Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle yetkili Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili'nin hazırladığı iddianamede, Abdulmecit Baskın'ın 30 Eylül 1993'te gece kaçırılarak, ateşli silahla öldürüldüğü, cesedinin 3 Ekim 1993'te Ankara-Haymana yolu üzerinde bulunduğu belirtildi.

İddianamede, dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kemal Ağar, Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin, o dönemde dairede görev yapan Korkut Eken ile eski Özel Harekat Polisleri Ayhan Çarkın, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça, Ercan Ersoy, Seyfettin Lap, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Uğur Şahin ve Alper Tekdemir "şüpheli" olarak yer aldı.

Sanıkların, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın "cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında adam öldürmek, adam öldürmeye iştirak" suçundan "ağırlaştırılmış müebbet hapisle" cezalandırılmaları istendi.

Faili meçhul cinayet kurbanı Mecit Baskın'ın dosyasında zamanaşımı süresi bugün doluyordu.

İddianameden
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Altındağ İlçe Nüfus Müdürü Abdulmecit Baskın'ın 1993'te öldürülmesine ilişkin hazırladığı iddianamede, eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın'ın, "Güneydoğu'daki terörle mücadelede rol almak ve yeni personeli eğitmek amacıyla Özel Harekat Daire Başkanlığında oluşturulan grubun, sonradan Ankara'da bazı infazlar gerçekleştirdiğini" ve "dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın yapılan her eylemden haberi olduğunu" beyan ettiği belirtildi.

İddianamede, 3 Ekim 1993'te saat 12.00 sıralarında ihbar üzerine Ankara Haymana Yolu Yavrucak mevkisi yakınlarında, yolun 20-25 metre ötesindeki tarlada bulunan bir binanın arka tarafında Altındağ İlçe Nüfus Müdürü Abdulmecit Baskın'ın ateşli silahla öldürülmüş bulunduğu ifade edildi.

Baskın'ın eşi Raife Baskın'ın, 2 Ekim 1993'te Kavacık Polis Karakolu'na eşinin kaybolduğuna ilişkin ifade verdiği aktarılan iddianamede,
Raife Baskın'ın eşinin 30 Eylül 1993'te işe gittiğini, öğlen 12.00 gibi eve gelip tekrar gittiğini ve akşam dönmediğini bildirdiğine yer verildi.

İddianamede, Raife Baskın ile ailenin dostları Esat Canan, Abdullah Oktay ve Şerif Bedirhanoğlu'nun, cesedin bulunmasının ardından alınan ifadeleri özetlendikten sonra, Çarkın'ın beyanları aktarıldı.

Buna göre Çarkın, 26 Mart 2011'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ifadede, 1993 sonunda Ankara Özel Harekat Daire Başkanlığı emrine atandığını söyledi. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın talimatıyla Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin'in başkanlığında 60 kişilik özel ekip oluşturulduğunu anlatan Çarkın, sanık Ahmet Demirel'in de Şahin'in ardından gelen amirleri olduğunu ifade etti.

Ancak Demirel'in, ayrı bir grubun amiri olduğunu kaydeden Çarkın, kendisiyle birlikte Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Oğuz Yorulmaz, Ahmet
Sakarya, Ercan Ersoy, Enver Ulu, Seyfettin Lap, "Cengiz" isimli emniyet amiri, "Enver" ve "Ümit" adlı polis memurları, "Yusuf" adlı komiser ve Semih Sueri isimli sivil kişinin bulunduğu grubun doğrudan Şahin'e bağlı olduğunu anlattı.

Sueri'nin, Şahin'in fabrikatör bir arkadaşının oğlu olduğunu söyleyen Çarkın, bu kişiye polis kimliği verildiğini iddia etti.

Osman Gürbüz ve Duran Fırat isimli astsubay olduğunu bildiği kişilerin de Şahin ile sürekli bağlantılı olduğunu, Korkut Eken'in ise Emniyet Genel
Müdürlüğünde görev yaptığını anlatan Çarkın, özel harekat polislerinin seçimi ve eğitiminde görev alan Eken'in oldukça etkili olduğunu savundu.

Bu özel grubun Güneydoğu'daki terörle mücadelede rol almak ve yeni personeli eğitmek amacıyla kurulduğunu ifade eden Çarkın, grubun, sonradan ana amacının dışına çıktığını ve "Ankara'da bazı infazlar gerçekleştirdiğini" söyledi.

Abdulmecit Baskın'ın öldürülmesi

Çarkın, Abdulmecit Baskın'ın 1993'te sanıklardan Ahmet Akça tarafından öldürüldüğünü iddia ederek, Şahin'in talimatı üzerine Oğuz Yorulmaz, Seyfettin Lap, Ahmet Sakarya, Ahmet Demirel, Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Akça ile birlikte Altındağ Nüfus Müdürlüğüne gittiklerini, buradan Baskın'ı aldıklarını, ayrı bir araçla gelen Ayhan Akça ve Ziye Bandırmalıoğlu'na Baskın'ı teslim ettiklerini kaydetti.

Akça ve Bandırmalıoğlu'nun, Baskın'ı daireye götüreceklerini söyleyerek ayrıldıklarını anlatan Çarkın, birkaç gün sonra bu kişinin cesedinin
bulunduğunu belirtti.

"Bu kişinin ne amaçla öldürüldüğünü bilmediğini, teslim ederken öldürüleceğine ilişkin bilgisi olmadığını" ileri süren Çarkın, "sonradan Akça ve
Bandırmalıoğlu ile aralarında geçen sohbetlerden, bu kişinin o dönem hazırlandığı söylenen ölüm listesinde yer alması nedeniyle Akça ve Bandırmalıoğlu tarafından öldürüldüğünü" beyan etti.

İddianamede daha sonra Çarkın'ın 3 Haziran 2011'de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ifade özetlendi. Buna göre Çarkın, Ankara'daki savcıya, Özel Harekat Dairesine ilişkin öncekine benzer ifade verdi.

Korkut Eken'in Özel Harekat Daire Başkanlığı ile askeriye arasında irtibatı sağladığını söyleyen Çarkın, "bildiği kadarıyla Emniyet Genel Müdürü
Mehmet Ağar'ın yaptıkları her eylemden haberi olduğunu" savundu.

"Bu grupta görevliyken, zamanla nedenini anlayamadığı eylem ve işlerle karşılaştığını" ifade eden Çarkın, bunun sebebini sorduğunda İbrahim Şahin'in, "Bunlar devletin bekası ile ilgili işler. Ne dersek onu yapın" diyerek, fazla yorum yapılamayacağını söylediğini kaydetti.

İnfaz listesi

O arada Ankara'da bazı kamu görevlileri ile sivillerin infaz edildiğini, bunlara kendisinin de tanık olduğunu, bu sırada kendisine bir listeden bahseden Şahin'in "Bu listede bölücü örgütlere yardım ve yataklık yapan iş adamları ve bürokratların bulunduğunu, bunların mücadele için bertaraf edilmesi gerektiğini ve bunun da devletin bir kararı olduğunu" ifade ettiğini anlatan Çarkın, bu konuşmaların, Özel Harekatta görevli tüm personelin yüzüne yapıldığını savundu.

Çarkın, "Abdulmecit Baskın'ın nüfus müdürü olması sebebiyle PKK'nın dağ kadrosunda çalışan kişilere sahte nüfus cüzdanı verdiğinin, PKK adına çok önemli bir şahsiyet olduğunun" ifade edildiğini ve "bertaraf edilmesinin gerektiğinin belirtildiğini" söyledi.

Şahin'in talimatı üzerine 1993'te Yorulmaz, Özkan, Ersoy, Bandırmalıoğlu, Akça, Lap, Sakarya ve adını hatırlayamadığı birkaç kişiyle Altındağ Nüfus Müdürlüğü önüne gittiklerini, Akça ve Bandırmalıoğlu'nun Baskın'ı "soruşturma kapsamında alındığını" belirterek, teslim aldıklarını anlatan Çarkın, daha sonra kendilerinin Özel Harekat Daire Başkanlığına döndüklerini, Akça ve Bandırmalıoğlu'nun da buraya gelmesini beklediklerini kaydetti.

Ancak İbrahim Şahin'in kendisi ve Yorulmaz'a "Sizin burada ne işiniz var. Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu'nun yanına gitsenize" diyerek kızdığını ifade eden Çarkın, bunun üzerine Gölbaşı Ahlatlıbel tarafına Akça ve Bandırmalıoğlu'nun yanına gittiğini ve mekruk bir kulübede Baskın'ı ölmüş gördüğünü söyledi.

"Baskın'ın öldürülmesine o an kızdığını" belirten Çarkın, "Yorulmaz ve Akça'ya bu adamı alırken beraber olduklarını, böyle bir iş yaparken neden
haberleri olmadığını söyleyip, küfür ettiğini" savundu.

Çarkın, Akça ve Bandırmalıoğlu ile aralarında daha sonra geçen sohbetlerden Baskın'ın "ölüm listesinde ismi geçtiği için öldürüldüğünü"
duyduğunu, "Hatta bu olay için bir numara. En önemli kişiydi" dediklerini beyan etti.

İddianamenin devamında tutuklamaya sevk edilen Çarkın'ın nöbetçi hakimlik ile tutukluluk incelemesi ve yer gösterme işlemleri sırasındaki
beyanları da özetlendi.

Çarkın'ın, yer gösterme sırasında, Baskın alınmadan önce bazı özel harekat polisleri ile birlikte Altındağ Nüfus Müdürlüğünde keşif yaptıklarını
söyledi ancak Baskın'ın infaz edileceğini bilmediğini ileri sürdü.

İddianamede, yer gösterme işlemi sırasındaki tespitlerin, Çarkın'ın ifadeleriyle örtüştüğü kaydedildi.

Sabah