İSTANBUL - LALE BİLDİRİCİ

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkanı Sare Aydın Yılmaz, İstanbul ve Ankara'da yaşayan 5 bin 200 sığınmacı kadının sosyo-ekonomik durumlarını araştırdıklarını belirterek, "Buradan çıkacak sonuçlarla bu kadınlara yönelik uyum politikasına dönüşebilen atölyeler, çalışmalar, raporlar, stratejiler çıktısı olarak projeyi devam ettiriyoruz." dedi.

KADEM ile Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) iş birliğinde 23 Şubat'ta imzalanan protokol doğrultusunda kurulan KADEM Sığınmacı Kadınlar Sosyo-Ekonomik Araştırmalar Merkezi, Türkiye sınırları içerisinde kamplarda ve kamp dışında yaşayan sığınmacı kadınlarla ilgili çözüm odaklı politika üretilmesine katkı sağlamak üzere çalışmalarını sürdürüyor.

Merkezde, sığınmacı kadınların sorunlarının tespit edilmesi ve çözümüne yönelik fikirler üretilmesi ve bunların hayata geçirilmesine katkı sağlamak için çalışmalar yürütülüyor.

KADEM Başkanı Yılmaz, merkezin faaliyetleri, sığınmacı kadınlara yönelik hayata geçirilen projeleri hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'de 3 milyona yakın Suriyeli'nin yaşadığını anımsatan Yılmaz, savaşın en büyük mağdurunun ise kadınlar ve çocuklar olduğunu söyledi.

KADEM'in kadın meselelerine duyarsız kalmadığının altını çizen Yılmaz,dernek olarak kadınların hayatına dokunabilecek, onların toplumla arasındaki ilişkiyi düzenlemek üzerine projeler üretmeye başladıklarını anlattı.

Bu projelerden birinin de, Sığınmacı Kadınlar Sosyo-Ekonomik Araştırmalar Projesi olduğunu anımsatan Yılmaz, proje kapsamında geçen şubat ayında AFAD iş birliğinde KADEM Sığınmacı Kadınlar Sosyo-Ekonomik Araştırmalar Merkezi'ni kurduklarını söyledi. Merkezde sığınmacı kadınlara yönelik faaliyetleri olduğunu belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

"Kadınlara dokunabilmek için önce onların sorunlarını tespit etmek gerekiyordu. İstanbul ve Ankara'da yaşayan 5 bin 200 sığınmacı kadının sosyo-ekonomik durumlarını araştırıyoruz. Buradan çıkacak sonuçlarla bu kadınlara yönelik uyum politikasına dönüşebilen atölyeler, çalışmalar, raporlar, stratejiler çıktısı olarak projeyi devam ettiriyoruz. Şu an İstanbul ve Ankara'da sahada olan arkadaşlar var. Bunun dışında bir taraftan sığınmacı kadınlarımızın uyum noktasında en önemli sorun olan, dil sorununu aşmak üzere merkezimizde Türkçe kursları açmaya başladık. 60 sığınmacı kadınımız her gün burada temel Türkçe eğitimleri alarak, gerek sosyal hayatlarında gerekse statüleri gereği karşılaşacakları bürokraside, dilin öneminin farkında olmalarıyla, dili en rahat nasıl konuşabileceklerinin gayreti içindeler."

Sığınmacılar Türkiye'yi 2. vatan görüyor

Sare Aydın Yılmaz, sığınmacı kadınlarla kadın ve aile üzerine bir grup çalışması yaptığını, onların sorunlarını, ihtiyaçlarını ve isteklerini dinlediğini anlattı.

Çalışmada, sığınmacı kadınlara Suriye'deki yaşamları ile Türkiye'deki yaşamları arasında karşılaştırma yapmalarını istediğini ifade eden Yılmaz, çalışmanın sonucuna ilişkin şu bilgileri paylaştı:

"Sığınmacılar, Suriye'de ne yapıyorlarsa, Türkiye'de de aynısı yaptıklarını söyledi. Öncesi veya sonrası diye süreci yok. Çünkü bizler onlarla ortak coğrafyayı, kültürü ve tarihi paylaşıyoruz. Biz aynı zamanda ortak dinin mensuplarıyız, o da çok önemli.Yaptığımız saha araştırmasında, sığınmacı kadınlara 'Neden Türkiye, Avrupa değil?' diye de sorduk. Cevaplardan en güzeli, 'Burası bizim için yeni bir dil ve yeni bir vatan demek' sözü oldu. Bir insanın, bulunduğu yeri vatan olarak tarif etmesi çok önemli. Çünkü Türkiye olarak siz güven, sevgi, şefkat, sosyal içerme denilen bu duyguyu veriyorsunuz ki, onlar da burayı yeni vatan olarak görüyor. Diğer cevaplar arasında da, sığınmacılar genelde burada yeni vatanlarında yeni bir hayat kurduklarını dile getirdiler. Yeni dil olarak da Türkçe'yi benimsediklerini gördük. Ayrıca, kadınlara Türkiye'de yaşadıkları sorunları sorduğumuzda, en büyük sorunlarının vize, ikamet, çocukların eğitimi olduğunu dile getirdiler. Suriye'deki hayatlarını özlediklerini ancak orada yaptıkları ile buradakinin örtüştüğünü belirttiler. Kadınlar çoğunlukta kendilerine en büyük mirasın çocuklar olduğunu ve onlar için yaşadıklarını dile getirdiler."

"Sığınmacı kadın haritasını çıkaracağız"

KADEM Sığınmacı Kadınlar Sosyo-Ekonomik Uyum Merkezi'nin temelinde de entegrasyon ve uyum projesi yaratmak olduğunu vurgulayan Yılmaz, uyum fikrinin önce dil, ortak kültür ve sosyal hayattan geçtiğini anlatmak olduğunu ifade etti.

Yılmaz, Türkiye'ye sığınan kadınların envanterini çıkaracaklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Sığınmacı kadınların haritasını çıkaracağız. Bu kadınların eğitimi, meslekleri, yaş grupları, sayıları, burada ne tür sorunlarla karşılaştıkları ile ilgili online olarak bu veriler çıkacak. Raporumuza 2 ay önce odak uyum çalışmalarıyla başladık. Türkiye'nin farklı bölgelerindeki kampları ziyaret ederek, sahanın nabzını tutmaya çalışıyoruz. Bunun devamında birebir görüşmeler şeklinde yapılacak mülakatlarla 5 bin 200 kadına ulaşacağız. Çalışmaların sonucunu yıl sonunda tek bir rapor haline getirerek devletin ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına sunmayı hedefliyoruz."

"Suriye'deki yaşantımızla Türkiye'deki arasında fark olmadı"

KADEM Sığınmacı Kadınlar Sosyo-Ekonomik Uyum Merkezi'nde Türkçe kurslarına katılan Suriyeli sığınmacı Raniya Mehmet, 4 çocuğu ve eşiyle beraber 5 yıl önce Suriye'deki savaştan kaçarak Türkiye'ye sığındığını söyledi. Suriye'de ilkokul öğretmeni olduğunu ifade eden Mehmet, duygularını şöyle dile getirdi:

"Çocuklarımın geleceği için Suriye Halep'ten savaştan kaçıp Türkiye'ye sığındım. Türkiye'de yaşamaktan memnunum. Suriye'deki yaşantımızla Türkiye'deki arasında fark olmadı. Çocuklarım da Türk okullarına gidiyor. Türkler çok iyi insanlar. Türkiye'de sıfırdan yeni bir hayata başladık. KADEM'in Türkçe kurslarına katıldım, Türkçe öğrendim. Türklerle aynı tarihi paylaşıyoruz. Türkiye bize güven veriyor. Türkiye'ye çok teşekkür ederim."

Suriyeli sığınmacılardan Hala Fehed ise Suriye'de moda tasarımcılık okurken, 5 yıl önce savaştan kaçıp Türkiye'ye sığındığını söyledi. Halep'ten İstanbul'a önce ailesiyle göç ettiğini ve daha sonra Türkiye'de evlendiğini dile getiren Fehed, şu an ailesinin Almanya'da olduğunu belirtti.

Bir buçuk yaşında kızı olduğunu ifade eden Fehed, "Eşim ve çocuğumla Türkiye'de yaşamaktan memnunum. Türkçe öğrendim. Türkiye'de yaşamayı tercih ediyorum. Türkiye Müslüman bir ülke. Bu nedenle Türkiye'de yaşamayı tercih ettim. Türkiye'de bizim için yeni hayat." dedi.

Merkezde eğitim alan Kevser Aşira da Suriye'deki savaştan kaçıp Şam'dan Türkiye'ye sığınanlar arasında bulunduğunu dile getirdi. Suriye'de Kimya Mühendisi olarak çalıştığını belirten Aşira, 3 çocuğu ve eşiyle 5 yıl önce Türkiye'ye sığındığını anlattı. KADEM'te Türkçe öğrendiğini belirten Aşira, "Savaşta çok zorluk çektik ve Türkiye'ye sığındık. Sıfırdan yeni hayata başladık. Türkiye kültür ve yaşamak açısından Suriyelilere benziyor. Bu nedenle Türkiye'yi tercih ettik. İlk başta zorluk çektik ama şimdi daha güçlüyüz. Türkiye'yi yeni vatan olarak görüyoruz." ifadelerini kullandı.


Kaynak: AA