Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin birçok ilde yaptığı 114 yaşında #NâzımHikmetOlunmalı etkinliği Çanakkale’de Ece Ayhan Evi’nde yapıldı.

Nâzım Hikmet Kültür Merkezi Girişiminin düzenlediği etkinlik yoğun bir katılımla gerçekleşti. Etkinlik, yakın zamanda kaybettiğimiz yazar Tahsin Yücel için Nâzım Hikmet Kültür Merkezi tarafından yazılan "Yılkı insanlarının safındaki Tahsin Yücel’i unutmayacağız" başlıklı bildirinin okunması ile başladı. Ardından Komünist Parti Sanat Bürosu ve NHKM adına söz alan Asaf Güven Aksel ‘Nâzım Hikmet ile aynı safta olmak’ üzerine bir açılış konuşması yaptı.

'BİR AYDININ SAF TUTUŞU...'
"Şiiri, yaşamı, bütün bir ömrünü adadığı ilkeleri, hayat görüşü, mücadelesi, uğrunda çektiği acılar gibi olgulardan çıkaracağımız bir Nâzım Hikmet portresi var. Bu portreyi Nâzım Hikmet komünist olarak tanımlıyor. Onunla beraber dünyada öyle tanımlıyor" diyen Aksel, "Dolayısıyla burada Nâzım Hikmet olunmalı derken bir aydın kimliği ile, bir aydının saf tutuşuna, bir aydın duruşuna vurgu yapmak istiyoruz. Bütün etkinliklerimizin amacı bu çağrıyı yapmaktır" ifadeleriyle konuşmasına başladı.

'İHTİYAÇ DAHA FAZLA VE DAHA YAKICI'

Neden böyle bir çağrı yaptıklarını anlatan Aksel, "Her zamankinden daha fazla Nâzım Hikmetlere, Aziz Nesinlere ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz. Bütün dünya ve ülkemiz yoğun bir gerici, sermayeci liberal kuşatma altında. Artık akan kanın gündelik hayatın parçası olduğu, sahillere çocuk cesetlerinin vurduğu, caddelerde çocuk cesetlerinin yattığı, laikliğin yerle bir edilip diyanet fetvaları ile ülkenin yönetilmeye başlandığı, Cumhuriyetin yerinde yeller estiği, her gün işçi ölümlerinin artık sıradan vaka olarak haber değeri bile taşımaz hale geldiği, kadınlar üzerinde ki baskının ifade edilemez bir noktaya vardığı bir dönemden geçiyoruz. Bunların tamamına baktığımız zaman hem Türkiye'nin hem de genel olarak tüm dünyanın karanlık bir dönemden geçtiğini düşünüyoruz. İşte bu noktada Aziz Nesinlere ve Nâzım Hikmetlere ihtiyacımız her zamankinden daha fazla ve çok daha yakıcı" dedi.

Asaf Güven Aksel’in konuşmasının satırbaşları şu şekilde:

Nâzım Hikmet bütün yaşantısını bir parti üyesi olarak geçiriyor. Nerde olursa olsun Nâzım bir partiyi, bir örgütü savunuyor ve onun safında olmaktan başka övündüğü herhangi bir şeyin olmadığını söylüyor. Şiiri ile değil, oyunları ile değil bir partinin safında, bir mücadelenin neferi olmakla övünüyor. Bugün aydınlara kendilerini böyle bir övünç kaynağından mahrum etmemelerini öneriyoruz Nâzım Hikmet olunmalı derken.

Sonuç olarak, kendisini bir davaya adamak, kendisini adadığı davanın yürütücüsü olan bir partide örgütlenmek, o davanın yürütücüsü ve öznesi olan sınıfla birleşmek onun için en önemli şey. Hiç bir koşul altında bunlardan taviz vermeksizin bütün yaşamını ve yapıtlarını bu amaca uygun olarak yürütüyor. Bugün Nâzım Hikmet olunmalı derken kendiniz için Nâzım Hikmet olmalısınız, örgütlü bir mücadeleye girmeli ve bunun toplumsal model olarak yaygınlaşmasını sağlamalıyız.

Asaf Güven Aksel'in konuşmasının ardından etkinliğe katılan Nâzım dostları söz alarak görüşlerini aktardı. İlkokul eğitimini Bulgaristan'da almış olan Abdullah Şener, Nâzım Hikmet ile eğitime başladığı ilk yıllarda tanıştığını söyledi. İlkokul kitaplarının ilk sayfalarından Nâzım Hikmet fotoğrafları ve şiirlerinin olduğunu söyledi.

Şener, "Nazım Hikmet'e" başlıklı şiirini de seslendirdi:

Nazım Hikmet’e

Bursa’dayım.

Heykel’de yürüyorum.

Adım attıkça kaldırım ses ediyor.

Karşımda bir çınar bana sesleniyor

‘’hoş geldin, hoş geldin

Şehitler diyarından hoş geldin

Şöyle otur gölgeme, yaslan yeşil çimene

Sırtınıda ver yaşlanmış belime.

Oturalım, düz konuşalım.

Gelmişi geçmişi yaşayalım.

Bir zamanlar senin geldiğin gibi

Nâzım Hikmet’te geldi.

O da yasladı sırtını belime

Senin gibi gülüşü çoktu

Ama gizli gülüyordu.

Gelipte bana şiir okuyordu.

Yoksa sende mi okuyacaksın?

Yaşlı yüreğime taş mı koyacaksın?

Zaten kurumuş köklerim.

İçtiğim sular yetmiyor bana

Ne olur sende oku bir şiir

Oku da su ulaşsın yeşil yapraklarıma...’’

 

‘’Okuyayım büyük çınar okuyayım

Sana şiirden halı dokuyayım

Baksana güneşin ışıkları

Ne renkler atıyor halının üzerine

Ne de benziyor Nâzım Ustanın gözlerine

Hoşçakal Büyük Çınar hoşçakal

Senin yerinde olmak isterim

Geleni geçeni görmek isterim

Hiç olmazsa

Nâzım Hikmet’i yeni nesile göstermek isterim

Geldim gidiyorum işte

Gittiğim yolda yol boyunca kavaklar

Emdiğim hava şiire kokar

Yüreğim küçücükte olsa

Nâzım Hikmet’i saklar

Hoşçakal büyük çınar hoşçakal’’

Etkinlik yapılan söyleşinin ardından senaryosu Nâzım Hikmet’e ait olan "Aynı Mahallede İki Delikanlı" filminin gösterimi ile devam etti.

 

 

 

Kaynak: Haber.sol.org.tr