“Kadına Yönelik Şiddete Son: İlerlemenin Hızlandırılması” başlıklı uluslararası toplantının evsahipliğini yapan Türkiye’de sadece bu yıl 250’yi aşkın kadın katledildi, kadın haklarının sözde kaldığı, uygulamada çoğu kez sırra kadem bastığı da ortada... Zirve çerçevesinde BM Kadın İcra Direktörü Phumzile Mlambo-Ngcuka ve UNFPA İcra Direktörü Dr. Babatunde Osotimehin ile bir grup gazetecinin de yer aldığı sohbet toplantısında bir araya geliyoruz.

 

Karışık bir görünüm

Mlambo-Ngcuka’ya göre, Türkiye kadın hakları, toplumsal cinsiyet eşitliğinde karışık bir görünüm sergiliyor. Bir ileri, bir geri misali... Bir yandan olumlu değerlendirilebilecek kimi yasal düzenlemeler yapılırken kimi yandan da bunların uygulamaya geçmediğine yönelik görüşlere katılıyor. Sohbetimizde kız çocuklarına ve kadınlara şiddete, cinsel saldırıya ilişkin yargıya taşınan çoğu vakada, suça getirilen erkek egemen anlayışlı “ama”larla, cezaların hafifleştirildiğini hatırlatıyoruz. Bunun halihazırdaki tabloyu daha da ağırlaştırdığına katılan Mlambo-Ngcuka, “Kadına şiddet uygulayanlar cezalandırılacaklarını bilmeli. Yasaları uygulayacak kararlılık yoksa yasalar kağıt yığınlarından ibarettir” diyor.

 

Erkeklerin sesi

Kadına yönelik şiddet konusunda mücadelede net sonuçlar alınması için toplumun her kesiminin ortak eyleme geçmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Eğitimin, farkındalık yaratmanın önemini, bu çerçevede siyasilerden, karar alıcı, uygulayıcılara, kadın örgütleri, STK’lere, medya desteğine uzanan geniş bir yelpazenin ortak mücadele yürütmesinin şart olduğunu da.

Gerek Mlambo-Ngcuka gerekse Osotimehin, erkeklerin de ortak mücadelede etkin olmalarının önemine değiniyor, “sorumluluk almalılar” diyor. BM olarak bu konudaki ilgili bölümlerinde erkeklerin de görev aldığına atıf yapan Mlambo-Ngcuka toplantı masasındaki biz gazetecilere soruyor: “Mesela, bu konuya odaklı haber yapan kaç erkek gazeteci var...” Ardından da ekliyor, “erkeklerin bu mücadelede yer alması kritik bir oyun değiştirici... Erkekler seslerini çıkarmalı.”

 

Suça suç denmeli

Sohbete “çocuk gelinler” olarak toplumda yaygın ifadeyle tanımlanan ama aslında kız çocuklarının çoğunlukla satılmaları, cinsel istismar, saldırıya uğramaları, eğitimden el çektirilmelerine eşdeğer konu da yansıyor.

Haliyle Türkiye’nin can alıcı sorunlarından...

Kimi son verilere göre evlenen üç kadından biri “çocuk gelin” ülkemizde. Bu konuda da gerek toplum liderleri, siyasilerin gerekse yargının karışık mesaj vermeden, suça suç demesi gerektiğine işaret ediyor BM yetkilileri. Mlambo-Ngcuka, dini liderlerin de en büyük şiddetlerden biri olarak değerlendirdiği kız çocukların “evlendirilmesinin” yanlış olduğu yönünde net açıklama yapmaları gerektiğini anlatıyor.

Toplantıda AKP hükümetinin önde gelenleri, kadın haklarının önemine kürsüden şöyle bir dem vururken zirvenin sona ermesinden bir gün sonra ise gündeme Anayasa Mahkemesi’nin çocuklara yönelik cinsel suçlarda verilen “en az 8 yıl” hapis cezasının “16 yıldan az olmamak üzere” diye değiştirilmesi hükmünü tartışma yaratacak gerekçelerle iptal etmesi, bunun ülkedeki “tecavüzcüsüyle evlendirme” örneklerini akıllara getirmesi düşüyor...

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr