Yüksek güvenlikli F Tipi Adana Kürkçüler Cezaevi'nde dünkü cinayetle ilgili 7 Cumhuriyet Savcısı ve 2 bakanlık müfettişi soruşturmayı sürdürürken, gün içindeki tüm ziyaretçiler mercek altına alındı, güvenlik kameraları da titiz şekilde incelendi. Cezaevindeki cinayetin esrar perdesi aralanmaya ve tabancanın içeri nasıl sokulduğu araştırılıyor.

2 MAHKUM SORGULANIYOR

50 yıla hükümlü ve 10 yıldır Adana Cezaevi'nde bulunan 'suç makinası' olarak tanınan Gültekin Alan dünkü cinayetin şüphelisi olarak sorgulanıyor. A.G. adlı bir mahkumun da tabancanın sağlanmasıyla ilgisi bulunduğu ileri sürülüyor. Sorgulanan şüphelilerin tabancayı tuvalette buldukları iddiasını inandırıcı bulmayan soruşturma ekibi, mahkumların yanısıra cezaevi görevlilerinin tümünün de sabaha kadar ifadesini aldı, dışarı çıkmalarına izin verilmedi.Cinayetin havalandırma sırasında işlenmiş olması nedeniyle, 2 ve 3 kişilik hücrelerde kalan mahkumların, ayrıca baba ve oğlunun saldırı sırasındaki havalandırmada kurallara uyulup uyulmadığı da bu soruşturma ile ortaya çıkmış olacak. Saldırıda vurulan baba Necmittin Altındöken'in tedavisinin sürdüğü hastanede, linç girişimine karşı da geniş güvenlik önlemleri alındı.

KATİL AŞIRI KAN KAYBETTİRMİŞ

Yüksek Güvenlikli cezaevinde Özgecan Aslan'ın katili ile suç ortağı babasının nasıl vurulduğunun aydınlanması kamu oyunda da merakla beklenirken, 10 Eylül'de Osmaniye'den Adana'ya oğlunun yanına nakledilen nakledilen Necmittin Altındöken ile oğlu Ahmet Suphi'nin aynı koğuşta bulundukları; hatta dünkü saldırıyı gerçekleştiren mahkum ile de aynı koğuşta oldukları konuşulmasına rağmen, yetkililerce henüz bir açıklama yapılmadı.

GARDİYANI DA REHİN ALMIŞ

Tuvalete giden hükümlü Gültekin Alan'ın burada bulduğunu söylediği tabancayla baba ile oğlunu vurduğu, olayı müdahale eden infaz koruma memurunu 2.5 saat rehin aldığı, ağır yaralanan baba ile oğlunun hastaneye sevkinin ise saldırganın tehditleri nedeniyle geciktiği ileri sürüldü. Ahmet Suphi Altındöken'in zamanında hastaneye sevkinin yapılması halinde kurtulabileceği, ancak aşırı kan kaybettiği de konuşulan iddialar arasında yer alıyor.

DEFİN YERİ BULUNAMADI

Mersin'in Tarsus İlçesi'nde hunharca öldürülen Özgecan Aslan'ın katili minibüs şoförü Ahmet Suphi Altındöken'in cenazesi Adana Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsinin ardından sabaha karşı 03.15'te annesi ve kız kardeşine teslim edildi. Tarsus'a götürülen cenaze gece Tarsus Asri Mezarlıkta defnedilmek istendi. Ancak belediye görevlileri, 'gece defin işlemi yapılamayacağını' söyleyerek izin vermeyince aile, cenazeyi tekrar kiraladıkları özel nakil aracıyla Adana'ya getirdi, kimsesizler mezarlığında toprağa vermek istedi.Adana Devlet Hastanesi morguna indirilen Ahmet Suphi Altındöken'in cenazesi için sabah saatlerine yakınları tekrar hastaneye gitti. Çevik Kuvvet ekiplerinin de geniş güvenlik önlemi aldığı hastanede aile, cenazeyi Adana'da toprağa vermek istediklerini bildirdi. Yapılan görüşmeler sırasında belediyeler cenazenin Adana'daki mezarlıklarda toprağa verilmesi konusunda çekince yaşadı.

CENAZE NAKİL ARACI BULUMADILAR

Yaklaşık 2 saat süren görüşmelere rağmen Adana'da bir mezarlık yeri verilmeyince, eşinden boşanmış olan annesi Naciye Tan ve kız kardeşi, cenazelerini tekrar Tarsus'a götürmek istedi, ancak bu kez ne belediyeler ne de özel şirketler cenaze aracı vermedi. Anne, oğlunun cenazesini kendi köyü olan Tarsus'un Kocaköy mahallesine götürmek istediği bildirdi. Ancak nakil için araç bulunamayınca aile hastane morgunda uzun bir bekleyişe girdi.

ANNE: ÖLDÜ DAHA NE OLSUN

Adana Devlet Hastanesi'nin morgunda oğlunun cenazesini defnedebilmek için çözümler arayan annesi Naciye Tan görüntü alınmasına tepki gösterdi. Polislerin ve yakınlarının teselli etmeye çalıştığı Naciye Tan, 'Ben anneyim, 2 gündür otomobillerde bekliyorum. Oğlumun cenazesini toprağa vermek istiyorum. Öldü daha ne olsun. Çöpe mi atayım. Oğlumun cenazesini vermiyorlar' diye ağladı. Anne, güçlükle sakinleştirildi.

CEVAP BEKLEYEN SORULAR

Ahmet Suphi Altındöken'in cezaevinde öldürülmesi ve olayın gizemini koruması, beraberinde birçok soruyu da gündeme getirdi. Olayın cezaevinin neresinde olduğu, failinin/faillerinin belirlenip belirlenmediği, belirlendi ise bu failin suçları arasında tecavüz gibi fillerinin olup olmadığı, aydınlandı ise cinayet silahının cezaevine nasıl sokulduğu, cezaevinde yakınları bulunanların bu yakınlarının can güvenliğinin nasıl sağlandığı ve cezaevindeki yüksek güvenlik sisteminin neler olduğu konuları hakkında yapılacak açıklamalar bekleniyor.

20 BİN METREKARELİK CEZAEVİ

Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi, E tipi ve açıkcezaevinin bulunduğu kente 18 kilometre uzaktaki kompleksin 34 dönümlük bölgesinde yer alıyor. F Tipi 20 bin metrekare alana sahip ve 3 bloktan oluşuyor. Mahkumlar 103 adet 3, 59 adet tek kişilik hücre ve koğuşlarda kalıyor. Mahkumların aileleri ile görüşleri kırılmaz şeffaf camlı kabinlerde telefonla yapılıyor. Cezaevinin çevresi 4 metre yükseklikte duvarlarla çevrili. Hastalanan mahkumların dışarıya sevkinde yaşanabilecek kaçma girişimleri nedeniyle, cezaevi içinde tıp doktoru ve diş hekimi bulunan sağlık merkezi var.

BABASININ ÖLDÜĞÜ DOKTOR KONTROLÜNDE SÖYLENECEK

Ahmet Suphi Altındöken'in boşandığı eşi Neslihan'ın avukatı Ebru Çatıkkaş, 6 yaşındaki erkek çocuğun soyisminin değiştirilmesi için açtıkları davanın devam ettiğini belirterek, 'Müvekkilim gazetecilerle görüşmek istemiyor. O da olayı basından öğrenmiş. Çocuklarının durumdan şu an için haberi yok. Neslihan, doktor kontrolünde çocuğa babasının öldüğünü söyleyecek' dedi.

ASLAN AİLESİ, ÖZGECAN'IN MEZARINI ZİYARET ETTİ

Adana'da öldürülen Ahmet Suphi Altındöken'in katlettiği üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın ailesi, kızlarının mezarını ziyaret etti. Mersin Şehir Mezarlığı'ndaki Özgecan'ın mezarına giden baba Mehmet, anne Songül ve abla Beste Aslan dua etti. Anne Songül Aslan kızının mezarını temizleyip dua okurken, baba Mehmet ise kızının anıt mezarını öptü. Abla Beste de ziyaret boyunca gözyaşı dökerek dualar okudu. Acılı anne baba, yanlarında getirdikleri çiçekleri de kızlarının anıt mezarına bıraktı.

'ADALETİN BU ŞEKİLDE TECELLİ ETMİŞ OLMASI DA MANİDAR'

Haberi internette görünce her zamanki gibi asparagas olduğunu düşündüğünü ifade eden baba Mehmet Aslan, şunları söyledi:'Acaba doğru mu diye hiçbir yere sormadım. Cani de olsa, katil de olsa, Allah rahmet eylesin. Katilleri bile savunuyormuşum gibi görünmesin. Sonrasında yüzlerce olay tekrarlandı. Binlerce, dünyada milyonlarca böyle insan var. Adaletin bu şekilde tecelli etmiş olması da manidar. Hukukun üstünlüğünün olduğu, herkesin can güvenliğinin sağlandığı bir devlet kurumunda böyle bir şeyin olmasına çok sevinmiyorum. Onların ömür boyu ceza almaları ile zaten adalet tecelli etmişti. Özgem edebiyata uğurlandığında herkes bu bir milat oldu demişti. Demek ki olmamış. Milat olabilmesi için bütün insanların topyekun bir sevgi ve barışın tesisi edilmesi, sevgi seferberliğine girilmesi gerekiyor. Bütün Özgecanların ruhlarının şad olması, cennetin en güzel köşelerinde olduklarına inanıyorum.'

'NE ÜZÜLDÜM, NE SEVİNDİM'

Anne Songül Aslan ise, 'Allah herkesin yardımcısı olsun. Ben öldüğünü öğrenince ne üzüldüm ne sevindim. Çünkü benim kızım gelmeyecek, bunun bilincindeyim. Benim kızım bir melek. Allah onun da yardımcısı olsun. Hem bu dünyasını hem öbür dünyasını mahvetti. O da bir insan ama bir şey diyemiyorum. Allah yardımcısı olsun diyorum sadece. O da bir canlı sonuçta. Onun da bir canı var. Sevindim de diyemem üzüldüm de diyemem. Toplumumuzda bu tür insanlar çok fazla' diye konuştu.

Kaynak: DHA