İSTANBUL - İhsan El-Fakih

Suudi Arabistan yönetimin Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasının üzerinden 18 gün geçtikten sonra İstanbul'daki konsolosluğunda öldürüldüğünü itiraf etmek zorunda kalmasının ardından çeşitli senaryolar gündeme geldi.

Kaşıkçı'nın 2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra kendisinden haber alınamamasından öldürüldüğünün itiraf edilmesine kadar geçen iki haftalık süre içinde Suudi yetkililer, "Kaşıkçı'nın konsolosluktan sağ olarak çıktığı ve içerideki kameraların arızalı olduğu" yönündeki ısrarlı açıklamalarını sürdürdü.

Dünya kamuoyunda konuyla ilgili tartışmalar sürerken Suudi Arabistan nihayet bu ısrarından vazgeçerek 20 Ekim'de "Kaşıkçı'nın konsolosluk binasında yaşanan arbedede öldüğü" yönünde bir açıklama yapmak zorunda kaldı.

Ayrıca aynı gece yayımlanan kraliyet kararnamesiyle, Suudi Arabistan Genel İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmed Asiri ve Kraliyet Divanı Müsteşarı Suud bin Abdullah el-Kahtani ile 3 istihbarat görevlisi görevden alındı.

Görevden alınan bu kişilerin Veliaht Prens Muhammed bin Selman'a en yakın isimler olması dikkati çekti.

Kraliyet kararnamesinde Suudi Arabistan Genel İstihbarat Başkanlığının yeniden yapılandırılması için Veliaht Prens başkanlığında bir bakanlık komitesi kurulacağının belirtilmesi de dikkati çeken bir diğer önemli nokta oldu.

Veliaht Prensin olayı bildiği iddiaları

Suudi Arabistan'ın geç gelen Kaşıkçı itirafının ardından gözler Veliaht Prens Bin Selman'a çevrilirken, dünya kamuoyunda Kaşıkçı olayının Bin Selman'ın bilgisi dahilinde olduğu haberleri yer aldı.

Batılı siyasetçi ve uzmanlar, Kaşıkçı cinayetinden Veliaht Prens Bin Selman'ın sorumlu olduğuna işaret ederken, ABD Başkanı Donald Trump ise Suudi Veliaht'tan yana bir tavır aldı.

Sarıyer-Kilyos Tüneli'nde hedef 2026 Sarıyer-Kilyos Tüneli'nde hedef 2026

Ancak ABD basınında ve siyasi çevrelerde de Bin Selman'a verilen desteğin azaltılması ve Suudi Veliaht'ın koltuğunu bırakması yönünde çağrılar yer aldı.

ABD'de böyle bir hava hakimken Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr, Amerikan "Fox News" haber kanalına bağlanarak, "Veliaht Prens Bin Selman'ın gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinde bilgi ve sorumluluğu olmadığını" savundu.

Kaşıkçının ölümünde ismi geçen kişilerin kendisine yakın kişiler olmasına rağmen Veliaht Prens Bin Selman'ın olaydan nasıl habersiz olabildiğine ilişkin soru üzerine Cubeyr, söz konusu isimlerin Veliaht'a yakın olmadığını iddia etti.

Suudi Arabistan'ı bekleyen senaryolar

Suudi Arabistan'ın Kaşıkçı'nın öldürüldüğünü itiraf etmek zorunda kalması, gözleri genç Veliaht'a çevirirken akıllara bu ülkede yaşanabilecek senaryoları getirdi.

Uluslararası çevrelerde ve medyada, itiraf sonrası dönem için Kral Selman'ın Veliaht Prens Bin Selman'ı görevden alarak, yerine yeni bir veliaht tayin edebileceği veya en azından yetkilerinin kısıtlanacağı ifade edildi.

Kral Selman'ın Veliaht Prens'i görevden alarak yerine kardeşi Washington Büyükelçisi Halid bin Selman ya da eski veliaht Muhammed bin Nayif'i tayin edeceği de konuşulan diğer senaryolardan biri.

Ancak bu ihtimal, Veliaht Prens Bin Selman'ın ülkedeki nüfuzu ve devlet kurumlarındaki gücü nedeniyle zayıf bir olasılık olarak görünüyor.

Kaşıkçı'nın öldürüldüğü itirafının ardından Suudi yetkililerden gelen "Prensin olaydan haberi olmadığı" yönündeki açıklamalar da bunu desteklerken, Kral'ın olayla ilgili Veliaht Prens Bin Selman başkanlığında bir bakanlık komitesi kurulmasına karar vermesi de yine bu yönde değerlendiriliyor.

Kral'ın üst düzey yetkilileri görevden alması ve olaya karışan bazı kişilerin gözaltına alınması, "Kaşıkçı cinayetinde sorumluluğun Bin Selman üzerinden çekilerek başkalarına yüklenmesi" olarak değerlendiriliyor.

Olayın sorumluluğunu Veliaht'a yüklemesinin ülkenin içinde bulunduğu durumda Kral'ın işine gelmeyeceği savunuluyor.

Tüm bunlar değerlendirildiğinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın azledilmesi beklenmezken, yetkilerinin kısıtlanması ihtimali üzerinde duruluyor.

İtirafın ardından uluslararası çevrelerden Suudi Arabistan aleyhine birbiri ardına gelen dikkat çekici açıklamalar, bu ülkeye yapılacak bazı diplomatik ziyaretlerin iptal edilmesi ve "Çöldeki Davos" olarak adlandırılan Riyad'da yapılan "Geleceğe Yatırım Girişimi (FII) Konferansı"na daha önce katılacaklarını açıklayan 40'a yakın ismin konferansı boykot kararı Suudi yönetimi üzerinde uluslararası bir baskı oluşturdu.

Suudi Arabistan Kralı'nın tüm bu gelişmeler ışığında nasıl bir adım atacağı, Veliaht Prens'in yetkilerini kısıtlayıp kısıtlamayacağı veya yönetimde ne gibi değişiklikler yapacağı merak konusu.

Kaynak: AA