Nokta’nın olağanüstü gezi yazılarının sahibi Nazan Sürmeli, Flipinler’in başkenti Manila’nın trafiğini anlatırken “caddeler, kalp krizi geçirmek üzere olan şişman adamın tıkanmaya ramak kalmış damarlarını andırıyor” demişti.

İstanbul işte o adamın kalp krizi geçirmiş haliydi. Metrobüs, alelacele yapılmış bir bypass idi. Hasta ölmedi ama sağlığına da kavuşamadı. Koşup zıplayamıyor.

Bugün dünya “hayvan refahı” kavramını konuşuyor. Hayvan taşımacılığıyla ilgili Batı’da bağlayıcı yasalar var. Kesilmeye götürülen sığırların, tavukların kamyonla taşınmasında uluslararası standartlar söz konusu. Mesela tavuklar bizim metrobüste taşındığımız şekliyle istiflense aracın hayvan taşıma ruhsatı ilk trafik çevirmede iptal edilir, araç bağlanır, sürücü de hayvanlara eziyet suçundan ciddi ceza yer.

YAPANLARA YETERİNCE MİNNET ETTİK!

Olsun. İtişerek, kakışarak, tacize uğrayarak, ezilerek, ruhumuzu korumak için bedenimizi stand by konumuna alarak,  sayesinde ulaşabildik işimize, randevumuza. Bu kıymetli icraatından dolayı AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı’na oy verdik. Oy verdik. Oy verdik. Yine oy verdik. Hep verdik. Şükranlarımızı sunmaktan geri durmadık. Doğrusu borcumuzu ödedik. Artık biraz olsun şikayet etme salahiyeti kazandık. Metrobüs hakkında iki kem söz söylesek kimse bize “nankör” diyemez. Kem söz de değil aslında, imdat çığlığı.  

İstanbul’da oluşturulan rantın Türkiye’nin herhangi bir bölgesiyle kıyası mümkün değil. Bu fark edileli beri kentin büyümesi, yeni rant alanlarının oluşması için ne gerekiyorsa yapılıyor. Tüm mevzuat, müteahhitlerin önüne yatırıldı adeta. Ülke nüfusunun neredeyse üçte birinin tek şehire toplanmak üzere olduğu kaotik bir yerleşke çıktı ortaya.

METROBÜS RUTİNLERİ…

İstanbul’da günde yüzbinlerce yolcu, insan haklarına aykırı biçimde seyahat ediyor. Metrobüste fenalaşanlar görmek sıradan bir durum haline geldi.  Her otobüs kapasitesinin üç katı yolcuyla ilerlemek durumunda kalıyor.  Bu insan istifi nedeniyle kışın ısıtmaya gerek kalmıyor, yazın ise hiçbir klima yeterli gelmiyor.

Her durakta inmek isteyenlerle, binmek isteyenler arasındaki gerilim rutin. Otobüs durağa yaklaştığında insan akınında sürüklenerek içeri adeta tıkılıyorsunuz. Binme eylemi sırasındaki kadın feryatları da bir başka rutin. Asıl dram ise metrobüsün içinde başlıyor.

Herhangi bir Anadolu kentinde “taciz” olarak nitelenecek otobüs içi yakınlaşma düzeyi, metrobüste sıradan ve İstanbullu için taciz kategorisinde değil. Erkeklerle kadınların vücut vücuda temasından söz ediyoruz. Yapılan resmen yapışık seyahat.

TACİZİN TARİFİ METROBÜSTE DEĞİŞTİ!

Metrobüste taciz, ikinci kişinin vücudunuza yapışmış olması değil, eliyle yoklamaya başlaması. Türkiye’de taciz olaylarının patlama yaptığı ortamda sıradanlaşmaya başlayan Metrobüs tacizleri çoğu kadın için dayanılmaz boyutta. Yaşadıklarına Metrobüs içinde tepki veremeyenler,  özellikle sosyal medya üzerinden haykırıyor. Youtube’da “Zincirlikuyu sapığı” gibi durak ismi verilerek belli sapıkların videoları dahi var. Üçüncü kişiler kadınların tacize uğradığı ama bu tacize ses çıkaramadıkları videoları, tacizciyi teşhir işlevi görsün diye Youtube’a yüklüyor kimi zaman.

Sonuçta her geçen gün artan yoğunlukla Metrübos’te kabus yolculukları devam ediyor.

#Metrobus hashtagli sosyal medya paylaşımları durumun özeti:

İnsandan insana ısı transferi
(Bankacı, Kadın, 35)

Öylesine bir sıkışıklık düşünün. Aynı anda 5 ayrı insana temas ettiğiniz bir kucak kucağa hali. Cüppeli Ahmet Hoca “bir erkeğin kalktığı koltuğun sıcağı geçmeden kadının oturması (ya da tam tersi) zinhar caiz değildir” diyor ya. metrobüste vücut sıcaklıkları ayakta birbirine karışıyor, ya ona ne demeli. Hem boş oturak gören mi var. Ben şahsen 4 yıldır Allah’ın her iş günü metrobüse biniyorum. Daha koltuk minderlerinin rengini görmüş değilim.

Evimden çıkıp önce otobüsle Kozyatağı metro istasyonuna gidiyorum, oradan metroyla Metrobüs’ün Uzunçayır durağına ulaşıyorum.  Havanın buz kestiği bir kış günüydü. Ciddi soğuk yedim. Karnıma ağrılar saplanır halde Metrobüs’e bindim, daha doğrusu bedenimi içeri soktum. Şansıma da tam arkama soba gibi sıcak bir delikanlı düştü. Söylemesi ayıp popomu adama dayadım, benim bedenim benim tercihim diyeceğim ama bu sahiden benim tercihim değildi. Daha çok bir mecburiyet hali. Şirinevler’e kadar (İstanbul’un yabancıları için 22 durak) bu şekilde gittik. El alemin adamının sıcağı benim karın ağrılarıma o kadar iyi geldi ki anlatamam. 23 duraklık bir sıcak su torbası kürü adeta. Cüppeli Ahmet Hocayı bir yerde görürsem soracağım. Tedavi amaçlı olduğunda bir erkekten bir kadına ısı transferi caiz midir? Yoksa nikahım düşmüş müdür?

Koynuna girdiğim adamlar

(Yönetici Asistanı, Kadın, 27)

Metrobüste 3 tür insan kokusu var. Aşırı ter kokanlar, aşırı parfüm kokanlar, aşırı ter kokusunu bastırmak için aşırı parfüm sıkmış olanlar. Tecrübe edindikçe ter kokularını ayrıştırma konusunda mahirleşiyorum. Yıkanmadığı için kokanlar ile yediği baharatlardan dolayı kokanlar, vs, vs. Nerden mi bu kadar iyi biliyorum? Durun anlatayım:

Boyum genel ortalamanın biraz altında. Metrobüsün üst tutmaçlarına zor yetişiyorum. Payıma bir tutamaç düştüğü talihli günlerde dahi onca yolu kolum havada gidemiyorum. Koluma kan gitmiyor adeta. Zaten çoğunlukla metrekareye dokuz insan düştüğü için herhangi bir yere tutmak da gerekmiyor çoğu zaman. İçinde bulunduğun dokuz kişiden uzun boylu olanlar tutmaçlara asılıyor. Biz kısa boylular da onların koltuklarının altında seyahat ediyoruz. Sabah işe giderken ve akşam işten dönerken başka bir erkek. Bir gün kocam silahı çekip “söyle bugüne kadar kaç adamın koynuna girdin, kahpeee!” diye bağırsa “en az 100” desem abartmış olmam.

Baldırımdaki sert cisim

(Yazılımcı, Erkek, 29)

“What happens in Vegas stays in Vegas” diye bir söz var. Yani Vegas’ta olan, Vegas’ta kalır. Vegas’ta her türlü halt yenir, ama hiç bir şey olmamış gibi evine dönersin.

Vegas için geçerli olan metrobüs için de geçerli. Metrobüste yaşanan metrobüste kalmalı. Ancak yine de yaşadığım bir olayı birilerine anlatmadan travmam geçmeyecek. Yine o “Kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan sabahlardan biri. Çift kaşarlı tostun ekmek ve kaşar samimiyetinde ilerliyoruz. Anadolu yakası istikametinden köprüye girdiğimizde sol baldırımda silindir şeklinde sert bir cisim hissettim. Aklımdan her ihtimal geçiyor. Ter topuğumdan çıkıyor, görmelisiniz. “Allah’ım ne olur şemsiye sapı olsun” diye dua ediyorum içimden. Tenis raketi sapı da olur yeter ki başka bir şeyin sapı olmasın. Zorlasam dönüp bakabilirim ama cesaret edemiyorum. Ya ortada şemsiye ya da tenis raketi yoksa. Bunu kaldırabilir miyim? Sıkışık köprü trafiğinde geçen 3-4 dakikalık süre geçmek bilmedi ve Avrupa Yakasına geçtiğimizde sert cisim gitmişti. Otobüsten kimse inmediğine göre.. Bir sapığın boğaz köprüsünde orgazm olma fantezisine meze olduğum düşüncesi beni yiyip bitiriyor. Keşke orada yüzleşseydim diyorum şimdi. En azından burada yazmak iyi geldi kirletilmiş ruhuma.

Ellenmenin 50 tonu
(Yüksek lisans öğrencisi, Kadın, 23)

“Metrobüsün çok sıkışık olmasından daha kötü ne olabilir?” diyenlere cevabım hazır. Az sıkışık olması. Bazı sürücüler artık sabah karısına kızdığından, kredi kartı borcunu ödememiş olmaktan mı, yoksa genel olarak lanet olsun bu hayata kafasını mı yaşadığından bilmemem ama çok sert kullanıyor altındaki mereti. Ani kalkışlar, ani firenler. İnsanlar da ellerinde bir telefon, çıt çıt, vıt vıt. Ani firende haliyle herkes birbirinin üzerine uçuyor. Ben Yüksek Lisans için iki yıldır düzenli olarak metrobüsle karşıya geçiyorum. Vallahi ellenmenin 50 tonunu yaşadım bu ani frenlerde. Kimseye de bir şey diyemiyorsun. Objektif olmak gerekirse adam yere kapaklanmamak için ilk bulduğu şeyi tutuyor. O şey bazen senin bir tarafın oluyor. Yalnız eminim ki bazıları açısını ayarlıyor ve ilk frende hedefine dalıyor. Evet iki yıllık tecrübem neticesinde bunu rahatlıkla söyleyebilirim.

İlk deneyim

(Lise öğrencisi, Kadın, 15)

İlk cinsel deneyimlerimi Uzunköprü’den başlayarak metrobüste yaşıyorum desem yeridir. Üç dört kız her sabah beraber metrobüse biniyoruz ve dört bir tarafımızdan aşırı temas, yapışma ve sürtünmeler eşliğinde ilerliyoruz. Binmekten başka çare de yok. Artık iş arsızlık boyutuna geldi ve geyiğini bile yapmaktayız. Utanç verici kuskunç bişey. İnsanlara yanaşma da diyemezsin, onun arkasındaki de ona yanaşık. Böyle bir hayvanlar alemi durumu.

METROBÜSÜN İCADI

İnsanların evlerine ulaşamamaya başladıkları dönemde İstanbul’u ortasından yarıp geçen E5 yoluna Türk usulü çözüm getirildi. Yolun ortasındaki bölüm iptal edilip, iki şeritli yeni bir yol yapıldı. Bu yoldan giden bildiğimiz körüklü otobüslere de metrobüs dendi. Haliyle E5’in diğer şeritleri daraldı. Bunu çözmek için pekçok otobüs hattı iptal edildi. Halk metrobüse mecbur kalınca, günlük yüzbinlerce yolcu metrobüslük oldu.

NOKTA |


http://www.noktadergisi.info/dergi/sayi-47-11-17-nisan/metrobus-cinselligi-h12457.html