Teknoloji uzmanı Salih Cenap Baydar, sosyal medyanın başka hangi amaçlar doğrultusunda kullanıldığını ve istihbari faaliyetler için önemini yazdı.

Brian Acton ve Jan Koum isimli iki arkadaş, çok kısa bir sürede, birçok insanın hayal bile edemeyeceği derecede bir şöhret ve zenginliğe ulaştılar.

24 Şubat 2009'da kurdukları firmalarının sürdüğü ürün, piyasada birçok benzeri bulunan basit bir mesajlaşma uygulamasıydı.

Sonradan dünya çapında tanınacak ürünün adını ortaklardan Jan koymuştu: WhatsApp . Bu isim “ ne haber, ne var ne yok " gibi anlamlara gelen “what's up"" sorusundan mülhemdi.

Uygulama hızla popülerlik kazandı. Nasıl para kazanılacağı basitti: İlk sene bedava olacaktı. Bir yılın ardından uygulamayı kullanmaya devam etmek isteyenler, yıllık bir dolar gibi son kullanıcı için çok cüz'i sayılabilecek bir ücret ödeyeceklerdi. Kullanıcı sayısı yüz milyonları aşmış bir uygulama için bu her sene milyonlarca dolarlık kazanç demekti. Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg bu hızla yayılan mesajlaşma uygulamasına karşı kayıtsız kalamadı ve 2012 yılının bahar aylarında Jan Koum ile tanışmak istedi. O günlerde başlayan görüşmeler iki yıl boyunca sürdü ve nihayet 2014 yılının 19 Şubat'ında Facebook'un WhatsApp'ı 19 milyar dolar gibi daha önce duyulmamış bir bedel karşılığı satın alacağı açıklandı. Satın alma açıklandığında Facebook'un 1.2 milyar, WhatsApp'ın 450 milyon kullanıcısı bulunuyordu.

Facebook'a geçtikten sonra ne yapacağı merak edilen WhatsApp'dan, bir müddet sonra ilginç bir açılma geldi: WhatsApp için artık hiçbir ücret talep edilmeyecekti. Halen web sitelerinde duran açıklamanın ilgili kısmı şöyleydi:

“...Artık WhatsApp'ın üyelik bedeli olmayacağını duyurmaktan mutluluk duyuyoruz. Uzun süredir pek çok kişiden ilk yıl WhatsApp'ı ücretsiz olarak kullandıktan sonra üyelik bedeli ödemesini istedik. Büyüdükçe bu yaklaşımın çok iyi çalışmadığını gördük. Pek çok WhatsApp kullanıcısının kredi veya banka kartı numarası yok ve ilk yıldan sonra aile ve arkadaşlarına erişimlerini kaybetmekten korkuyorlardı. Bu nedenle önümüzdeki birkaç hafta boyunca uygulamamızın farklı sürümlerindeki ücretleri kaldıracağız ve artık WhatsApp servisi için ücretlendirilmeyeceksiniz. Doğal olarak herkes WhatsApp'ı üyelik bedeli olmadan nasıl devam ettirebileceğimizi ve bugünkü açıklamanın üçüncü parti reklamları başlatacağımızın bir göstergesi olup olmadığını düşünebilir. Bunun cevabı hayır."

17-10/10/ekran-alintisi.JPG

17-10/10/ekran-alintisi.JPG

WhatsApp hizmetini satmayacaktı. Reklamdan da para kazanmayacaktı. Peki, tıpkı diğer şirketler gibi para kazanmak için kurulmuş olan Facebook, 19 milyar doları bir kalemde insanlığa hizmet olsun diye mi harcamıştı" Masraflar satın almada harcanan paralarla bitse iyiydi. WhatsApp gibi dünya ölçeğinde bir servisi ayakta tutmanın büyük maliyetleri ne olacaktı" Sıradan bir kullanıcının böylesi bir hizmetin maliyet boyutunu gözünde canlandırması pek kolay değil. O yüzden nasıl maliyetlerin söz konusu olduğunu kısaca anlatmaya çalışalım:

2015'in Eylül ayı itibarıyla 900 milyon kullanıcıya hizmet verirken WhatsApp'da 50 mühendisin çalıştığı medyaya yansımıştı. Bugün WhatsApp'ın 1,3 milyar aktif kullanıcısı var. Bu kadar insan 7 gün 24 saat durmaksızın metin, resim, ses ve video paylaşıyorlar. Bu hizmetin asla kesintiye uğramadan, yavaşlamadan sürdürülmesi lazım. Facebook'un kendi paylaşımlarının yanısıra WhatsApp üzerinden yapılan bu paylaşımlar için kullandığı veri merkezlerinden birisinin büyüklüğü yaklaşık m2 . Bu aşağı yukarı dört futbol sahası büyüklüğüne tekabül ediyor. Fort Worth, Texas'da yaptırdıkları veri merkezinin maliyetinin bir milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Los Lunas, New Mexico'daki veri merkezi için de 250 milyon dolar gibi bir yatırım yapacaklar. İsveç Lulea'daki yeni veri merkezleri 27 bin m2 büyüklüğünde. Facebook sahip olduğu veri iletişim altyapısı (veri merkezleri, sunucular, network cihazları ve binalar) için 2014'te yaklaşık 3 milyar dolar, 2015'te yaklaşık olarak 3.6 milyar dolar para harcadı. Sadece 2015'te, veri merkezlerindeki idari masraflar 480 milyon dolar oldu.

Biz WhatsApp'da rahatça mesajlaşalım diye Facebook on binlerce sunucu alıyor. Bunları koyacak veri merkezleri inşa ediyor. Sunucular için gereken inanılmaz boyuttaki enerjiyi satın alıyor. Bu kadar çok sayıda sunucunun sebep olduğu ısıyı dengelemek için devasa klimalandırma sistemleri kuruyor. Özellikle video paylaşımı esnasında ihtiyaç duyulan bant genişlikleri için büyük meblağları gözden çıkartıyor. Bütün bu cihazları kurmak ve yönetmek için binlerce kişi istihdam ediyor.

Acaba Facebook tüm bunları fisebilillah mı(!) yapıyor" Gerçekten Facebook'un insanlığa hizmet aşkıyla, bizim kara kaşımız kara gözümüz için her sene milyarlarca dolar harcadığına inanmamız mı bekleniyor"

Türk milleti olarak yeni teknolojileri kullanmakta pek az tereddüt yaşıyoruz. Yenilikleri kullanmaya tamamen açığız ancak yeni teknolojilerin arka planını kavramada çok zayıfız. Pek çok kimse, WhatsApp, Facebook, Twitter gibi uygulamaları, telefonunu satın aldığında parasını ödemiş olduğu bedava uygulamalar sanıyor.

Her internet kullanıcısının aklına kazıması, kulağına küpe etmesi gereken önemli bir söz var:

Eğer bir ürün için para ödemiyorsanız o zaman satılan ürün sizsiniz demektir. "

Bu uygulamalar her birimiz hakkında veriler topluyor, profilimizi çıkarıyorlar. Kimiz, kimleri tanıyoruz, kiminle ne sıklıkta görüşüyoruz, neyi severiz, kimden nefret ederiz, zayıflıklarımız, hassasiyetlerimiz, kayda değer özelliklerimiz nelerdir çıkartıyorlar. Üstelik bunu önemli önemsiz, yaşlı genç demeden her birimiz üzerinde yapıyorlar.

Bilgi güçtür ve bu uygulamaların sahipleri “bildikçe" güçleniyorlar.

Hiçbir bilgi önemsiz değil. Bugün önemsiz görünen biri yarın önemli bir pozisyona gelebilir. Kaldı ki demokrasilerde her bir seçmeni “ciğerine kadar" tanımak seçime müdahil olmak isteyen herkese tarifsiz bir koz veriyor.

Her ilde, her ilçede, her mahallede her an sayısız WhatsApp grupları kuruluyor. Öğrenciler, öğrenci velileri, bürokratlar, arkadaşlar, dernek üyeleri, kursiyerler, hatta bir turda tanışan turistler yeni WhatsApp grupları oluşturuyorlar. Açık ya da gizli temasta oldukları her kişi, kendileri yarın unutacak olsa bile “Big brother" tarafından hatırlanmak üzere teker teker Facebook sunucularına kaydediliyor. Peki, bu bilgiler karşılığında, harcanan milyarlarca dolardan daha fazlasını ödemeye hazır, cepleri şişkin alıcı kim olabilir" Tebrikler, bildiniz! Olağan şüphelimiz tabi ki siber savaşın mahiyetini bizden çok daha iyi kavramış “bazı" ulusal istihbarat örgütleri!

Vatandaşın bütün bu tehlikelerden habersiz olması anlaşılabilir bir şey. Ya devlet adamlarının, hem de güvenlikten sorumlu olanlarının kahredici gafletine de demeli"

Bugün devlet memurları WhatsApp'ı sadece eve giderken marketten alacakları malzemelerin listesini sormak için kullanmıyorlar. Güneydoğu'da terörle mücadele eden bazı komutanlar görev talimatlarını, lojistik bilgilerini WhatsApp'tan paylaşıyorlar. Müsteşarların, genel müdürlerin, daire başkanlarının dahil olduğu, devlet sırrı sayılabilecek meselelerin tartışıldığı sayısız WhatsApp grubu var. Sanırım en kötü durumda olan bakanlığımız İçişleri Bakanlığı. Emniyet teşkilatında terörden, organize suçla mücadeleye kadar her birimde WhatsApp üzerinden haberleşmek standart olmuş durumda. Resmi görev emirleri WhatsApp üzerinden veriliyor! Polisler WhatsApp'ı öylesine benimsemişler ki, ülkemizin en iyi korunan yeri olduğunu düşündüğümüz bir kurumun girişinde, ziyaretçilerin T.C. Kimlik fotoğraflarını GBT sorgulaması yapacak arkadaşlarına WhatsApp üzerinden gönderiyorlar! Ankara Emniyet Müdürlüğü, bir “WhatsApp Uyuşturucu İhbar Hattı" kurarak bu işlerden birazcık olsun anlayanları dehşete düşürdü! Resmi bir devlet kuruluşunun, yabancı bir ticari firmanın ürünü şehrin her tarafına astığı afişlerle “reklam etmesindeki" çarpıklık bir tarafa, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün bu uygulamayla Mark Zuckerberg'e (dolayısıyla bazı “Hayli yetkin" istihbarat örgütlerine) Ankara'nın uyuşturucu haritasını çıkartma imkânı verdiğinin farkında olmaması insanı kahrediyor.

Haydi siyasetçiler konuya uzak, haydi üst düzey bürokratlar çok hızlı gelişen teknolojiyi takip edip anlamakta zorlanıyorlar diyelim. Peki, bilgi işlemden sorumlu yöneticiler neden uyarmıyor kimseleri" Onların da meselenin tehlikelerinden aynı derecede bihaber olması ihtimali tüylerimizi diken diken ediyor.

Başta sayın İçişleri Bakanımız olmak üzere devlet büyüklerimize seslenmek istiyorum. Devlet işlerinde WhatsApp, Gmail, Hotmail, DropBox, OneDrive gibi “bedava" yabancı servislerin kullanımı derhal yasaklanmalıdır. Hatta devlet işlerinde bu uygulamaları kullanmaya ısrarla devam eden memurlara ağır cezalar getirilmelidir. Çin 2014'te başta gmail olmak üzere Google servislerini tamamen yasaklamadan önce sansür ettiği gibi 19 Temmuz 2017 itibarıyla WhatsApp'ı sansürlemeye başladı. Çin bir yandan da WeChat isimli kendi milli mesajlaşma uygulamalarının kullanımını teşvik ediyor. Rusya, Facebook alternatifi Vkontakte (vk.com) ve Google alternatifi Yandex'i destekliyor. Ukrayna Kırım ihtilafından sonra Rus istihbaratına karşı koyabilmek için 16 Mayıs 2017'de Vkontakte ve Yandex servislerine erişimi yasakladı. Hindistan 2016'da güvenlik gerekçeleriyle Google haritaların StreetView özelliğini bloke etti. Burada kaba bir yasakçı zihniyeti savunmuyorum. Sağlıklı, hızlı, beklentileri karşılayan alternatifleri üretmeden sadece yasaklar getirmek elbette çözüm değil. Şu ana kadar bu uygulamaların muadili onlarca yerli uygulama geliştirmiş olup onların arasından hangisini kullanacağımızı tartışıyor olmamız lazımdı. Zararın neresinden dönülse kârdır. Bir “çılgın" inşaat projesine ayrılan bütçenin onda biri bile bunların hepsini yapmaya yeter de artar bile! Yeter ki bu projeler, devlet hizmetine dair her alımı bir vurgun fırsatı gören ahlaksız kimselere teslim edilmesin.

  
Kaynak: Karar
http://www.karar.com/gorusler/salih-cenap-baydar-yazdi-o-uygulamalari-devlet-islerinden-hemen-temizleyin-622362