Rahmi Ofluoğlu

İki gün süren Ankara seyahatimizde tuttuğumuz notları yayınlamaya devam ediyoruz. Önce anlatımları verip arkasından anlatılardan ne anladığımız kısaca vereceğiz.

Paralel operasyonu hatalı yapılıyor. Büyük şemayı ortaya koymadılar, işi parça parça yürütüyorlar; Önce büyük şema ortaya konmalıydı, sonra bunun uzantıları.. Büyük şema, yargı, polis, jandarma ve diğer kısımları içermeliydi. Böyle parça parça operasyonlar yapılması hatalıdır.  Atlama soruşturmalar yapılıyor. İstanbul’a ayrı yaparsan, Erzurum’a ayrı yaparsan Adana’ya ayrı yaparsan, İzmir’e ayrı yaparsan;  sanki hükümete yönelik, hükümetin yaptığı hukuksuzlukları ortaya çıkaran hakim ve savcılara yönelik bir operasyon gibi algı oluşur. Toplumdaki algı da böyle zaten

İlhan Cihaner operasyonunu yapan Osman Şenal yerinde duruyor

Osman Şenal, İlhan Cihaner operasyonunu yapan, Cihaner’i hapse koyan kişi gündeme gelmiyorsa bu operasyonlar şüphe uyandırır. Sormak lazım; Osman Şenal neden gündeme gelmiyor?

Asıl gündeme gelmesi gereken hadiselerden birisi odur.

 Bunun gibi durumlar algıyı değiştiremiyor. Sanki 17-25 Aralık sürecinde bu operasyonu yapan hakim ve savcılar cezalandırılıyor. Bu yapının içerisindeki diğer kişilerin üzerine gidilmiyor, amaç bunların üzerine gitmek değil sadece hükümetin kendisine yönelik şeyleri defetmeye yönelik çabalar gibi algılanıyor.

Paralel yapı

Bugün birçok konuda Cemaat bizim yanımızda duruyor. Kendileri mağdur olunca, hukuk onlara da lazim olunca önemini kavradılar. Hepsi bugün Jean-Jacques Rousseau ile başlayıp Montesquieu ile devam ediyor, hepsi insan haklarını, adil yargılanmayı, AİHM kararlarını savunur oldu. Biz bunu sevinçle karşılıyoruz, önemli olan hukukun işlemesidir. Onlar da hukuk işlerse bize zarar gelmez diye düşünüyorlar. Bu nedenle hukukun işlemesi için bize destek oluyorlar. Biz diyoruz ki hukuku mağdur olmadan da savunmalıyız.

Bana kalsa ben polisle işbirliği yapanları, birlikte delil üretenleri, polisle birlikte kumpas kuranları, yani örgüt üyesi olanları belirleyip atarım, 1500 kişiyi bir günde atarım.

Ama 3 gün Adana’daki savcıya, 2 gün İzmir’deki savcıya, bu olmuyor, bu yanlış bir uygulama, yanlış bir yöntemdir.

Emniyetin önemli bir üst düzey yetkilisi anlatıyor

Paralel yapıyı ayıkladığın zaman emniyette muhafazakâr kanadın kullanacağı güçlü elaman yok. Yargının içerisinde de aynı durum söz konusudur. Muhafazakar kanat zayıf kalıyor.

Bu kişiyi neden Yargıtay üyesi yaptınız diye sorduğumuzda cevap; “muhafazakar olduğu için “oluyor

Çünkü muhafazakâr kanat cemaati kendinden kabul diyorlardı onun yetişmiş beyinlerini kullanıyordu. Piyonlar yok muydu vardı Zekeriya gibi kafası çalışmayan piyonlarda vardır. Ama şimdi ayrıştıkları için muhafazakâr kanat emniyette de askerde de yargıda da diğer birimlerde de zayıf kaldı. Şimdi Orhan Bey de öyle diyor bizim polis teşkilatı olarak bu soruşturma yöntemini bilen adamımız yok diyor, az diyor. Adamları ayıkladık koyduk diyor, ne kadar önemli soruşturmalar varsa özellikle organize suçlarla ilgili yıllarca 3-5 -7 yıldan beri yürüten bunlardı diyor. Bunlarla ilgili soruşturma yapacak bunları bilen adam kalmadı diyor.

Bugün emniyette önemli operasyonları yürütecek kalifiye eleman sıkıntısı mevcut.

SONUÇLAR

Doğan grubu ile ilgi Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gelen ceza dosyasının oylamasından da anlaşılacağı gibi paralel yapı halen Yargıtay’da varlığını koruyor. Yargıda Birlik kurucusu ve sözcüsü, Yargıtay 5. Ceza Dairesi üyesi Abbas Özden’in paralel ile ilgili bize söylediği “Yargıtay’da artık paralel sorunu” yok sözünü biz şöyle anlıyoruz; Yargıtay’da halen paralel hakimler var ancak onlar artık hukukun işleyişini savunur oldukları için bizce bir sıkıntı yaratmıyorlar. Dengeye bakıldığında biz hukukun işleyişinden yana dengeyi koruyoruz.

Yargıtay’da nasıl bir denge var

Bilindiği gibi Yargıtay’da Yargıda Birlik listesinden seçilip gelenler ve eski üyeler var. Eski yapıda paralelin ağırlığı var ancak Yargıtay’da daire sayısının artması ile birlikte üye sayısı da artınca paralel gücünü kaybetti. Bir de son seçimle gelenler hesaba katılınca paralelin oldukça azınlıkta kaldığı anlaşılıyor.

Doğan dosyasında olduğu gibi muhafazakâr diye tanımlanan hükümet yanlısı üyeler Ceza Genel Kurulu’nda azınlıkta kalabiliyor. Kısaca hükümetten bir baskı geldiğinde hukukun işleyişi paralel ile birlikte sağlanabiliyor. Yargıtay’daki böyle sağlanıyor.

Devletin diğer kurumlarında ise paralelin ayıklanması ile bir boşluğun doğduğu anlaşılıyor.

Bir hususu hatırlatmadan bitirmek istemiyorum. Yargı söz konusu olunca muhafazakar, milliyetçi, sosyal demokrat gibi tanımlar hakimleri üzüyor ancak onlar da konuşmaya başlayınca bu tanımlamalar olmadan durumu açıklayamıyorlar.

Umarız Türk yargısı ocu bucu olmaktan kısa zamanda kurtulur ve hakimi hakim olarak biliriz, milliyeti, düşüncesi ve aidiyeti ile ilgilenmek zorunda kalmadığımız iklim kısa zamanda oluşur.