Ankara- Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinin iptal edilmesini değerlendirdi.

 

'Kapalı kapılar ardında belki içki içebilirsin, elindeki kadehi gizleyebilirsin'

"Biz resepsiyonları niye iptal ettiniz diye eleştirmedik" diyen CHP Genel Başkanı, "Birisi kalkmış diyor ki, 'ne demek efendim resepsiyonda elimize kadeh alacak Cumhuriyeti öyle mi kutlayacağız' diyor. Senin Cumhuriyet anlayışın buysa biz o anlayışa karşıyız. Kapalı kapılar ardında belki içki içebilirsin, elindeki kadehi gizleyebilirsin ama Cumhuriyeti gizleyemezsin. Cumhuriyete sonuna kadar sahip çıkacağız" dedi.

'Yasakladılar, koşa koşa düğünlere gittiler'

"Senin maskeni indireceğim. Cumhuriyeti yasakladın koşa koşa düğünlere gittin" diyerek tepkisini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: "Bizim eleştirdiğimiz siz Cumhuriyeti okullarda niye yasaklıyorsunuz. Öğrenci şiir okuyacak, vay efendim yasak. Çocuklar Cumhuriyeti kutlayacak, siz bunu yasaklıyorsunuz, neyi yasakladığınızın farkında mısınız, biz bunu eleştiriyoruz. Bunu yasakladılar, ondan sonra koşa koşa düğünlere gittiler, bunların anlayışı bu, milleti kandıracaklarını sanıyorlar. Senin maskeni indireceğim. Cumhuriyeti yasakladın koşa koşa düğünlere gittin. Adama sormazları mı bu ikiyüzlülük nedir? Bu riya nedir? Yasakladıysan evinde otur o zaman? Düğünde dernekte senin ne işin var, vatandaşa gelince yasak, düğüne derneğe gelince koşa koşa gidersin. Bunların Cumhuriyet anlayışı bu, bunu şiddetle reddediyorum."

 

'Niye Genelkurmay Başkanı'nın arkasına saklanıyorsun?'

CHP Genel Başkanı, "Diyor ki, biz bu kararı Genelkurmay Başkanımızla beraber aldık. Genelkurmay Başkanı senin onay makamın mı? Sen niye Genelkurmay Başkanı'nın arkasına saklanıyorsun. Sen Başbakan değil misin" diye sordu.

24 askerin şehit olmasının ardından Meclis'te AKP'nin isteği üzerine gizli görüşme yapıldığını belirten CHP Genel Başkanı, ilk görüşmeye Başbakan'ın katılmadığını hatırlattı. İkinci görüşmeye Başbakan'ın katılacağının ifade edildiğini kaydeden CHP Genel Başkanı, "Genel görüşmenin ikinci bölümü yapıldı, Sayın Başbakan yine ortalıkta yok. Buradan soruyorum, terör 30-35 yıldır Türkiye'nin gündeminde. Türkiye'nin en kronik sorunlarından birisi. Parlamentoya gelmeyip, kaçan da sensin. Parlamentodan kaçan bir Başbakan olabilir mi? Parlamentoya hesap vermekten korkan bir Başbakan olabilir mi" diye sordu.
 

'Sıfır terörle devralacaksın, ülkeyi 10 yılda kan gölüne çevireceksin'

"Senin dinlemeye niyetin yok, bu sorunu çözmeye niyetin yok. Terör gibi bir konuda hükümet programında bir cümle olmazsa, sen kimle uğraşacaksın, terörü nasıl sonlandıracaksın?" diye soran CHP Genel Başkanı, şöyle dedi: "Sıfır terörle devralacaksın ülkeyi 10 yılda kan gölüne çevireceksin bu ülkeyi ondan sonra seçim sırasında kendi özel temsilcini göndereceksin, saygılarını sunacaksın, terör yapmasınlar biz seçime gidiyoruz diyeceksin, arkasından da milletin gazını alayım diye Meclis'te genel görüşme açacaksın ve genel görüşmeye katılmayacaksın."

'Siyasal iktidar şehitlerin tek sorumlusu'

Terörü hükümetin çözemeyeceğini savunan Kılıçdaroğlu, "İradesi de yoktur. Çünkü gücü yoktur. Çözüm üretmeyen, parlamentodan kaçan bir siyasal iktidar bütün şehitlerin tek sorumlusudur. Varsa terör, terör sonucunda hayatını kaybedenler varsa bunların tek bir sorumlusu vardır; AKP Hükümeti'dir" dedi. "AKP'nin çözümü ne" diye soran CHP Genel Başkanı, şöyle dedi: "Bütün sorumluluklar hep başkalarına ait. Sorumluluk AKP Hükümetine ait değil. Allah aşkına istihbaratını, gücünü başka ülkelerin ellerine tahsis eden bir iktidar böylesine bir devasa sorunu çözebilir mi? Çözemez. Sorumluluğu hep başka yerlerde arayıp kendi üstte kalan bir siyasi anlayış, bu anlayışı gittiğiniz her yerde anlatın. Böyle kepazelik böyle rezalet olmaz. Sıfır terörle devralacaksınız, terör batağını ülkeye sokacaksınız, sonra çıkacaksınız başkalarını suçlayacaksınız. Bu iktidar değil 10 yıl, 50 yılda kalsa bu sorunu çözemez."

AKP'ye çağrıda bulundu

AKP'ye çağrıda bulunan CHP Genel Başkanı, "AKP bizim çözümlerimizi beğenmeyebilir, yetersiz görebilir. O zaman kendisine bir çağrıda bulunuyorum. Senin çözümlerin ne arkadaş, getir, biz destek vereceğiz sana, getir. Eminim getiremeyecek" dedi.

 

Van depremi

CHP Genel Başkanı, Van'da gerçekleşen depremden sonra yaşananları değerlendirdi. Van'a gittiklerini, sorunları dinlediklerini hatırlatan CHP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ı eleştirerek, şöyle dedi: "Hükümetin İçişleri Bakanı'da oradaydı. Orada çadır sorunu gündeme getirildi. Biz bunu siyasi malzeme konusu yapmadık. Yaralar sıcaktı. Ama biz daha oradayken Sayın Beşir Atalay bir açıklama yaptı, 24 Ekim 2011. Şöyle diyor; ulaşılmadık hiçbir yer kalmadı. Hiç eksik kalmadı. Ben oradayım, vatandaşlar çadır istiyor. Beyefendi Ankara'da oturuyor, kim bilir birilerine haber vermek için herhalde Ankara'dan ayrılmak istemiyor. İki gün sonra ayın 26'sında Başbakan konuşuyor, 'ilk 24 saatte birtakım eksiklikler oldu'. Kim doğruyu söylüyor, biri Başbakan, biri Başbakan yardımcısı. Ankara'da oturup ahkam kesiyorlar."
 

Başbakan'ı eleştirdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Vali mi veriyor bu binaların ruhsatlarını, kim bilir hangi belediyeler verdi" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Allah Allah uzayda yaşıyor herhalde. Bu belediyelerin seçimle geldiğini Başbakan biliyor herhalde. Kim bilir hangi belediyeler verdi, ben söyleyim, hafızasını yenilesin. Londra Belediye Başkanı Erciş'teki binanın ruhsatını verdi. Siz nasıl bilmezsiniz, senin belediye başkanın verdi bu ruhsatı" dedi.

"Gazetelerde, bir müteahhit bulmuşlar. Manşetlerde bu müteahhit. Herkes ona saldırıyor" diyen CHP Genel Başkanı, "Buna ruhsatı veren kim, denetleyen kim, binayı yapan kim, önce bunlara bak. Bunlar sorgulanmaz, neden, hükümet alınır. O belediye başkanı kim? Şimdi milletvekili, hangi partide" dedi.
 

Erciş Cumhuriyet Başsavcılığı'na verilen dilekçeyi gösterdi

Erciş Cumhuriyet Başsavcılığına verilen dilekçeyi grup toplantısında gösteren Kılıçdaroğlu, "Altında 14 tane inşaat firması müteahhidin imzası var. Belediye başkanını suçluyorlar, depremden önce, 8 Mart 20111" dedi. CHP Genel Başkanı, şöyle dedi: "Erçiş Belediye Başkanı'nı suçluyorlar. Suç duyurusunda bulunuyorlar. Savcılık herhalde gereğini yapmıştır, ne yapmıştır, Belediye Başkanı hakkında soruşturma açmak için İçişleri Bakanı'nın izin vermesi lazım. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a soruyorum, bu başvuru üzerine sen soruşturma izni verdin mi, vermedin mi? Verdinse çık söyle. Vermediysen niye vermediğini söyle. Diyordu ya kim bilir hangi belediye başkanı bu ruhsat iznini verdi, kim bilir değil, sen biliyorsun. Biliyorsun da milleti kandırmak istiyorsun. O belediye başkanı şimdi senin koltuğunun altında, milletvekilliği yapıyor."
 

'İthal Maliye Bakanı'

Deprem vergilerine değinen CHP Genel Başkanı, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in 28 Ekim'de yaptığı açıklamayı hatırlatarak, "Diyor ki, topladık deprem vergilerini bununla güzel şeyler yaptık, diyor, yollara gitti, diyor. Bu bakanın bütçenin ne olduğundan haberi yok. Bütçelerde birlik ilkesi vardır, okullarda öğretirler. Ama Maliye Bakanı, ithal Maliye Bakanı olduğu için ama İngiltere'de de var arkadaşlar" dedi.
 

'Hortumcu hükümet'

Deprem vergilerinin nerelere harcandığının sorulması gerektiğine işaret eden CHP Genel Başkanı, "Cevap veriliyor mu, verilmiyor. Sizin vergilerinizin hesabı size verilmiyorsa o ülkedeki hükümet hortumcu hükümettir" dedi. "İçişleri Bakanı var, Allah akıl fikir versin" diyen CHP Genel Başkanı, "Çadırlarla ilgili espri yapmış" dedi.
 

'Kabinenin köstebeği'

Yurt dışından gelen yardım taleplerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "24 Ekim 2011 Hüseyin Çelik basın toplantısı yapıyor, Van kahramanı Hüseyin Çelik ama Van'a gidemeyen Hüseyin Çelik" dedi. Çelik'in dışarıdan gelen yardım taleplerine ilişkin, "Biz kabul etmedik, biz kendi imkanlarımızla bu felaketin üstesinden gelebiliriz" dediğini hatırlatan CHP Genel Başkanı, "Hüseyin Çelik bunu söyledi. Senin söylediğinden daha beterini kabinenin köstebeği söyledi. Ona sordular, niye yardım almıyorsunuz. Tabi diyor, öncelikle kendi potansiyelimizi görmek amacıyla arama kurtarma yardım ekipleri bekletiliyor. İnsanın hayatıyla kumar oynamak, böyle bir şey kabul edilebilir mi" şeklinde konuştu. Depremde ölenlere dikkat çeken CHP Genel Başkanı, "Depremden ölenlerin vebali bu adamların omuzlarında. Bir tane müteahhit buldular, bütün hesabı onun sırtına yükleyecekler, buna izin verecek miyiz, hayır. Bunun hesabını hükümetten soracağız, o ihaleler kime verildi" dedi.

'Sen Başbakan değil misin?'

Bir pasaj okuyacağım diyen Kılıçdaroğlu, "Bizi asıl yıkan depremin kendisinden çok depreme karşı gerekli hassasiyetin gösterilmemiş olmasıdır. Van depreminde bunu bir kez daha tecrübe ettik, kim söylüyor bunu" diye sordu. CHP Genel Başkanı'nın sorusu üzerine salondan "Muhalefet partisi" sesleri gelince Kılıçdaroğlu, "Ben değil, muhalefet değil. 9 yıldır Başbakanlık yapan Recep Tayyip Erdoğan. Sen Başbakan değil misin? Sadece ceplerini düşünenler ülkenin nereye gittiği konusunda hiçbir zaman güven vermezler" dedi.
 

'Sana gül mü vereyim'

Başbakan'ın sözlerini, "Çaresizliğin itirafı" olarak niteleyen CHP Genel Başkanı, "Sen çaresizsen Başbakanlık koltuğunu niye işgal ediyorsun. Bunu söyleyince vay efendim istifaya davet ediyor, davet etmeyim de sana gül mü vereyim, Başbakanlık şikayet merci mi? Şikayet edeceksen sen orada niye oturuyorsun. Şikayetlerinde samimi değil, samimi olsa önce o belediye başkanından tutar partiden ayrıl der, görecesin onu da koruyacak" dedi. Erdoğan'ın G-20 toplantısına katılacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, toplantının konuları arasında yolsuzluk olduğunu söyledi. AB İlerleme 2011 Raporu'nu okuyan CHP Genel Başkanı, "Recep Tayyip Erdoğan G-20 toplantısında yolsuzluk konusunda ne konuşacak" dedi.
 

Başbakan'a yanıt

Deniz Feneri konusunda özel koruma olduğunu kaydeden CHP Genel Başkanı, "Rüşvet defterini gönderiyorum kendisine bugün demiş ki, efendim rüşvet defteri diyor bana, onlar kağıt, diyor. Defterin kağıttan yapıldığını da bilmiyor, ne diyeyim. Defterin fotokopisini gönderiyorum ben sana, defter göndermiyorum ki, sen gereğini yaptın mı diyorum, tık yok. Sahip çıkıyor. Çünkü yolsuzlukları koruyarak iktidarda kalacağını düşünüyor. Kul hakkı yemek en büyük günahtır. Bunlar da kul hakkı yiyor" diye konuştu. Kurban Bayramı'nın yaklaştığını belirten CHP Genel Başkanı, Başbakan'a, "Sayın Başbakan, bizim vatandaşlarımız gönül huzuru içinde kurbanlıklarını Deniz Feneri'ne bağışlasın mı, bağışlamasınlar mı" diye sordu.

Deniz Feneri

Hukukun üstünlüğünün herkese lazım olduğunu belirten CHP Genel Başkanı, "Deniz Feneri davasında insanlar serbest bırakıldı. İddianame ortaya çıkmadan bu sayın yargıçlar delillerin toplandığını nereden öğrendiler? Ama karar veriyorlar. O yargıçlar siyasi karar veriyorlar. Peki öbür davalar, niye serbest bırakmıyorsun. Ankara mı doğru söylüyor, Silivri mi? İkisi de doğruyu söylemiyor. Silivri'de hukuksuzluk var" ifadesini kullandı.

"Bir Silivri öyküsü anlatacağım" diyen CHP Genel Başkanı, 28 Ağustos 2009'da bir gazetecinin gözaltına alındığını, tutuklandığını belirterek, şöyle dedi: "Bir yıl sonra yargıcın karşısına çıkıyor. Diyor ki, örgüt üyesi isem ne yaptığımı açıklama getirilmesini talep ettim. 14 Haziran 2011'de tahliye edildim. Şunu söylüyor, yaklaşık 2 yıl süren tutukluğumun 52 yaşında çok sayıda kronik sağlık sorunu olan biri olarak sağlığımın üzerinde yeni hasarlar yarattığını söyledim. Hapishanede yatıyor. 2 yıl sonra tahliye ediliyor. Bu gazeteci arkadaşımız Tuzla Aydınlı Mezarlığına sessiz sedasız ölümünden sonra defnediliyor. Gazeteci, çevirmen Suzan Zengin. Yaşamını yitirdi. Bunlar AKP'nin kurbanları. Böyle adalet olmaz." Milletvekillerinin Kurban Bayramını kutlayan Kılıçdaroğlu, bayramın birinci günü Van'da olacağını söyledi.

Başbakan'a kitap gönderecek

Elindeki kitabı gösteren ve Başbakan'a göndereceğini açıklayan CHP Genel Başkanı, "Şu Kitap var. 2008'de Depremde Sorunlar ve Çözümler diye basmışız bunu da Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a göndereceğim. Bakalım buna da kağıt diyecek mi" şeklinde konuştu.

cumhuriyet