İstanbul- Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, yaptığı yazılı açıklamada, bugün, kamuoyunda sözde ''Ergenekon Terör Örgütü'' olarak bilinen davada, daha önce 7 ay tutuklu kalıp serbest bırakıldıktan sonra, mahkemece ikinci kez tutuklanışının yıl dönümü olduğunu kaydetti.

Hurşit Tolon, 1 Temmuz 2008'de gözaltına alınıp, 6 Temmuz'da tutuklandığını ve 7 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildiğini anlatarak, tutuksuz devam eden 2,5 yıllık yargılama sürecinde, duruşmalara katılma zorunluluğu bulunmadığı celselere dahi birçok kez kendi isteğiyle katıldığını, adli kontrol tedbirine hiçbir riayetsizliğinin de söz konusu olmadığını aktardı.

Aradan 3,5 yıl geçtikten sonra mahkeme huzurunda kendisini ifade etme olanağına kavuştuğunu belirten Tolon, avukatlarıyla yaptıkları savunmada, ''iddia makamının tüm ithamlarının asılsız olduğunun tereddüte mahal bırakmayacak şekilde kanıtlandığı'' görüşünü dile getirdi.

Tolon, ancak, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un 6 Ocak 2012'de tutuklanmasından sadece 4 gün sonra, ''dosya kapsamında tutuklanmasını gerektirebilecek hiçbir olumsuz gelişme bulunmamasına'' rağmen, iddia makamının talebi üzerine, ''cebir ve şiddet kullanarak TC Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya ve görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belgeleri veya vesikaları temin etmek'' isnadıyla mahkemece yeniden tutuklanmasına karar verildiğini kaydetti.

Mahkemenin yeni delil diye tutuklama kararına gerekçe gösterdiği ve ''devlet sırrı'' olduğunu ileri sürdüğü gizli belgelerin, Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü'nün 14 Aralık 2010 tarihli yazısıyla yürürlükten kaldırılan talimat ve yönergelerden olduğunu savunan Tolon, ''Dosya kapsamına baktığımızda, şahsıma isnat edilen tüm suçlamaların oğluma ait evde, yokluğunda yapılan yasa dışı arama sırasında bulunduğu ileri sürülen Elba marka 2 adet CD'ye dayandırıldığı açıktır'' ifadelerini kullandı.

Tolon, emniyet görevlilerince yapılan yasa dışı aramayla ilgili olarak oğlu Ali Tolga Tolon ve avukatlarınca yapılan suç duyurularında, savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiğini aktararak, şöyle devam etti:

''Yargılamanın ulaştığı bu aşamada tutukluluğumun devamını gerektirebilecek somut hiçbir delil bulunmamasına rağmen, ikinci tutukluluğumun da birinci yılını tamamlamış bulunmaktayım. Bu durumda artık yargılandığım mahkemeden adil bir kararın çıkmasını beklemiyorum. Mahkemenin, son olarak iddia makamının bugüne kadar gösterdiği tüm tanıkları dinlemesine rağmen, aralarında tarafımca dinlenilmesi talep edilenlerin de yer aldığı toplam 778 tanığının dinlenilmesi talebini reddetmesi de maddi gerçeğe ulaşmak yerine, düzmece deliller ve etkin pişmanlıktan istifade etmek isteyen gizli tanıklarla sanal bir terör örgütü yaratma çabası içerisinde hareket ettiğini ortaya koymuştur.''

Tolon, yasa dışı hiçbir faaliyeti olmadan TSK'da 43 yıl fiilen ülkesine ve milletine onur ve gururla hizmet ettikten sonra, şimdi pek çok suçsuz ve günahsız insanla birlikte ''tutsaklığını sürdürdüğünü'' aktararak, şunları kaydetti:

''Suçum ne?' diye sorduğumda; yaşantım boyunca Atatürk ilkelerine bağlı kalarak, ülkemizin bağımsızlığını ve bölünmez bütünlüğünü savunmak, ulusumuzun ve TSK'nın onurunu korumak için verdiğim haklı mücadele olduğu yanıtına ulaşıyorum. Söz gelimi; 2003'te, Türk askerinin başına Irak'ta çuval geçirilmesi hadisesi karşısında, o sırada ABD'de yapılacak Irak Merkezi Kuvvetler Komutanı'nın devir teslim törenine TSK'yı temsilen katılmaksızın, bu son derece çirkin davranışı bir basın açıklamasıyla kınayarak, eşimle derhal ülkeme geri dönmem ve 5 özel harekat mensubunun, Türkiye'den Bağdat'a, Büyükelçiliğimizin korunması amacıyla giderken, BM kararları doğrultusunda ABD'nin kontrolü ve sorumluluğu altında bulunan Musul yakınlarında haince pusuya düşürülerek şehit edilmesi karşısında, duygu ve düşüncelerim sorulduğunda, 'Biz de bunu not ediyoruz' şeklinde açıklamada bulunmam, bu davranışlarıma örnek olarak gösterilebilir. Anlaşılan o dur ki; bu açıklamalarım bazı iç ve dış çevreleri rahatsız ederek, tutsaklığımın, hukuksal olmasa da fiili koşullarını yaratmaya yetmiştir.''