Avrupa'daki bütün muhataplarımıza gönderdik. Onları taciz ediyorlar. Taciz etmenin iki sebebi var. Birincisi hayvansal zevklerini tatmin edebilmek. İkincisi de bir daha onlar kendi şehirlerine, annelerinin babalarının yanına utançlarından dönmesinler diye. Bu insanlık dışı bir davranıştır. Biz sadece teröristle mücadele etmiyoruz ki terörizmin kaynaklarıyla da mücadele ediyoruz"

"Dağa çıkışlar yüzde 90 azaldı"

Alınan tedbirler ve düzenlenen operasyonlar sonucunda son 7 ayda bir önceki yılın 7 ayına oranla dağa çıkışların yüzde 90 azaldığını belirten Soylu, söz konusu dönemlerde dağa çıkışların 912'den 95'e düştüğünü, bu azalmanın büyük bir başarı olduğunu dile getirdi.

Öte yandan şehirlerdeki PKK ve KCK yapılanmalarına karşı da operasyonların sürdüğüne değinen Soylu, terör örgütü üyelerinin muhtara, iş adamına ve vatandaşa baskı yapmasının büyük ölçüde engellendiğini aktardı. Soylu, teslim olan terörist rakamının da son 17 yıldaki en fazla rakam olduğunu, teslim olan teröristlerle ilgili suça karışıp karışmadıkları göz önünde bulundurularak gerekli soruşturmanın yargı tarafından yapıldığını vurguladı.

Temel görevlerinin hayatı normalleştirmek olduğunu da belirten Soylu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşayan herkesin bir arada olabildiğini, korkusuz şekilde PKK aleyhine slogan atabildiğini söyledi. Terör örgütünün tasfiye edileceğinden vatandaşların şüphe duymamasını isteyen Bakan Soylu, Türkiye'nin böyle bir baskıya ve varlığa tahammül edeyeceğine dikkati çekti.

Mücadele neticesinde terörün azaldığını ve sonrasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki 23 ile yapılan yatırımların 361 bin kişiyi kapsadığını da belirten Soylu, görüştüğü 100 gençten 90'ının terörün bitmesini istediğini belirtti. Soylu, "Vatandaş ile terör örgütü arasına bu duvarı örmeliyiz, yıllardır PKK bunu engelliyor." diye konuştu.

Terör örgütlerinin teknolojiyi kullanması

Başta FETÖ olmak üzere terör örgütleri tarafından yoğun şekilde teknoloji ve haberleşme programlarının kullanıldığını belirten Bakan Soylu, FETÖ üyelerinin ByLock ve Eagle dışında başka programlar da kullandığını ve programlar noktasında örgütlerin ciddi uluslararası destek aldığına değindi.

Soylu, Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının, sosyal medyada terör nitelikli paylaşımlarda bulunduğunu tespit ettiği 8 binin üzerinde şüpheliden 3 bin 200'ü aşkın kişinin tutuklandığını belirtti. Soylu, devletin bu mücadeleyi yürüten birimlerinin güçlendirileceğini aktardı.

FETÖ ile mücadelede gelinen nokta hakkında da bilgi veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, şöyle dedi:

"Aziz milletimizin hiçbir tezviratı inandırıcı bulmamasını temenni ediyorum. Hem rakamlar hem gerçek bilgiler ve kişiler bizim elimizde. Biz hangi havuzda çalıştığımızı biliyoruz ve ne yaptığımızı da biliyoruz. FETÖ mücadelesinde nerede olduğumuzu da biliyoruz. FETÖ mücadelesinde bundan iki üç ay önce 'Daha işin yüzeyindeyiz' dedim. Hala yüzeyin çok az altına inmiş durumdayız. Bu çok açık. Çünkü 40 yılı aşkın zamandır bu devletin her tarafına sızmış, sadece ByLock kullananlar değil ki... Bizim kaynaklarımız var; mahkemeler, savcılıklar, sorgulamalar, orada kimin kimle ilişkili olduğu... Kimin esas itibarıyla kripto olduğu, gizli bir şekilde olduğunu çok net bir şekilde görebiliyoruz."

"Biz her yerden bilgi alırız"

Soylu, ortaya çıkan bilgiler doğrultusunda FETÖ soruşturmalarının sürekli genişletildiği bilgisini paylaşarak, "Devletin içerisinde en az devlet kadar büyük bir alan oluşturmuşlar ve devletin dışında da en az devlet kadar ikinci bir alan daha oluşturmuşlar." dedi.

ByLock'un çözülmesinin örgüt ile mücadelede kendileri için büyük bir fırsat olduğunu belirten Soylu, 15 Temmuz'da yakalananlar ve darbeye teşebbüs edenlerle ilgili de ciddi adımlar atıldığını bildirdi. Soylu, "Halkımız hiç merak etmesin FETÖ konusunda. Onları hareket edemeyecekleri bir kabiliyet haline getirdiğimizi düşünüyoruz. Bu işte saklanan, kendisini gizleyen ve 'bana ulaşılamaz' diyenlerin her birine de bu yöntemlerin tamamını kullanarak ulaştığımızı ifade etmek istiyorum." diye konuştu.

"15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nun araştırmalarını tamamlandığı ve Genelkurmay Başkanlığı ile MİT'ten yeterli bilgi alınamadığı" şeklinde yorumların bulunduğunun belirtilmesi üzerine ise Soylu, "Biz her yerden bilgi alırız. Devletimizin bekası söz konusuysa bize sınır yok. Hiç kimse devletin ve milletin bekasından, geleceğinden üstün değildir. Hiçbir alan bize kısıtlı değildir." yanıtını verdi.

Referandum sürecinin Türkiye'nin demokratik olgunluğunu gösterdiğini vurgulayan Soylu, Türkiye'nin anayasayı geçmişten beri tartıştığını belirtti. Soylu, "1982 Anayasası'nın vatandaşa güvensizlik üzerine, vatandaşın her zaman yanlış yapabileceği kanaati üzerine kurulduğunu" söyledi. Darbeler sonucunda vatandaşa bırakılmayan alanın bu referandum ile bırakılacağını anlatan Soylu, referandum sürecinde Türkiye'de 36 olay meydana geldiğini ve bir önceki seçime göre bu sayının çok az olduğunu bildirdi.

Terörle mücadelede "kararlılık" vurgusu

Terörle mücadele ederken siyasal güç, kararlılık ve iradenin olması gerektiğine işaret eden Soylu, Cizre'nin eski fotoğraflarını gösterdi. Soylu, Avrupa'nın terörün devam etmesini istediğini, bunun için Türkiye'nin iç işlerine karışarak, "Terörle mücadele yasanı değiştir, senin vize serbestliğini ben öyle sağlarım" dediğini aktardı. Soylu, bunun "PKK'ya burada bir bölge ver" demek anlamına geldiğini, Avrupa ve dünya ne derse desin hiç kimseye bu hakkı vermeyeceklerini ifade etti.

İçişleri Bakanı soylu, görev yaptığı 7 aylık süre içerisinde şehit çocuklarının gönderdiği mektupların kendisini çok duygulandırdığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Şehit evlatlarından gelen mektuplarda kendimi tutamıyorum. 'Süleyman Amca, babamın kanı yerde kalmasın' yazıyor. Bu ülkeye yapılan bu haksızlığı ortadan kaldırmalıyız. Teröriste karşı acımasız, vatandaşa karşı ise medeniyetimizin bize verdiği merhamet, şefkat ve iyiliği sonuna kadar kullanmalıyız. Bugün bunu yapıyoruz."

Kaynak: AA