ARİF CEM GÜNDOĞAN

Karbon ticaretinin devamlılığının süreceği sinyallerini veren Paris Anlaşması’nın piyasa mekanizmalarının yarattığı sosyo-ekonomik ve ekolojik adaletsizliklerin önüne geçmesi zor. Aksine bu mekanizmalar iklim kriziyle mücadelede kritik olan zamanın kaybedilmesine yol açacak. Zira anlaşma ile önerilen, ihtiyaç duyulanın aksine kökten bir dönüşüm değil, sadece önceki yanlış uygulamalara dair bir ambalaj değişikliği...

Ne olmuştu?
Kısaca ne oldu özetleyelim. Paris Anlaşması sonrasında geleneksel piyasa temelli mekanizmaların ötesine geçilerek “yeni ve daha esnek” bir mekanizma kurgulanacağı belirtiliyor. 2020'ye dek kuralları ve süreçleri olgunlaştırılacak bu mekanizmanın prensiplerini hızlı bir muhasebe sistemi kurulması ve çift sayımlardan kaçınılması oluşturuyor. Yani sera gazı azaltım sertifikalandırma sürecindeki ölçüm, izleme, raporlama, doğrulama gibi basamaklarda olası hataları daha aza indirgeme iradesi söz konusu. Gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler ayrımına gidilmeden imzacı her taraf ülkeye açık olacak bu yeni ticaret mekanizmalarında "uluslararası transfer edilmiş azaltım çıktıları" (ITMOs) olarak anılmaya başlanan azaltım kredileri alınıp satılabilecek. "Sürdürülebilir kalkınma mekanizması" adı verilmesi muhtemel olan bu yeni mekanizma, Kyoto’nun esneklik mekanizmalarının "iyi taraflarının" hepsini içerecek ve “kötü yanlarından” ders çıkarılarak tasarlanılacak iddiasıyla tanıtılıyor.

Örnek verelim…
Gelişmekte olan ülkelerin "sürdürülebilir kalkınmasını" destekleme amacıyla şekillenecek bu piyasa mekanizması, önceki “proje bazlı” kurgudan uzaklaşarak daha farklı seçeneklerin de yelpazeye dahil olmasını sağlayacak. Örneğin bir biyogaz tesisi kurup bunun üzerinden sera gazı azaltım sertifikalandırması yapabiliyor olmanın yanında, yüzyıllardır ormancılıktan geçimini sağlayan bir köyün ormana erişimini engelleyip buradan elde edilebilecek azaltım sertifikaları kullanılabilir duruma gelecek.

Yaşam alanlarımız daralıyor
Özellikle demokrasi, şeffaflık, hesap verilebilirlik, hukukun üstünlüğünün gelişmediği ülkelerde iddia edilen standartlar ne olursa olsun pratikte karbon ticaretinin sonuçlarının çok sıkıntılı olduğu bilimsel araştırmalarda da ortaya koyulan bir gerçek. Dolayısıyla Türkiye’de bu yeni mekanizma kapsamında uygulanacak proje ve tedbirlere en baştan şüpheyle bakılması gerekiyor. Anlaşmada yer alan bir başka çarpıcı ifadeye göre, öncekinden farklı olarak yeni mekanizmanın "geniş kapsamlı azaltım" yaratması amaçlanıyor. Yani küresel salımlarda net bir azaltım... Bunun nasıl başarılabileceği ise henüz tanımlanmış değil. Özetle, "her şeyin aynı kalmasını isteyen" bürokratlar, teknokratlar ve özel sektör temsilcileri "herşeyi değiştirmiş" olarak karşımıza bu sistemi çıkarıyor. Yani pazar büyüyor, yaşam alanı ve zaman daralıyor.

Karbon ticareti nedir?
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamındaki Kyoto Protokolü sera gazı salımlarına yönelik küresel bir piyasanın da doğuşuna sebep oldu. Bu piyasa “emisyon ticareti” veya “karbon ticareti” olarak da biliniyor. Kyoto Protokolü, ekinde (Ek-1) adı geçen 40 ülkenin protokol çerçevesindeki sera gazı salım azaltım yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için çeşitli esneklikler tanınmaktaydı. Gelişmiş ülkeler, kendi sera gazı salım azaltım sorumluluklarının bir kısmını - bu esneklik mekanizmaları yardımıyla gelişmekte olan - ülkelerdeki sera gazı azaltım sonucu doğuran projelerden elde edilmiş ‘azaltım kredileri’ni satın alarak yerine getirmiş oldular. Bunu ‘kirletme hakkını satın almak’ olarak özetleyebiliriz.

Kaynak: Birgun.net