Kürt sorununda temel taleplerden biri olan anadilde eğitim ve anadilin kullanılması ile ilgili tartışmalar sürerken, AnayasaProfösörü İbrahim Kaboğlu, TBMM'ye çözüm için Fransız veİspanyol modelini önerdi. Kaboğlu, "Fransa ve Anayasası'nın 'Bölgesel diller Fransa'nın ortak mirasının parçasıdır' ifadesine benzer, 'Türkiye'nin farklı dillerden oluşan zenginliği ortak kültürel mirasının bir parçasıdır' cümlesi Anayasa konmalı. Böylece yasa koyucunun çift dilli eğitim konusunda yapabileceği girişimlerin anayasal dayanağı sağlanır" dedi. 

Türkiye'nin önde gelen Anayasa Hocalarından Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Prof Kaboğlu, başkanlığını yürüttüğü Anayasa Der'in öneri taslağını sözlü ve yazıl olarak TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonuna sundu. Kaboğlu, 73 sayfalık raporunda, mevcut sistemden kaynaklı sorunların giderilmesi ve Kürt sorununun çözümü için çarpıcı önerilerde bulundu. Anayasa'nın başlangıç kısmının "Biz, Anadolu uygarlıklarının mirasçısı ve TürkiyeCumhuriyetinin kadın ve erkek yurttaşları olarak, özünde insan onurunun bulunduğu hak ve özgürlüklere dayalı, eşitlik ve barış halinde yaşayan bir toplumu kurmak ve bunu gelecek kuşaklara emanet etmek amacıyla, bu Anayasa'yı hazırladık" gibi bir cümle ile başlaması gerektiğini belirten Kaboğlu, yeni Anayasanın insan ve çevre odaklı bir yaklaşıma sahip olması gerektiğini vurguladı. 

İkili Meclis önerdi 
Anayasa'da "çift meclis tartışmalarının" tekrar ele alınması gerektiğini savunan Kaboğlu, ikinci meclisin, birinci meclisi yeniden düşünmeye itecek yetkilerle donatılmış olması ve birinci meclisten farklı bir kompozisyona sahip olması gerekmektığını söyledi. Kaboğlu, din değiştirme ve din dışı kalma özgürlüğünün de Anayasa'da açıkça güvence altına alınması gerektiğini ifade etti. Kaboğlu ayrıca işaret dilinin kullanımının yaygınlaştırılmasının devletin pozitif yükümlülüğü altında olması gerektiğini savundu. Kaboğlu, özel yaşamın yanısıra cinsel yaşam, cinsel yönelim, kişinin kendi bedeni ve yaşamı üzerindeki kararlarının yer aldığı özerk alan olması gerekitğini de savundu. Kaboğlu, Anayasa taslağında Kürt sorununun ve çatışmaların sona ermesi için temel talepler arasında sayılan anadil kullanımı ile ilgili Fransız ve İspanyolanayasalarını referans olarak göstererek şunları söyledi: 

"Yeni Anayasada resmi dili düzenleyen maddede 'Resmi dil Türkçedir' ifadesine yer verilmelidir. Resmi dil Türkçe olmakla birlikte, Fransa Anayasası'nın 75/1. maddesinde yer alan 'Bölgesel diller Fransa'nın ortak mirasının parçasıdır' ifadesine veya İspanyol Anayasası'nın 3/3. maddesinde yer alan 'İspanya'nın farklı dillerden oluşan zenginliği özel saygı ve koruma gösterilmesi gereken bir kültürel mirastır' ifadesine benzer bir ifadeye Anayasada yer verilmelidir. Bu yönde 'Türkiye'nin farklı dillerden oluşan zenginliği ortak kültürel mirasının bir parçasıdır' cümlesi önerilir. Böylece yasa koyucunun çift dilli eğitim konusunda yapabileceği girişimlerin anayasal dayanağı sağlanarak Anayasaya aykırılık doğması önlenmiş olacaktır. Anadilin öğrenimi bir hak olarak anayasada yer almalıdır. 

Devletin bu konudaki pozitif yükümlülüğünün 'kayda değer sayıda vatandaşın talebine bağlı olduğu' belirtilmelidir. Seçimlik ders yoluyla sağlanacak olan anadil öğreniminde çocuk ve ebeveynin tercihlerinin çatıştığı durumda, çocuğun tercihinin esas alınacağı yönünde anayasal güvenceye yer verilmelidir. Anadilde eğitim konusunda Anayasa yasa koyucuya belirli bir takdir alanı bırakmalı ve çift dilli (resmi dil ve anadil) eğitime açıklık prensibini benimsemelidir." 

Yeni Anayasa'da sille-i millet isteği 
TBMM Anayasa Uzlaşma Alt Komisyonuna yeni anayasa için önerilerini sunan Türkiye Kadın Girişimcileri Derneği'nden de (KAGİDER), milletvekillerini tedirgin eden bir öneri ile geldi. KAGİDER, milletvekillerinin seçmen tarafından denetlenmesi gerektiğini savunurken, halkın memnun olmadığı siyasetçileri değiştirme hakkına sahip olmasını istedi. Komisyona gelen KAGİDER yöneticileri, yeni Anayasa'da devletin hesap verebilirliğinin sadece seçimlerde değil, sürekli olması gerektiğini belirtti. Vatandaşlara 'geri çağırma' hakkı tanınması gerektiğini ifade eden KAGİDER yöneticileri, "Halkın memnun olmadığı siyasetçileri değiştirme hakkı savunulmaktadır. Daha da önemlisi en üst denetim mekanizması olarak da Meclis'in devrede olması talep edilmektedir" dedi. Yeni Anayasa'yı "ideolojisiz, tüm yurttaşları eşit gören, bireyi ve bireyin özgürlüklerini güvence altına alan, mutlaka çevreyi gözeten, ekolojik değerleri dikkate alan ve 'doğa'yı haklarıyla beraber anayasanın öznesi olarak kabul eden bir yaklaşımla yapılmalı" sözleriyle özetleyen KAGİDER yöneticileri, devlet-yurttaş ilişkisinin yeniden tanımlanması gerekitğini belirtirken, bu ilişkinin "devletin yurttaşı sınırlayıcı bir otorite değil yurttaş pratiğine destek veren bir yapı olması" gerektiğini savundu. KAGİDER yeniAnayasa'da kadınlara pozitif ayrımcılık uygulanması gerektiğini savunurken alt 

Komisyona sundukları raporda şu görüşlere yer verildi: 

"Kagider üyeleri, kadınlar için anayasa ve yasalarda olan şekli eşitliğin yetmediğini, maddi koşullar bakımından da eşitliğin sağlanması gerektiğini işte bu amacı gerçekleştirinceye kadar; kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını, kadınların istihdama katılmalarının olanaklarının yaratılmasını, siyasi temsillerinin güçlendirilmesine yönelik önlemler alınmasını, eğitim hakkından sınırsız olarak yararlanmalarının sağlanacağı bir sistem kurulmasını, tüm bunlar için ve özellikle kadının insan hakları kavramı bakımından anayasal güvencelerinin oluşturulmasını talep etmektedirler.

RADİKAL