İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

"Başbakanınıza, genel başkanınıza yani damadınıza sahip çıktığınız için allah sizden razı olsun. Hatırlıyor musunuz, ben bu meydandan Pınarhisar'a gittim.

Ne yaptım adam mı öldürdüm? Bir şeyler mi çaldım? Ne yaptım? Ziya Gökalp'in MEB'in kitaplarında da onaylı şiirini okudum.

Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker. Bunu söyledim diye Pınarhisar'a gittim. İşte bu devir kapandı. Şimdi yeni bir dönem başladı.

“ESKİ TÜRKİYE’DE KLAVYELERE YASAK VARDI”

BDP eser üretmez, gerilim var, ideoloji siyaseti var. Biz istiyoruz ki Siirt’e eser lazım eser. Eski Türkiye’de kitaplara klavyelere yasak vardı. Bunları kim serbest etti? Biz ettik ya. OHAL vardı. Bunları biz kaldırdık ya. Yol kontrolü vardı, kim kaldırdı ya? Eski Türkiye’de kan vardı, gözyaşı vardı, acı vardı. Siirt’in sesinin ulaşmadığı duvarlar vardı. İşte biz o eski Türkiye dönemini kapattık.

Yeni Türkiye’de dağa çıkan değil kendi şehrinde üniversiteye giden gençler var. Ağlayan değil, eşiyle çocuklarıyla huzurla oturan anneler var. Bugünlere ulaştık çok badireler atlattık. Ama bugünlere geldik. Hayalleri hedeflere bu hedeflere ulaşırken gerçeği yakaladık.

“GEZİ’DE AĞAÇ BAHANE GERİSİ ŞAHANEYDİ”

Önce gezi eylemleri dediler. Şimdi de 17 Aralık, 25 Aralık darbe girişimiyle yeni Türkiye’ye sabotaj düzenlemek istediler. Şunu bilmenizi istiyorum. Gezi eylemleriyle ağaç bahaneydi, çevre bahaneydi. Gerisi çok şahaneydi. Ne oldu? Güzel neticeler mi alındı? Yaktılar yıktılar Molotoflarla, Molotoflarla demokrasi gelir mi? Demokrasinin yolu sandık. Gücün varsa inanıyorsan sandıktan çıkarsın. Sandığa gitmiyorsan halka saygısızsın.

“HİÇBİR YOLSUZLUK GİRİŞİMİNE ASLA GÖZ YUMMADIK”

17 Aralık darbe girişiminde yolsuzluk ve rüşvet sadece bahanedir. Ekonomiye huzura kardeşliğimize çözüm sürecine hücum ediyorlar. Şunu burada, Siirt’te memleketimde bir kez daha söylüyorum. Hiçbir yolsuzluk girişimine, rüşvet girişimine asla göz yummadık yummayız."




soL Haber