Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları illere yapılan uçak seferlerinde anonsların Türkçe ve İngilizce'nin yanı sıra Kürtçe de yapılması için davaya ilgili kurumlardan olumsuz yanıt geldi...
Haber: İSMAİL SAYMAZ -

RADİKAL - Diyarbakırlı Avukat Mahsuni Karaman, Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları illere yapılan uçak seferlerinde anonsların Türkçe ve İngilizce’nin yanı sıra Kürtçe de yapılması için dava açtı. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ise, “ Türkiye Devleti; ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” diyerek, resmi dil dışında anons yapılamayacağını savundu. Resmi dil olmadığı için Kürtçe anons talebinin “makul” olmadığını iddia eden DHMİ, “her yolcu kendi dilinde ve lehçesinde anons talep ederse havaalanı işletiminin yaşayacağı kaos ve fiili imkansızlık aşikardır” dedi. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) ise uçuşta kullanılacak dile ilişkin bir düzenleme veya yasaklama olmadığını kabul ederken, “Türkiye sınırları içinde birbirinden farklı dil ve kültürlere sahip birçok vatandaşın olduğu da göz önünde bulundurulduğunda her vatandaşın dili ve kültürüne uygun bir uygulama yapılmasının mümkün olmayacağını” kaydetti.





Avukat Mahsuni Karaman

Diyarbakır’da yaşayan Avukat Mahsuni Karaman Kürt illerine ve bölgeye sefer yapan uçaklarda Kürtçe anons da yapılması amacıyla DHMİ ve SHGM’ye başvurdu. İki kurum süresi içinde yanıt vermeyince Karaman işlemin iptali için Ankara 9. İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Karaman, dava dilekçesinde, mesleki faaliyetleri nedeniyle ayda birkaç kez hava yoluyla Ankara, İstanbul ve İzmir’e gidip geldiğini belirtti. Uyarı, anons ve ikazların Türkçe ve İngilizce yapıldığını kaydeden Karaman, “Kürt vatandaşlarımızın yaygın olarak kullandığı dilin Kürtçe olması, yolcuların Türkçe, hele İngilizce’yi bilmemesi büyük problemler ve güvenlik zafiyeti yaratmaktadır. Uçuş öncesi, sırası ve sonrasındaki uyarı ve anonslar; ana dili Kürtçe olup Türkçe ve hele İngilizce bilmeyenlerce anlaşılmamaktadır. Örneğin, telefonların kapalı tutulması yönündeki uyarı, en iyi Türkçe anlayan tarafından, ‘Telefon ile konuşmama’ olarak anlaşılmakta ve uçuş boyunca telefonlar açık tutulabilmektedir” dedi.

DHMİ: KÜRTÇE ANONS MAKUL DEĞİL
Bunun üzerine mahkeme iki kurumdan da savunma istedi. DHMİ’den gönderilen savunmada; “Davacı hukuk fakültesi mezunu ve avukatlık yapan biri olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili olan Türkçe’yi bilmediğini iddia edemeyeceğine göre şahsi olarak uyarı, anons ve ikazlar nedeniyle sıkıntı yaşadığını kanıtlayamaz. Siyasi mülahazalarla açıldığı aşikar olan bu davada menfaat koşulu oluşmadığından davanın reddi gerekir” denildi. ‘Uçuş Bilgi, Anons ve Danışma Hizmetleri İşletme Talimatı’na göre anonsların Türkçe ve İngilizce yapılacağı yönünde düzenleme bulunduğu belirtildi. Anayasa’nın üçüncü maddesinde, “Türkiye Devleti; ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” denildiği kaydedilen savunmada, “Dünyadaki uygulamalarda olduğu gibi anonsların resmi dilimiz ve uluslararası havacılık dili olan İngilizce yapılması zorunluluktur. Resmi dil olmadığından Kürtçe anons yapılması makul bir talep olarak kabul edilemez” denildi. Türkiye’de Ocak-Ekim 2014 arasında iç ve dış hatlarda 144 milyon insanın uçtuğu vurgulanan savunmada, şöyle denildi:
“Bu rakamlar davacının havaalanlarında uçuş güvenliği olmadığı ve Türkçe bilmeyenlerin zor durumda kaldığı yönündeki iddiasını çürütür niteliktedir. 144 milyon içinde Kürtçe, Türkçe ve İngilizce’den başka dillere hakim olan çok sayıda yolcunun olduğu düşünüldüğünde her yolcu kendi dilinde ve lehçesinde anons talep ederse havaalanı işletiminin yaşayacağı kaos ve fiili imkansızlık aşikardır.”

DÜZENLEME YOK AMA YİNE DE YASAK
SHGM’den gönderilen savunmada ise; Uçakla Ticari Hava İşletmeciliği Operasyon Usul ve Esasları Talimatı’nın ‘Yolculara Brifing Verilmesi’ başlıklı 60. maddesine göre, yolculara hangi dilde brifing verileceğine dair bir düzenlemenin bulunmadığı belirtildi. Mevcut uygulamada anons, ikaz ve uyarıların Türkçe ve İngilizce yapıldığı belirtilerek, “Havacılık işletmelerinin kendi politikalarına göre uçuş yapılan ülkelerin resmi dillerine göre de yapılabilmektedir” denildi. Avukat Karaman’ın Türkiye’nin tek iline özgü, bölgesel nitelikle ve bireysel bir talepte bulunduğu belirtilerek, “Türkiye sınırları içinde birbirinden farklı dil ve kültürlere sahip birçok vatandaşın olduğu göz önünde bulundurulduğunda her vatandaşın dili ve kültürüne uygun bir uygulama yapılmasının mümkün olmayacağı değerlendirilmektedir” denildi.
Avukat Mahsuni Karaman, bir düzenleme olmadığı halde İngilizce anons yapıldığını belirterek, “Ancak kendi vatandaşına yönelik böyle bir kabulü öngörmüyor. Bunun ne uluslaraarası hukukta ne de pozitif hukukta yeri var. Yasaklayıcı bir hüküm de bulunmuyor. Tamamen keyfi bir uygulamadır” diyor.


http://www.radikal.com.tr/turkiye/ucaklar_da_bolunmez_bir_butundur_kurtce_anonsa_izin_yok-1243286