Ancak öyle bir şeyle karşılaştım ki, hiçbir şeye şaşırmaması gereken ben bile “bu da mı?” demekten kendimi alamadım.

Olay şu;

Bu iddianamede ismi sanıklar arasında yer alan müvekkillerimden birisi de Murat Karataş. Yargılamanın başlamasıyla birlikte kendisiyle ilgili gerçekleri hukuki savunmamız çerçevesinde mahkeme ile paylaşacağız. İşin o kısmı ayrı. Ancak iddianamede öyle bir ayrıntı ile karşılaştık ki, başından beri izah etmeye çalıştığımız özensiz ve haksız uygulamaların üzerine tüy dikildi.

Murat Karataş, iddianamenin 83 numaralı şüphelisi. İddianameye göre Murat Karataş’ın üye olduğu suç örgütü isimleri iddianamede yazılı bir takım kişileri mağdur etti. 1272 mağdur ve 317 müştekiden oluşan toplam 1589 kişi, iddianameye göre Murat Karataş’ın üye olduğu örgüt tarafından zarara uğratılmış. Bu 1589 kişi içinde diğerlerinden çok farklı bir isim var. İddianamenin 122 numaralı mağduru olan Özge Karataş.

Özge Karataş, Murat Karataş’ın eşi. Dünya hukuk tarihinde eşlerin karşı saflarda yer aldığı başka bir suç örgütü davası var mı bilemiyorum. Ama bugüne kadar yoksa bile artık var. Üstelik bizim ülkemizde.

Olay bununla da sınırlı değil. Bu konunun başka bir yönü daha var; iddianamenin hazırlanması aşamasına kimse ne Özge Karataş’a ne de eşi Murat Karataş’a hiçbir şey sormuyor. Ne mağdur olduğu iddia edilen Özge’nin ne de şüpheli olarak suçlanan Murat’ın haklarındaki bu iddialardan, iddianame mahkemeye verilene kadar hiçbir bilgileri yok! Mağdura “mağdur musun?”, şüpheliye “suçlu musun?” diye sorulmamış. Hukuken kabul edilmesi mümkün olmayan bu durumun mantıki izahını da şu ana kadar bulabilmiş değilim.

Hukukçularımız, hukuka aykırı yollarla elde edilmiş dijital aygıtlara, doğruluğu tartışılmaz kesin ve mutlak delil statüsü verdiği sürece benzer gariplikleri daha çok yaşarız.

Avukat Murat Ergün

Odatv.com