Haber Merkezi (Taylan Kesanbilici) - Gezi Direnişi sırasında gözüne gaz fişeği isabet etmesi üzerine sağ gözünün görme yetisini kaybeden Çağdaş Küçükbattal hakkında şimdi de ev hapsi kararı verildi. Yalnızca doktor kontrolleri için evden çıkmasına müsade edilen Çağdaş'ı önce evinde daha sonra da hastane kontrolü sırasında ziyaret ederek kısa bir sohbet gerçekleştirdik.

İstersen gözaltına alınışını senin ağzından dinleyerek başlayalım konuşmaya.
4 Kasım Pazartesi günü saat 13:30 / 14:00 arasında evden çıktım. Durağa doğru yürürken bir anda iki tane sivil polis koluma girip kimliklerini gösterdiler ve hakkımda yakalatma kararı olduğunu söylediler. Kelepçe takmak istediler ben de gerek olmadığını söyledim ancak ısrarla taktılar. Önce Adli Tıp'a ardından da Vatan Terörle Mücadele Şube'ye götürdüler. Eğer ifade vermem gerektiğine dair elime bir tebligat ulaştırılsaydı ifade vermeye gideceğimi söyledim ama kendileriyle diyalog kurmak pek de mümkün olmuyor. Yalnızca dosyada gizlilik kararı olduğunu söyleyerek bu yüzden neden gözaltına alındığımı söyleyemeyeceklerini ifade ettiler. Zaten daha önce gözaltına alınan arkadaşlara da söylüyorlarmış, "Çağdaş'ı da alacaktık ama şimdi tedavi oluyor o yüzden almadık" diye. Nezarethaneye konulduktan sonra ben yaşadığım durumu protesto etmek amacıyla açlık grevine başladım ve gözaltı sürem boyunca açlık grevindeydim. Dört gün gözaltında tutulduktan sonra da savcı karşısına çıkartıldım. Önüme de kalın bir dosya getirdiler.

'AYAKKABINIZ AYNI RENK, SUÇLUSUN!'
Peki, bu dosyanın tamamı Gezi Direnişi sürecini mi kapsıyordu?

Hayır. Gezi süreciyle ilgili olan kısmı yalnızca çok kısa bir bölümü. Geriye kalan kısmı ise yaşamını yitirmiş devrimcilerin mezar anmalarını ve bunlarla ilgili yürüyüşleri kapsıyor. Neticede ölen bu insanların yarattığı bir takım değerler var ve onlar da bu değerlerin sahiplenilmesini istemiyorlar. Bunların haricinde de mesela bir yerden yüzü kapalı bir grup eylemci bir eylem gerçekleştiriyorlar ve o eylemcilerden birini işaret ederek, "Bak işte onun da ayakkabısı siyah senin de ayakkabın siyah." gibi gelişigüzel karşılaştırmalar yaparak delil üretmeye çalışıyorlar.

Gezi Direnişi'nde yaralanmanın ardından tedavinin devam ettiği dönemde de fiziki takipte bulunmuşlar mı, dosyada buna örnek oluşturabilecek bir olay var mıydı?
Tedavimin devam ettiği dönemde Serkan Tosun'un cenazesine katılmıştım o cenazeyi de dosyaya eklemişler. Zaten Serkan Tosun'un ailesini tanıdığımı ve o cenazeye katıldığımı da kendilerine ifade ettim. Bu durum fiziki takibin ben tedavi olurken de devam ettiğini gösteriyor.

'NİYE SENİN HABERİNİ YAPIYORLAR?'
Daha öncesinde Atılım Gazetesi'nde ve Etkin Haber Ajansı'nda (ETHA) muhabirlik yaptığın bir dönem de var. Buralarla olan ilişkinden kaynaklı ya da gazetecilik faaliyetlerinle ilgili herhangi bir soru sordular mı?

Çok ilginç bir soru sordu savcı, "Bu ETHA neden sürekli senin haberlerini yapıyor." dedi. Birincisi haber değeri taşıyan olaylara konu olduğum için bunun normal olduğunu söyledim. İkincisi de zaten daha öncesinde ETHA'nın muhabiri olduğum orada çalışanların arkadaşlarım olduğunu belirttim. Böyle yaparak haber satan, fotoğraf satan, yani ticari bir kuruluş olma sıfatını taşıyan ETHA'yı da yasadışı bir kuruluş olarak göstermeye çalışıyorlar.

Tedavi sürecin ne durumda şu an? Sağ gözünün görebilme ihtimaline dair bir gelişme var mı?
Bir travmatik katarakt ameliyatı oldum, bir de retinayı dikerek silikon verdiler. Şu anda da o silikonu alarak tekrar başka bir yerden silikon verecekler. Aynı zamanda bir de zar oluşmuş gözümde şimdi o zarı almaları gerekiyor. Ama süreç daha devam edecek. Kaç tane daha ameliyat olacağımı şimdilik doktorlar da kestiremiyorlar.

GEZİ'NİN İNTİKAMI
Tedavinin devam ettiği sırada hakkında ev hapsi kararının verilmesini nasıl değerlendiriyorsun? Bu karar nasıl hissetmene sebep oldu?

Orada kurduğu denklem aslında şöyle, Gezi Direnişi önemli bir halk ayaklanması ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) de bu ayaklanmanın bileşenlerinden bir tanesi. Ben de bir ESP üyesiyim, sanırım böylelikle de Gezi Direnişi'nin intikamını almaya çalışıyorlar. Hani biz kör etttik ama tam becerememişiz, hala tedavi oluyor, bir umut var, öyleyse bunu da engelleyelim, tamamen gözünü alalım diye düşünüyorlar herhalde.

Avukatların bir sonraki duruşmaya kadar ev hapsinin devam edeceğini düşünüyorlar. Bu süreci nasıl geçirmeyi planladığından söz eder misin?

Şimdi şöyle anlatayım gazetecilik yaptığım dönemde de tutuklandığımda F tipi hücrelere koymuşlardı bizi ama orada da mücadelenin aktif birer unsuru olmaya devam ediyorduk. Eğer şimdi de evi hapishaneye çeviriyorlarsa o zaman benim evim de artık mücadelenin alanlarından bir tanesi olacaktır

yurtgazetesi