Kız çocukları nesne değildir, oğlunuza alamazsınız!

Ne zaman ki “Hadi oğlum bi makas al şu kızdan”, “Sana hangi kızı alalım”, “Göster amcalara pipini!”şeklindeki cümleleri sarf etmekten vazgeçeriz, işte o zaman toplumun başına musallat edilen cinsiyetçi yaklaşımdan, “yüceltilmiş erkeklik” vebasından kurtulmaya bir adım yaklaşmış oluruz.

“Erkek” evladı olan ebeveynler! Bilir misiniz ki siz espri yaptığınızı düşünürken, o sırada kadına tacizi, şiddeti, tecavüzü kendine hak gören bir bireyin yetişmesine uygun zemin hazırlıyor, çocukların sünger gibi olan bilinç altını oya gibi işliyorsunuz!

Üstelik, bilerek ya da bilmeden verdiğiniz cinsiyetçi eğitim anlayışı, “aslan parçanızın” cinsel kimliğine zarar veriyor olabilir. Toplumun cinsiyetlere yüklediği hatalı kodlar, hem erkek hem de kız çocuklarının gelişimini olumsuz etkiliyor, onları tek tipleştiriyor, yaratıcılıklarına ket vuruyor.

El birliğiyle körüklenen cinsiyetçi anlayış, anne babaların hatalı tutumlarıyla besleniyor, içselleştirilen yanlış dil, birçok adeletsizliğin önünü açıyor. Uzmanlara göre aslolan, çocuğu yetiştirirken, cinsiyetin değil insani değerlerin altını çizmek. Zira, anne baba çocuğa nasıl davranıyor, ona nasıl cinsel kimlik ve roller yüklüyorsa, yetişkin olduğunda bunların etkisiyle hareket ediyor.

BU KADAR ZIT CİNSEL KİMLİK ANLAYIŞI DOĞRU DEĞİL!

Çocuk Gelişim Uzmanı Emine Ergün, kız ve erkek çocuklarını farklı yetiştiren bir toplum olduğumuza dikkat çekiyor: “Aynı yaşlarda kız ve erkek çocuğu olan anne, kızına ‘Kalk kardeşine su getir’ diyor. Onların arasında yetişkin ilişkisi varmış gibi. Kızlar erkek çocuklarına hizmet etmeli gibi bir algı yaratılmamalı. Ya da kızlar daha usturuplu giydirilir.

Otururken eteği açıldığında ‘Kızım öyle değil, böyle otur’ diye uyarılır. Ama aynı yaştaki bir erkek çocuğa, aile toplandığında ‘Hadi bakalım göster pipini’ denir. Bu kadar zıt iki cinsel kimlik anlayışı doğru değil. Çocuklara öyle bir şey yüklüyoruz ki! Kız çocukları kendilerini her şekilde kapatmalı, korumalı, ev işi yapmalı, hizmet etmeli. Erkek çocukları ise talep edendir! Kendilerini göstermekten utanmamalı, aksine gurur duymalı. Bunun gibi mesajlar yüklüyoruz. Temelde sıkıntı bu.”

“SEN BEĞENİRSİN; BİZ ALIRIZ!”

Anne babaların çocukların bilinçaltlarına yanlış mesajlar verdiğini, bunun ileriki yaşlarda nasıl sorunlar doğuracağını şöyle anlatıyor Ergün: “Şu cümleleri çok sık duyarız. ‘Oğlum bak ne güzel kız, büyüyünce alalım mı sana?’, ‘Sen bizim gelinimiz ol, seni oğluma alacağım’… Tabi ki anne babalar bunu espri mahiyetinde söylüyor, kötü niyetli cümleler değil!

Ama bu tarz cümleler, bilinçaltı mesajlar içeriyor. Cinsel kimlik anlamında, çok ciddi ayrımlara neden olur. Kız çocuk ‘alınan’ nesne değildir. ‘Seni oğluma alacağım’ derken verdiğiniz mesaj budur. O bir nesne değildir, alamazsınız. Hangisi alalım sana derken oğlunu da öyle bir mertebeye koyuyor ki! Bu da erkek çocuğa misyon yüklemektir. Sen beğenirsin, biz alırız.”

NASIL BİR YETİŞKİN OLSUN İSTİYORSANIZ ÖYLE DAVRANIN!

Birçok davranış modelinin çocukluk yıllarına dayandığına vurgu yapan Ergün, “Ona nasıl bir çocukluk yaşatırsan, öyle bir yetişkin ortaya çıkacak” diyor. Bu noktada ise, ailelere ciddi uyarılarda bulunuyor: “Taciz ve tecavüzcülerin öykülerine baktığınızda olumsuz şeyler görebiliyoruz. ‘Çocukluğuna inelim’ boş bir laf değil.

Anne baba çocuğa nasıl davranıyor, ona nasıl cinsel kimlik ve roller yüklüyorsa, nasıl bir travma yaşatıyorsa, yetişkin olduğunda bunların etkisiyle hareket etmeye başlıyor. Cinsel tacizde bulunanlar, tecavüzcüler ya çocukluklarında kendileri böyle bir şey yaşamış oluyor ya da anne-babalarının yasak aşkını görmüş, farklı bir şeye tanıklık etmiş oluyorlar.

Dolayısıyla anne babaların bu noktada çok dikkatli olmaları gerekiyor. Çocukların cinsel gelişimleri, özellikle 4 yaşından sonra ciddi bir yol katetmeye başlar. Cinsellik üzerine yoğunlaşırlar. Kendi bedeni, karşısındakinin bedeni ve  cinsel kimlikle ilgili çok fazla konuşulur, çok fazla espri yapılırsa daha çok odaklanmaya başlıyorlar. Bu sefer birbirlerinin cinsel organlarını merak etmeye başlıyor, birbirlerine gösteriyorlar. Göstermediği zaman karşıdakini zorluyor ya da ufak tefek tacizler yaşanabiliyor. Çocuk bunu taciz olarak yapmıyor belki ama yapılan şey aslında bir taciz. Onun nasıl bir yetişkin olmasını istiyorsanız, öyle bir çocukluk yaşatmanız gerekiyor. Asıl parola bu.”