TÜREY KÖSE
ANKARA - Kadına yönelik şiddet olaylarına karşı getirilen tasarının Bakanlar Kurulu ve TBMM Adalet Komisyonu’ndaki seyri; AKP’nin “muhafazakâr” kimliğini bir kez daha gözler önüne serdi. İktidara yakın medya organlarında “Bu yasa aileyi bozar. Koca düşmanlığı artacak, kadının gittiği yere karışmak suç” denilerek tasarının yeniden gözden geçirilmesi istenirken kadın kuruluşlarının katkısıyla hazırlanan ilk taslakta yer alan “toplumsal cinsiyet” kavramı başta olmak üzere bazı düzenlemeler ayıklandı, eşcinsellerin koruma kapsamına alınmasına ilişkin önergeler de kabul edilmedi. İktidar kadını “aile” kavramı içine hapsetmekten vazgeçmiyor. Bakanlığın adı “Kadın” değil, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” olurken şiddet tasarısının adının başına da “Ailenin Korunması” ifadesi eklendi. Oysa, 31 Ocak 2012 tarihli taslakta yasanın adı “Kadın ve aile bireylerinin şiddetten korunması” olarak yer almıştı.
Taslak hükümet tasarısına dönüştürülürken önce adı değişti, sonra da içeriğinde ayıklamalar yapıldı. Taslakta tanımlar arasında yer alan “Toplumsal cinsiyet: Toplum tarafından kadın ve erkeğe yüklenen ve sosyal olarak kurgulanan cinsiyetçi roller, beklentiler, tutum ve davranışları ifade eder” düzenlemesi tasarıya konmadı.
Görüşmelerde CHP’li Dilek Akagün Yılmaz, “Öncelike aileyi koruyacağız demeye hakkınız yok. Yalnız yaşayan kadınlar da var” dedi. Bakan Şahin ise bu eleştiriye “Eski yasayla, geçmişle bağı siliyorsunuz diye eleştiri aldık. Hem aileyi hem de kadına şiddeti birleştirip güçlü bir başlıkla süreci götürmek istedik” karşılığını verdi.
Bazı değişiklikler var
Tasarı bazı değişikliklerle komisyondan geçti. Buna göre; şiddet mağduru çalışan kadınlara “tedbir kararı süresince”, çalışmayan kadınlara da 2 ay süreyle çocukları için kreş hakkı tanınacak. Şiddete uğrayan kadınların barınma yerleri arasına sosyal tesislerin yanı sıra yurtlar ve benzeri yerler de eklendi. CHP’lilerin ilk ve ortaöğretimde toplumsal cinsiyet, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konularında ders konulması önerisi de kabul edildi. Prof. Dr. Adem Sözüer’in uyarıları üzerine tasarının elektronik kelepçeyle teknik takibi düzenleyen maddesinde değişiklik yapıldı. Bu maddeye “teknik takipte ses ve görüntü kaydı yapılamayacağı” hükmü eklendi. Tasarıya, koruma tedbir kararları kapsamında, “söz konusu kişi istemese bile hâkim kararıyla koruma kararı uygulanabileceği” eklemesi yapıldı