1 Mayıs, dünyanın her yerinde işçi sınıfının ve emeği ile geçinenlerin her türlü sömürüye ve üreteni ürettiğine yabancılaştıran kapitalist sisteme karşı birlik, mücadele ve dayanışma günüdür.

Emperyalist  sistem, emeğin sömürüsünün sürekliliğini sağlamak için işçi sınıfı ve diğer çalışanların  dayanışma ve birlikteliğini engellemek istemektedir.  Çalışanların yüz yıllarca süren, büyük bedeller ödenen mücadelesi  ile elde edilen  ekonomik ve demokratik kazanımlarının korunması bu gün daha da önem kazanmıştır. Çünkü çalışma hayatına ilişkin gündemdeki tasarılar var olan kazanımları da yok etmeye yöneliktir.

Sanal bir sivilleşme ve demokratikleşme söylemiyle, sendikal mevzuata ve çalışma yaşamına ilişkin olarak gündeme getirilmek istenen düzenlemelerle emeğin ekonomik ve demokratik mücadelesi engellenmek istenmektedir. Emek kesimi aleyhine yapılan düzenlemelerin en çarpıcı örneklerinden biri de, Türkiye’nin nüfusu artarken, sendikalı işçi sayısının geometrik ölçüde azalmasıdır. İşverenlerin  ekonomik gücü, sermaye lehine, işçi aleyhine dengeyi daha da bozacak  hukuk zırhı ile tahkim edilmek istenmektedir.

Ülkemizde İşçi sınıfı ve emek kesiminin emperyalizme bağımlı sömürü sistemine karşı verdiği mücadele bunun içindir ki; aynı zamanda antiemperyalist bir mücadele olmak zorundadır. Emek kesiminin birlikteliğini bozmak, mücadelesini zayıflatmak için, sınıf dayanışması yerine, etnik ve mezhepsel kimliklerin öne çıkarılması üzerine düşünülmelidir.

1 Mayısta alanlarda ulusal birlik temelinde sınıf dayanışması yerine, alt kimliklerin ve mikro milliyetçi tavırların öne  çıkarılmaya çalışılması, sömürülenlerin güçsüz düşmesine yol açmaktan başka bir sonuç vermeyecektir.

İstanbul Barosu, işçi sınıfının ve çalışanların birlik, mücadele ve dayanışma gününü kutlarken, her zaman emeğin ve ezilenlerin safında olduğunu tüm halkımıza saygı ile duyurur.

          İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI