TEKİRDAĞ

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Ankara'da Genelkurmay Başkanlığı Binası önündeki helikopter saldırısı sonucu şehit olan yüksek ihtisas mühendisi Mehmet Şengül'ün annesi ve babası acıyı da gururu da bir arada yaşıyor.

Tekirdağ'da yaşayan Ramazan Fahrettin Şengül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oğlunun darbe girişimini televizyonda öğrendiğini daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "halkımızı meydanlara davet ediyorum" çağrısı üzerine eline bayrağını alarak sokağa çıktığını söyledi.

Oğlunun şehit olmasıyla gurur duyduğunu aktaran Şengül, "Oğlum 15 Temmuz akşamı Cumhurbaşkanımızın televizyondan 'Halkımızı meydanlara davet ediyorum' çağrısını aldıktan sonra bayrağını alıp Ankara'da Genelkurmay Başkanlığının önüne gitti. Helikopterin açmış olduğu ateş sonucu oğlum şehadet şerbetini orada içiyor. İlk şehit edilenlerden oldu benim oğlum. Bu vatan için kendini feda edenlerden birisi. Ne mutlu ki benim oğlum bu vatan için şehit oldu. Ne mutlu ki bir şehit babasıyım" ifadelerini kullandı.

Şehidin annesi: Onun yerini kimse dolduramaz

Şehidin annesi Huriye Şengül ise, 15 Temmuz günü akşam saatlerinde yaklaşık 1,5 saat oğlu ile telefonda konuştuğunu, kendisine eve gidip dinleneceğini söylediğini ifade etti.

Oğlunun kendisinden sonra ağabeyi ile konuştuğunu, ağabeyinin kendisine çıkan olaylardan bahsettiğini ve dikkatli olmasını söylediğini anlatan Şengül, "15 Temmuz Cuma günü akşam saatlerinde telefon açtı görüştük. 'Ne yapıyorsun nasılsın?' dedim. 'İyiyim anne eve geçiyorum' dedi. Yaklaşım 1-1,5 saat konuştuk. Beni kapattıktan sonra ağabeyi ile de konuşmuş. Ağabeyi, 'Ortalık karışık falan dışarı çıkma' demiş. Ağabeyi sonra tekrar aramış telefona cevap vermemiş. Ağabeyi daha sonra defalarca aramış bir hemşire telefonu açmış. Mehmetimin yaralandığı söylemiş ve hastaneye çağırmış. Hastaneye gittiğinde şehit olduğunu öğrenmiş." diye konuştu.

Oğlunun hayalinin kendisini hacca ve umreye göndermek olduğunu anlatan anne Şengül, "Çok yürekli bir çocuktu. Onun yerini kimse dolduramaz. Hiçbir şeyden korkmazdı. Son görüştüğümüzde bana 'senin her isteğini yerine getireceğim' dedi. Bana 'seni hacca, umreye göndereceğim' diyordu. Oğlum beni daha hacca ve umreye gönderecekti. Evin en küçüğüydü ama en büyüğü gibi hareket ederdi." dedi.

Muhabir: Ömer Ural

Kaynak: AA